selamm, kafamı dağıtmak için böyle bir kurguya başlamak istedim. yorumlar ve oyları gördükçe motive oluyorum bu yüzden yorum falan fistan atarsanız bölümler daha çabuk gelir 🫠 hadi çok bekletmeden bölüme geçelimm ❤️
✩
Ebrar'dan
Mile geldiğinden beri yüküm oldukça hafiflemiş, ayrıca hepimiz Mile'yi çok sevmiştik. burada yabancılık çekmemesi için elimden geldiğince ona yardımcı olmaya çalışıyordum -ki buna rağmen yabancılık çektiğini biliyordum- maçlarımızın başlamasına 2 gün kalmıştı ve biz hazırlıklarımızı tamamlamaya çalışıyorduk.
ben tüm bunları aklımdan geçirirken koçumuzun sesi ile bu düşüncelerden sıyrıldım.
- takım, toplanın! oda arkadaşlarınızı belirleyeceğiz.
herkes hareketlenmeye başlayınca bende kalktım. koç oda arkadaşlarımızı kendisinin belirlediğine dair birşeyler mırıldanırken Mile ile göz göze geldik. benim de ona baktığımı görünce masumca gülümsedi. koç eşleştirmeleri söylemeye başladığında gözlerimi Mile'nin üzerinden çektim.
- Elif sen İlkin'le. Hande sen de Zehra'yla. Gizem ve Simge. Ebrar da Vargas ile ...
koç'un benim ve mile'nin ismini bir arada söylemesiyle duraksadım. açık konuşmak beni mile'yle eşleştirmesini beklemiyordum. fakat bu durum beni rahatsız etmemişti. mile'yi seviyordum, ve ikimizin de durumunun farkındaydım. koç bugünlük sabah antrenmanımızı sonlandırdığını ve odalara dağılabileceğimizi söyledi.
yavaşça soyunma odasına doğru adımlarken boynumda hissettiğim sıcak nefes ile irkildim. kafamı çevirdiğimde mile'yle bu kadar yakın bir pozisyonda olduğumuzu hesaba katmamıştım. çok da uzaklaşmayacak şekilde geri çekildim, utanmıştım.
mile benim utandığımı anlayarak adımlamaya başlamıştı. ben de ona ayak uydurunca soyunma odasına doğru yönelmiştik.
"ne hissediyorsun?" diye sordu usulca. kafamı ona doğru yöneltip yüzüne bomboş baktım bir süre. sonrasında ise bilmem diyerek kestirip attım, çünkü bunu hiç düşünmemiştim.
*
mile de eşyalarını aldığında epey uzun olan bir koridora yöneldik. biraz yürüdükten sonra asansöre binip gideceğimiz kata bastım. asansör hareket etmeye başladığında sıcak basmaya başlamıştı bile. ne ben onun yüzüne bakabiliyordum ne de o benim yüzüme, ikimiz de utanıyorduk. asansörün tavanını incelerken kapının açılmasıyla tekrar hareketlendik. tekrar oda numaramızı kontrol edip mile'ye açıklama yaptım.
- soldaki koridordaymış oda.
ah, hadi ama. birbirimizden utanmamız normal miydi? sonuçta tanışalı çok olmamıştı ve aşırı yakın bir arkadaşlığa sahip değildik. bence normaldi.
çok yürümemize gerek kalmadan odayı bulup kartı okuttum. sıkış tıkış içeri girmemiz ile kendimi rastgele yataklardan birine attım.
"hadi ama" diye mırıldandı mile. "daha çok işimiz var."
"azıcık soluklanayım ya." diye cevap verdim. mile de başıyla onaylayıp yatağın üstündeki sırt çantasını boşaltmaya başladı. valizinden de kıyafetleri alıp dolabına yerleştirmesi çok uzun sürmemişti. paketli gıdaları da mini buzdolabına atıp yanıma uzandı.
kalbim benden bağımsız hareket ederken mile telefonunu çıkartıp kamerayı açtı. fotoğrafımızı çekip kızlarla olan gruba atıp "biz yerleştik 😄" diye açıklama düşmeyi unutmadıktan sonra telefonu kapatıp yatağın üzerine bıraktı.
"ee sen yerleşmeyecek misin?" diye sorduğunda "çok yorgunum sonra yerleştiririm" dedim. yanaklarımı sıkıp kendi yatağına geçti. akşam antrenmanımıza daha 7 saat vardı ve biz bu arada genellikle uyuyorduk.
elektroşok verilmiş gibi bi' anda ayaklandım. mile sorgularcasına bakış atarken açıklama yapma ihtiyacı duydum.
- şey burası bastı da, terasa çıkıyorum. gelmek ister misin?
- yok sen gidebilirsin.
dediğinde başımla onayladım. kartımla telefonumu alıp ayrıldım odadan. asansörle teras katına çıktığımda uzunca bir holle karşılaştım. teras için ayrılmış bölümü bulup kendimi yumuşak puflardan birine attım. şimdi ise gökyüzündeki bulutlara bakıyordum
-en azından öyle hissediyordum-aklım miledeydi. onu düşünüyordum. gözleri, dudağı,burnu,kaşları... o, her şeyiyle mükemmeldi.
mileyle yeni tanışmış olmamıza rağmen benim ona olan hislerimin arkadaşça olmadığının farkındaydım. fakat bu hiçbir şeye yaramazdı. bu boktan hayatımın içine bile bile sürükleyemezdim. kalbimin ne kadar dayanamayacağını bilsem de tek taraflı severdim onu. benim için herkesten, herşeyden farklıydı.
onunla beraber gülebilmek, gülüşünden öpebilmek, birlikte anılar biriktirmek, dünyayı beraber gezmek, sarılmak, omzunda ağlamak, yıldızları seyretmek, temiz havada yürüyüşe çıkmak, alışveriş yapmak, birlikte uyumak ve daha bunun gibi birçok şey... hepsini yapabilmek çok isterdim fakat o beni sadece takım arkadaşı olarak görüyorken bu mümkün olmazdı.
bizden olmazdı.
selamm! çok uzun yazamadım ilk bölümü fakat diğer bölümlerde telafi etmeye çalışırım. içimden gelen ne varsa onu yazdım, eh biraz da yaşanmışlıklar 🫠
kitabı nasıl buldunuz? önerileriniz varsa yazabilirsiniz. görüşmek üzere 🫶🏻