Tanıdık

14 1 0
                                    

Aptal çocuğu geri de bırakıp hızla hastaneden çıktım. Başım hala dönüyordu hastanenin yakının da olan kafeteryaya girip göz ucuyla arkadaşlarımı aradım gülerek konuştuklarını görünce gülümsedim onlara doğru yaklaşıp kendime bi sandalye çekip oturdum.

"Ne konuşuyordunuz?" dedim. Aklım her ne kadar hastanede karşıma çıkan sapıkta olsada ne konuştuklarını merak ediyordum. Ilgazın gülerek konuşmaya çalışması ile bakışlarımı ona doğru çevirdim.

"Eski anılardan konuşuyorduk. Müdür beyi nasıl çıldırttığından bahsediyorduk bizde"

Ilgaza cevap verecekken içeriye Arasın girmesi ile bakışlarımı ister istemez ona doğru çevirdim. Ne istiyordu bu çocuk? Neden takip ediyordu beni? Sağ tarafım da olan masaya oturunca masadakileri dikkatle incelemeye başladım. Kimdi bunlar? Sılanın gülerek kolumu dürtmesi ile ürktüm bakışlarını ona doğru çevirip neye güldüklerini anlamaya çalışıyordum.

"Siz yine neye gülüyorsunuz" diyip kınayan bakışlarla onlara baktım. Bi insanın küçüklük anıları ile dalga geçmeleri bence suç çocuktum adı üstünde Tilkinin gülerek "Hastanedeyken aklımıza okula ilk başladığın gün geldi" demesi ile göz devirdim bakışlarımı Arasın olduğu tarafa çevirdiğim de sırtı bana doğru dönüktü ama bizi dinlediğini biliyordum. Neden bunu yapıyor yada neden etrafım da dolanıyor bilmiyorum ama elbet bunu öğreneceğim.

"Anlat sana" diyen sılaya baktığım da hiç bir şey olmamış gibi Sılanın önünde ki patates kızartmasından bir tane aldım. O günler sıla daha yetimhaneye bırakılmadığı için bilmiyordu.

"Okulun ilk günüydü Alev daha yeni başlamıştı okula okula gitmek istemediğini hepimiz biliyorduk. O gün de sürekli hastayım, midem bulanıyor bugün okula gitmeyeyim diye hem bizim hem de müdürün kafasının etini yiyordu. Biz de doğal olarak ona inanmamıştık. Servis bizi almaya gelince her zaman ki gibi en arka kısma geçtik Alev yine başladı midem bulanıyor demeye Ateşte şaka olsun diye iki avucunu açıp Aleve doğru uzattı. Miden bulanıyorsa kus o zaman diyince Alev bütün içindekilerini Ateşin eline kustu bide pişkin pişkin Abicim peçete var mı ağzımı sileyim demişti." Dedi tilki gülerek diğerleri de Tilkiye katılıyordu.

Sıla Ateşin avucunu açıp içine bakınca daha çok gülmüştü. Ateşe baktığım da kendini gülmemek için zor tuttuğunu görünce ister istemez kıkırdadım bakışlarımı yan masaya çevirdiğim de Arasla ekibinin de gülmemek için kendilerini zor tutuğunu gördüğüm de anlayamamıştım neden bunlar bizi dinliyor. Bakışlarımı onlardan kaçırıp hala gülen bizimkileri görünce gözlerimi devirdim.

"Yedi yaşındaydım nerden bileyim şaka yaptığını. İnsan yedi yaşında ki birine böyle şaka yapar mı? Hepsi Ateşin suçu hem küçük bir kızla böyle dalga geçmek çok ayıp" dedim sinirle Ilgazın önünde ki tostunu alıp yemeye başladım.

"Küçük bir kız mı? Yirmi bir yaşındasın küçül de cebime gir." Dedi Ilgaz.

"Tamam yirmi bir yaşında olabilirim ama o zamanlar yedi yaşındaydım şapşal küçüktüm sizde bana böyle şakalar yapmasaydınız alla alla" dedim sinirle.

Ayağa kalkıp elimde ki tostla sinirli bir şekilde kafeteryadan çıktım. Resmen onların maskotu olmuştum. Benim üzerimden eğleniyorlar pis şeyler elimde ki tostu yiye yiye ara sokağa girmiştim. Buralar hiç tekin bir yere benzemiyordu. Birinin kolumdan tutup kendisine çekmesi ile şaşırdım korku ile ona bakınca Aras olduğunu görünce rahatladım. Ne istiyordu bu şimdi?

"Sen beni mi takip ediyorsun?" Dedim. Anlamıyorum bu çocuk benden ne istiyor nereye gitsem karşıma çıkıyor. Kolumu daha sıkı tutması ile kaşlarımı çattım canımı acıtıyordu.

"Ne yapıyorsun gerizekalı canımı acıtıyorsun bana bak beni bırak yoksa seni gider polise şikayet ederim. Hem tacizden hemde yaralamadan pis şey sana diyorum bırak beni!" Diyip sinirle ona bakıyordum. Dediklerimden hiç etkilenmemişti. Bana daha da yakınlaşınca gözlerinin neden tanıdık geldiğini o an anladım.

Bazen tanımadığımız insanların bile kokusu, gözü,yüzü,sesi,yürüyüşü dahi tanıdık gelebilir. Belki de bu bize kaderin bir oyunudur. Kim bilir...

Geçmişin Habercisi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin