"hayır jisung oraya gitmeyeceğiz.""hyung ama ortamı cidden güzel. bak bir kere girince bi daha çıkamıyorsun."
chan sabır dilercesine kafasını salladı. jisung gerçekten bazen katlanılmaz olabiliyordu
ya da durun o her zaman öyleydi zaten."çok kötüsünüz." kaşlarını çatmış bir vaziyette sahte sinir ile ayağını yere vurdu.
seungmin, minho ile konuştuktan sonra arkadaşları ile ortak karar verebilmek için hepsinin olduğu grupta yazışıp en sonunda bir eğlence merkezine gitmeye karar vermişlerdi ama jisung yine bir şeyler zırvalıyordu işte.
"jisung sus dedim. diğerleriyle kararlaştık işte sırf senin isteğini yapamayız." chan'ın konuşacak sabrı kalmayınca felix lafa atlamıştı. jisung istediğinin olmaması üzerine hayal kırıklığı ile başını yere doğru eğdi.
"üzülme jisung'um sonradan ben seninle gelirim oraya." seungmin arkadaşının üzgün halini görünce ona teselli vermek amacıyla konuştu.
"oyy seungminim benim ya. en çok seni sevdiğimi söylemiş miydim?" jisung sırnaşarak kollarını arkadaşına sıkıca sardı. bununla birlikte kıkırdayarak yollarına devam ettiler.
geldikleri eğlence merkezi gerçekten çok büyüktü. önceden de aralarından bazılarının buraya gelmişliği vardı ama ilk defa hep birlikte geliyorlardı.
diğer grup ile haberleşirlerken iki grubunda eğlence merkezinin önünde buluşmasına karar verilmişti. bu yüzden diğerlerinden önce gelen seungminin grubu girişin önünde diğerlerini bekliyorlardı.
seungmin kafasını kaldırıp gökyüzüne baktı. hava iyice kararmıştı ama bu tür yerlere karanlık havada gelindiğinde çok daha eğlenceli oluyordu. birkaç dakikanın ardından felixin ayaklanması ile diğerleri de ona doğru döndü ve minhoların geldiklerini fark ettiler. hepsi oldukları tarafa doğru yaklaşırken seungmin de ayaklandı.
diğerleri önceden birbirlerini tanıyorlardı ama seungmin ile minho karşı taraf ile ilk defa tanışacaklardı.
"selam selam selam." changbin ortama enerji getirmek için neşeli bir şekilde konuşmaya başladı.
"merhaba seungmin." karşı taraftan biri seslenince seungmin kafasını oraya döndürdü ama isimlerini tam bilmediği ve önceden yüzyüze tanışmadıkları için biraz gerilerek bakışındaki soru işaretleri ile utangaç bir şekilde konuşan kişiye baktı.
"ah çok pardon jeongin ben. seni gördüğüme memnun oldum."
"bende tanıştığımıza memnun oldum jeongin." ufak bir utangaçlık ile gülümsedi. ardından diğerleri ile de tanıştıktan sonra içeriye giriş yaparlarken minho hemen yanında yürümeye başladı.
"nasılsın görüşmeyeli?" göz kırparak kolunu seungmin'in omuzuna sarmıştı. seungmin beklenmedik hareket ile biraz şaşırsa da bunun normal olduğunu kabul ederek cevap verdi.
"iyiyim hatta çok iyiyim. keşke arkadaşların ile daha önceden tanışsaydık. baya kafa birilerine benziyorlar.
"ahh seungmin cidden ben seninle tanıştıktan sonra buluşmak için kırk takla attım resmen. gerçekten çok zordu ama şimdi garip bi şekilde benim arkadaşlarım ile buluşmayı sen istedin. yoksa onları benden daha mı çok seviyorsun?" minho dudaklarını büzerek söylendi.
seungmin minho'nun son dediği ile kahkaha patlatmıştı. "hayır saçmalama. zaten önceden grupta konuştuğumuzdan dolayı içim daha rahattı ve arkadaşlarım sizi tanıyordu. ha bi de şey..."
duraksadı.
minho bakışlarını karşı taraftakinin gözlerine dikmiş diyeceği şeyi bekliyordu.
