Explosion /2Min

6

"Götünü sikiyim Seungmin."

"Olur deneriz bir ara."

Minho derin bir nefes alıp alnını ovuşturdu.

"Bir yerinde dursan keşke."

"Yemin ettin Minho. Benim üzerime yemin ettin. O yüzden şimdi benimle labirente geleceksin."

"Hay ağzıma bebek boku girseydi de yemin etmeseydim."

"Neden bebek boku?"

"Daha temiz Seungmin. Bir buçuk porsiyon İskender üstüne bira içmiş 50 yaş üstü bir amcadan iyidir."

Seungmin biricik sevgilisiyle uğraşmaya bayılıyordu.

"Bence Joseph ölmedi."

"Bebeğim eşyalarını bulduk. Cesedi bile ortada yoktu."

"Ama kendin söylüyorsun. Cesedi ortada yok diyorsun. Ya kaçtıysa?"

"Bilmiyorum Seungmin ama eğer kaçtıysa dünya'nın en şanslı insanıdır."

Küçük olan omuzlarını silkip çantasına koyacağı eşyaları ayırmaya devam etti.

Yarın büyük gündü. Joseph'in eşyaları ile onun deli olmadığını kanıtlamıştı. Chan'la konuşmuş labirente gitmek için izin almaya çalışmıştı. Fakat Chan kesin bir şekilde hayır demişti.

Chan liderdi ve bir şey yapılacaksa ona danışırlardı. Chan haklı olarak Seungmin'e karşı çıkmıştı.

Küçüğün topal ayağı ve düzensiz nefesi onun iyi koşamayacağını çok net açıklıyordu. Fakat Seungmin hırslı bir insandı ve hırslandığı zaman önünde kimse bulunamazdı.

Kendi yeminini hırsı yüzünden çiğnemiş Minho'ya yalan söylemişti. Chan'ın labirente gitmelerine izin verdiğini söylemişti.

Minho asla ikna edemediği miniğine son bir kez bakıp yatakhaneden dışarı çıkmıştı.

Hava kararmış ışık kirliliği olmadığı için yıldızlar ve renkli gökyüzü çok net görünüyordu.

Ağaç eve çıkmış ve Seungmin'le sakladıkları zuladan beraber yaptıkları meyve sularından birini çıkarmıştı.

"Seungmin'in güzel kalbi var sanki içinde. Saklı bir güzellik. Hırçın ve ekşi ama bağımlı oluyorsun. Zaman bizi hiç ayırmasın sevgilim."

Bilemeyiz Minho..

"Minho hyung!"

Minho kendi ismini duymasıyla aşağı baktı ve yakın arkadaşını gördü.

"Changbin? Ne anırıyorsun kuyruğuna basılmış domuz gibi?"

Changbin ağaç eve çıkıp hyungunun yanına oturdu.

"Felix bana karşı hisleri olduğunu söyledi."

Minho içtiği meyve suyunu Changbin'in yüzüne tükürüp gözlerini belertti.

"Ne!?"

Changbin ceketinden mendil çıkarıp yüzünü sildi ve anlatmaya başladı."