"peki ya arkadaş kalmak istemezsem ve kokun bana yetmezse?"
***
akşam antrenmanı biteli 2 saat olmuştu. antrenman biter bitmez vargas'ı beklemeden duşumu alıp çıkmıştım.
biraz olsun kafamı dinlemek için geldiğim bu iskelede yine düşüncelerimle boğuşuyordum.
"nasıl ve neden çıktın karşıma, bilmiyorum. ama gelişinle hayatımı değiştirdin sevgilim. sen gelmeden önce hayatta bir amacımın olmadığına inanırdım, şimdi ise sen varsın. aşkın ne olduğu unutulan bu dönemde aşkı bana sorsalardı, seni anlatırdım.
aşkımın tek yönlü kalacağını düşünmek beni korkutuyor. bir gün eninde sonunda ellerimden kayıp gidecek olmanın düşüncesi bile oldukça korkunçken gerçeğini yaşayacağımı düşünmek beni delirtiyor.
seni ilk gördüğümde aramızda birşeyler yaşanacağını biliyordum. bunun içindi tanışmak için acelem. tek bir bakışmamız bile saatlerce tavana baktıracak hale getiriyorken ilk gülümsemeni nasıl unutabilirdim ki? dünya'da gördüğüm çoğu şeyden temiz ve masum şey gülüşündü sevgilim.
ve gözlerin... güldüğünde gözlerindeki o parıldamayı gördüğüm anda bir kere daha tutulmuştum sana.
---
vargas'tan
(şükür vargas'ın bakış açısına geçebildik)
antrenman bitişi ebrar aceleyle soyunma odasına gitmişti, sonrasında onu bir daha hiç görmemiştim.
odaya geldiğimde ise ebrar yoktu. 5 dakika içinde nasıl otelden ayrılmayı başarabilmişti? ben sadece eşyalarımı almaya soyunma odasına gitmişken...
dışarı çıkmak için neden bu kadar aceleci davrandığını merak etmiştim açıkçası. nereye gidecekti ki?
nereye gittiğini arayıp sormak haddime değildi ama merak ediyordum işte.
rahatsız etmemeye karar verdim. yavaşça yatağıma uzanıp yorganı üstüme çektim. gözlerimi yummuştum fakat içimdeki düşünceler durulmamıştı.
belki de ben çok kuruyordum kafamda. yalnız kalmak istemiş olabilirdi, bir arkadaşıyla buluşmaya gidiyor da olabilirdi, belki de sevgilisi vardır. sonuç olarak ona bir tepki gösterecek kadar yakın hissetmiyordum kendimi, ki değildik de.
onu seviyor muydum, ondan bile emin değildim. çok karışıktı hislerim.
çok ani bir şekilde girmişti hayatıma. bu kadar çabuk birine aşık olacağıma ben bile inanmazken bu olanlar aklımı aşırı derecede karıştırmıştı. ne yapacağımı kestiremiyordum bile.
resmen araftaydım. uzaklaşmalı mıyım, yakınlaşmalı mı?
ama kalbim yokluğunun içimi sızlatacak kadar ağır geleceğini, varlığının da bir şekilde canımı yakacağının farkındaydı.
herkesi imge gibi görmeyi ve ön yargılarımı yıkmanın zamanı gelmişti sanırım. bu sefer mantığım ile hareket etmeyecek sadece kalbim ile hareket edecektim.
en azından denemeliydim, ne kaybedebilirdim ki? sonuç olarak arkadaşımdı ve olurunun olmadığının farkına varırsam hiçbir şey olmamış gibi devam edebilirdim.
*
güneşin ışıkları eşliğinde uyandığımda yüzüme ve koluma vuran güneş ışınları tenimi yakıyordu. bir süre ayılmak için gözlerim açık bekledikten sonra sırtımı gökyüzüne dönüp ebrar'ın yatağının olduğu tarafa döndürdüm. yatağında uyuyordu fakat yeni uykuya dalmış gibi duruyordu.
benim aksime soğuk ve renksiz olan teni her şeyi açıklıyor gibiydi. genelde yeni uyandığında dudakları şiş olurdu, fakat dudakları bile çekilmiş gibiydi. saçları karışıktı ve yorgana sarılmış bir biçimde uyuyordu.
bir derdi var gibiydi, anlaşılan gece de geç gelmişti. neler olduğunu soracaktım, bunu aklımın bir köşesine not edip yataktan ağır ağır kalktım. lavaboya yönelip yüzümü yıkadıktan sonra peçeteyle kuruladım.
lavaboda işimi bitirince çıkıp telefonumu elime aldım. saatin daha 06.37 olduğunu görünce biraz dışarı çıkıp dolaşma kararı aldım. nasıl olsa kahvaltı 08.30'daydı.
dolabımdan yün hırkamı alıp üstüme geçirdim. yanıma sadece telefonumu ve oda kartımı aldıktan sonra odadan ayrıldım. otelden de çıkışımı yaptıktan sonra sahile doğru yürümeye başladım.
bu saatlerde sahilde sayılı insanlar olduğu için rahatça gidebilirdim. sahil havası normal saatlerde değil de bu saatlerde daha ferahlatıcı gelirdi bana, ayrıca serindi de.
sahile vardığımda gözüme bir iskele çarptı, oraya gitmeye karar verdim. ayağımı kuma batırmamaya özen göstererek adımladığımda sonunda tahta olan iskeleye gelmiştim. telefonumu cebimden çıkarıp iskelenin üstüne bırakmıştım çünkü suya düşebilirdi.
belli ki yakın zamanlarda biri daha burada oturmuştu. tahta iskelenin üstünde söndürülen 3-4 tane sigara, durumu gözler önüne seriyordu.
denize dalıp gittiğim sırada yanımda birini hissettim.
***
bitti
ya valla burda kestiğim için kızmayın öyle olması gerekti ğsdlspdps
öpüyorum 💌