5

116 13 77
                                    

Seungmin uyanalı bir kaç dakika olmuştu ve şimdi Minho ona çorba içiriyordu.

"Seungmin sabah ne oldu?" Bada meraktan çatlıyordu.

Seungmin derin bir nefes alıp konuşmaya başladı. El hareketleri ile destekliyordu anlatımını.

"Sabah sesler gelmeye başladı. Sonra pencereden baktığımda simsiyah adamların etrafta yürüdüğünü gördüm. Siyahtan kastım müslüman kadınların tercihen giydiği çarşaf gibi şeyler var ya onlardan bir de siyah maskeleri vardı. Sonra kapı çalmaya başladı. Ben panik oldum açmadım tabi ki. Sonra biri bağırdı kapıyı açmamı söyledi. Ben seni uyandırmaya çalıştım ama asla uyanmadın. Ben de saklı odaya yatırdım seni ne olur ne olmaz diye. Sonrası çok hızlı gelişti. İçeri girdiler beni tutup dışarı çıkardılar. Savaş başladı sonra. Baya çıplak elle dövüşmeye başladık. Düşününce çok saçma geliyor... Sonra da elinde kılıç olanlardan biri gelip karnıma kılıcını geçirdi. Ben ne yapacağımı bilemedim çok canım acımıyordu anın şokuyla. Yere attım kendimi. Ölü taklidi yapmaya başladım. Beni biraz hırpaladılar sonra da seni aramaya başladılar. Bulamayınca da yok oldular."

"Şimdi çok acıyor mu?" Minho başından beri konuşmayan tek kişiydi ve sonunda o büyüleyici sesi eski kulübede duyulmuştu. Seungmin bu tanımadığı adamdan etkilendiğini en baştan kabul etmişti.

"Yok çok değil. Sızlıyor sadece teşekkür ederim." Dedi küçük nazik bir şekilde. İnandırıcı olsun diye gülümsemeyi unutmuyordu.

"Rica ederiz. Kaçıncı görevinizdesiniz?"

"4.deyim siz?" Dedi Seungmin.

6kişi ise ilk görevini Seungmin sayesinde tamamlamışlardı.

Görevleri Kim Seungmin'i kurtarmaktı.

Bada ise görev konusunu anlamamıştı.

Sonuçta en son Jisung adında bir adam gelip onunla sohbet etmiş arkadaşını yanına göndereceğini onunla kalmanın kendisi için güvenli olacağını öğrenmişti.

Etrafa boş boş bakıyordu herkes.

Ta ki Seungmin'in oldukça alıştığı o metal sesine kadar.

Sobadan gelmişti metal sesi.

Sobaya en yakın olan Changbin'di bu yüzden kuzine bölmesini açıp her zamankine kıyasla ufacık olan metal tüpü çıkarıp açtı.

Derin bir nefes alıp içinden minik bir kâğıt çıkarmıştı genç adam.

Ufak tüpü yere bıraktı ve minik kağıttaki cümleyi okudu.

"Hepiniz asansöre binin."

"Asansör?"

Felix kalkıp tozlu camdan dışarıya baktı.

"Dışarı da bir şey var büyük ihtimalle bahsettiği asansör bu." Deyip kapıya yöneldi.

Herkes kaşlarını çatıp ayaklandı.

Minho ise kalkmakta zorlanan Seungmin'in kolunu omzuna atmış kendisinden uzun çocuğa destek çıkmıştı.

"Teşekkür ederim."

"Rica ederim Seungmin. Adım Minho."

"Koşullar biraz kötü ama memnun oldum Minho."

İki genç birbirine büyülenmiş gibi bakıyorlardı.

Explosion /2MinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin