26. Kanıt

72 6 2
                                    

İyi okumalar...



"Sowon hakkında ne bildiğini sordum." Jimin kaşlarını hafifçe çatarak döndü Taehyung'a. Uzun boylu önündeki havuçları doğramakla meşguldü.

"Ne bilebilir ki? Onu o kadar iyi tanıyor mu?" Ona tereddütlü bir bakış atan adam yanıt verdi.

"Biz Sowon'la Jungkook'un barında tanıştırıldık." İşte Jimin için elindeki kadehi tezgaha bırakma zamanı gelmişti. Taehyung anlatmaya devam etti. "Seul'deki ikinci restoranın açılışı için orada bir parti düzenlemiştik. Sowon da arkadaşlarıyla bara eğlenmeye gelmişti. Sektörden birileri tanıştırdı bizi. Sonra bir şekilde Lee'yle aynı ortama girdim ve nişan işte." Jimin'in ağzında şu an bir yudum şarap olsa muhtemelen gülerken püskürtür ve Taehyung'un beyaz gömleğini kirletirdi. Mutfağa beyaz gömlekle girmesi restoran sahibi biri için yeterince absürt değilmiş gibi bir de buna laf ederdi adam üstelik.

"Babasıyla aynı ortama girdiğin için nişanlandınız mı? Bu nasıl bir saçmalık böyle?" Taehyung omuz silkip doğradığı havuçları tencereye attı.

"Lee o zaman bir rahatsızlık geçirmişti." Adamın hayatının bir noktasında çok rahatsızlandığını Jimin de duymuştu, tüm yeraltı onun ölümünü gözlüyordu. "Tek derdi Sowon'un evlenmesiydi ve sektörde ileri gelen biri olarak benimle tanışınca son dileğinin evlenmemiz olduğunu söyledi. Ölme ihtimali vardı üstelik, boşa bir son dilek değildi. En azından o sırada. Yaşayıp da hayatı bize zehir edeceğini düşünemedim." Bunu bir mantığa oturtmak otel sahibi için epey zordu ama sakince soracak kadar da sabırlıydı Jimin.

"Yani ölüm döşeğindeki bir adamın dileği gerçekleşsin diye hiç tanımadığın bir kızla nişanlandın, öyle mi?" Taehyung'dan bir baş onayı aldığında dile gelen düşüncelerini susturamamıştı. "Bazen salak olduğunu düşünüyorum ya."

"Düşünmekte özgürsün. Beni bağlayan hiçbir şey yoktu, üçüncü restoran binasını Lee'nin şirketi çok cüzi bir fiyata ve çok iyi bir yerde yapmaya gönüllüydü ve ben de Kore'ye açılmaya çok hazırdım. Yani tüm şartlar ortadayken karşı tarafın da bana aşık olmadığı çakma bir nişan çok da zor gelmemişti." Pekala, böyle kelimelere döküldüğünde Taehyung açısından karlı bir anlaşma gibi duruyordu durum. Şimdi ise tüm o karlar zararın eşiğinde sallanıyordu.

"Oysa şimdi geldiğimiz hale bak." diye mırıldanırken bunu istemli yapmamıştı kısa boylu. Taehyung'un suratı üzgün bir hal aldı.

"Boktan ilişkimin başımıza açtığı dertler yüzünden üzgünüm." Jimin onun özrüne gözlerini irileştirdi, ardından kollarını iki yana açıp haykırdığında neredeyse tezgahtaki şarap kadehini deviriyordu.

"Tanrı aşkına Taehyung, kiminle nişanlı olduğunu bile bile bu ilişkiye başlamayı kabul eden bendim. Pişman falan olmayacağım, özür dilemeyi kes." Sevgilisi tüm bedenini ona çevirdi.

"Peki. O zaman sana işine yarayabileceğini düşündüğüm bir şey söyleyeyim." Merakla açıldı diğerinin gözleri. Taehyung bir sır veriyormuş gibi ona doğru eğilmişti. "Jungkook Sowon'un benden önce biriyle birlikte olduğunu söyledi."

"Ve senin nişanlının eski ilişkisi benim tam olarak ne işime yarayabilir?" Aşağılayıcı tonu duymazdan gelmek zorundaydı, şimdi bu konuda alınganlık yaparsa daha önemli olduğunu düşündüğü konuya asla gelemezlerdi.

"Orta yaşlı biriymiş ve akraba falan değil. Jungkook onu nişanda görmemiş, Sowon'un çevresinde şu an olmayan birinden bahsetti anlayacağın. Belki Lee'yi tanıyordur." Onun bir çırpıda konuşmasını algılamak için durdu Jimin, yakaladığı kısma dair bir soru sordu sonra.

Wanted Me So BadHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin