episode eleven ✩

135 19 21
                                    

oylar ve yorumlarınız bayağı azaldı arkadaşlar böyle olunca benim de yazma isteğim yok oluyor. yorumlarınızı ve oylarınızı eksik etmeyin, iyi okumalar.

💭💭💭

yüzüme vuran güneş ile gözlerimi açtığımda pencereyle birkaç dakika bakıştıktan sonra mükemmel bir uykudan dolayı kollarımı hareket ettirip esnemeye ihtiyaç duymuştum. fakat kollarım bir çift kolların korumasında kalmıştı.

evet, ben ve ebrar beraber uyumuştuk.

benim sırtım ebrar'a dönüktü, ebrar da bana arkamdan doğru belimden sarılmıştı. tüm gece böyle mi uyumuştuk ya?

bedenimi hareket ettirmeden yüzümü ebrar'a döndürmeye çalıştırdığımda bir nebze de yüzünü görebiliyordum artık. ebrar kollarını gevşetip birnevi kendimi ona döndürmemi istemişti. bulunduğum pozisyondan yüzümü ebrar'ın yüzüne hizalayıp yattığımda ebrar tekrar beni belimden sarıp kendime çekip aramızdaki teması sıfırlamıştı.

usulca dudağına uzanıp ufak bir buse kondurduğumda ebrar'ın dudağı kıvrılmıştı.

"günaydın bebeğim."

konuştuğumda ebrar tekrar dudağını dudağıma yaslayıp teması ayırmadan konuştu:

"günaydın sevgilim."

bu sefer gülümseyen ben olmuştum.

"bir teklif aldığımı hatırlamıyorum?"

"görürsün yakında."

biraz daha sessiz söylediği bu cümleyi anlamasam da çok sorgulamadım. tekrar ebrar'a sırnaşıp gözlerine baktım.

"doyuramadık seni galiba."

"beni doyuramazsın ki" dedim arsızca.

"hadi hadii." dedi belimdeki ellerini oynatarak.

"ne hadi ya?"

"kahvaltıya inicez ya."

"ben seni yesem?"

"dün gece o işler tam tersiydi ama."

ebrar'ın boynunda olan elimi çekip omzuna hafifçe vurduğumda yalandan inledi. pas vermeyip tavırlı tavırlı kalkarak dolaba yöneldim. kıyafetlerimi alıp altımdaki sızıyı yok sayarak lavaboya doğru yürüdüm. ebrar arkamdan bağırmıştı.

"sanki dün gece her şeyini görmedim, ne diye tuvalete kaçarsın ki!"

bu kadın manyaktı gerçekten, ama ben de aşıktım.

hızlıca üstümü değiştirip aynaya döndüğümde gördüğüm manzarayla gözlerimi kapattım.

"bu ne lan, hulkla mı seviştim ben?"

boynumdaki boydan boya olan morluklar, omzumdaki diş izleri, kırmızının ve morun karıştığı renk tonlarında olan şişmiş dudağım durumu gözler önüne seriyordu. bir hışımla lavabodan çıkıp ebrar'ın önünde buldum kendimi.

"ebrar bu ne ya? ben nasıl böyle insan içine çıkıcam!"

ebrar'ın gözü boynuma kaydığında yüzündeki o vatan gülüşüne şahit olmuştum. oflayarak valizimdeki boğazlı kazağı çıkarttım. tişörtümü çıkarıp kazağımı giydiğimde şimdiden sıcaktan cayır cayır yanmaya başlamıştım.

hadi boynumu kapattım sayılır, dudaklarımı ne yapacaktım? o kadar belli oluyor muydu acaba?

o an aklıma renkli dudak koruyucularla dudağımdaki renkleri eşitleyebileceğim fikri gelmişti. yeni kapattığım valizimi açıp kırmızı renkli dudak koruyucumu alıp ayna karşısına geçtim. kat kat sürdüğümde artık belli olmadığından emindim. ama resmen palyaçoya dönmüştüm şu an. böyle daha çok dikkat çekeceğimin farkındaydım da.

friends to lovers,ebgasHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin