0.2

1.9K 191 134
                                        


"jisung manyak mısın sok şunu içeriye."

arabaya biner binmez jisung sanki kan bağı varmış gibi bi an olsun yanından ayırmadığı kafam kadar hoparlörü son ses açmış pencereden dışarıya sallandırıyordu.

"of rezil oluyoz jisung sok şunu dedim." bunu demem ile jisung sahteden kaşlarını çatarak kafasını bana çevirdi.

"seungmin şu an senin araba da olduğunu hiç kimse bilmiyor merak etme. rezil oluyorsam ben rezil oluyorum sen değil." diyerek açtığı drill şarkıya eşlik ederken hoparlörü elleriyle adeta takla attırmaya devam etti.

gözlerimi devirerek arkama yaslandım. gruptaki tek içe dönük kişi olarak üç tane enerjik insan ile takılmak bazen yoruyordu. neyseki chan hyung bana uyum sağlayabiliyordu ki kendimi daha rahat hissediyordum.

yol boyunca jisungun açtığı o iğrenç keko şarkılarına katlandıktan sonra sonunda amacımıza ulaşıp kafenin önüne arabayı park etmiştik.

arabadan çıkmadan önce her zamanki gibi hoodiemin kapüşonunu kafama geçirip öyle kapıyı açarak arabadan indim. bu şekilde kendimi daha rahat hissediyordum. felix her beni böyle görüşünde 'kafana kapüşonunu geçirirsen daha çok dikkat çekersin, indir de göster şu güzel yüzünü.' derdi ama dikkat çekmekten çok yüzümü göstermemeyi her zaman daha fazla tercih etmişimdir. eğer en rahatsız olduğum şeyi gizlersem sizce de daha fazla rahatlamaz mıydım ?

kafenin içerisine girip kenarda kalan dört kişilik bir masaya yerleştik. yerleşir yerleşmez önümüze gelen menü ile birer tatlı ile soğuk kahve sipariş ettik ve sohbet etmeye başladık.

"arkadaşlar ben sanırın üninin dans klübüne katılmaya karar verdim." felixin dediği şey ile kafamı ona çevirdim. uzun zamandır katılmak istiyordu ve sonunda karar verebildiği için mutlu olmuştum.

"sonunda karar verdin ya sonuçta uzun süredir istiyordun." dediğim şey ile bana dönerek gülümsedi

"bende tiyatroya katılmaya karar verdim." jisung konuştuktan sonra chan hyunga baktı.

"dedoş sende benimle birlikte katılda yalnız kalmayayım." chan hyung gözlerini devirdi.

"jisung benim stajlarım var üstüne bi de vize haftasına giricez tabii senin gibi sikko bi bölümde okumayınca bu kadar rahat olamıyor insan."

"iyi be tamam sanki biz dedik sana tıp oku diye."
jisung hafif bir sinirle konuşup bu sefer bana döndürdü kafasını.

"seungminim seninle birlikte katılalım bari. beni yalnız bırakmak istemezsin di mi?" diyerek bana tatlı gibi durmaya çalışan bakışlar göndermeye başladı.

"hayatta olmaz ölsemde katılmam." jisung gözlerini devirerek önüne döndü.

sosyal etkinliklere katılmaktan nefret ederdim bu benim için gerçekten cesaret gerektiren bir meseleydi ve kendimi asla zorlamak istemiyordum. insan önünde gözükmekten gerçekten zorlanıyordum.

biraz daha sohbet ettikten sonra kahvelerimiz ve tatlılarımız sonunda gelebilmişti. sabah pek bi kahvaltı yapmadığım içim önüme koyulan tatlı ile kendimi mutlu hissetmiştim ve hemen yemek için elime çatalımı aldım.

tatlılarımızı yerken bunun ile birlikte aramızda açılan bir konu hakkında sohbet ediyorduk.

"kanka o çocuk sana bakmaz."

felix ısrarla jisung'un düşüncelerini değiştirmeye çalışıyordu. jisung malı daha iki gün önce üninin kafeteryasında gördüğü çocuğu ayıla bayıla bize anlatıyordu. halbuki anca 5 dakika falan kalmıştık o ortamda.

flawless • 2minHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin