29. Yalan

66 5 0
                                    

İyi okumalar...





"Sowon! Lee Sowon!" Müstakil evin içine girdiğinde bağırışı yüksek duvarlardan sekip büyük bir yankı yaratmıştı. Topuklu ayakkabı tıkırtıları duydu üst kattan. Merdiven tırabzanlarının başında duran kız onu yüzünde bir gülümsemeyle karşılamıştı.

"Ah, sevgili nişanlım gelmiş. Hoşgeldin sevgilim." Taehyung öfkeli suratını bozmadan emretti.

"İn aşağı. Konuşacağız." Sowon yanında iki korumasıyla merdivenlerden indi ve aşağıda onu bekleyen iki korumayı daha yanına ekleyip dört kişilik bir orduyla çıktı adamın karşısına.

"Bu şerefi neye borçluyum acaba? Gelip benimle konuşmak istiyorsun." demişti kollarını önünde bağlayarak. Taehyung ağzının içinde homurdandı.

"Baş başa konuşabilir miyiz?" Bir anda çevresini saran iri yapılı heriflerden korktuğu için değildi, sadece bunun hesabını onların önünde sorup soramayacağı şüpheliydi Taehyung için. Kızın hayatını bu kadar da bilmiyor olabilirlerdi. Sowon omuz silkti.

"Onlardan gizli saklım olduğunu sana düşündüren nedir? Bu adamlar benim korumalarım Taehyung. Her yerde benimle olduklarını en iyi sen biliyorsun." Sesli bir nefes verdi. Dudaklarını yeniden araladığında söylediği cümle olabilecek en direkt cümleydi.

"Pekala. Burada söyleyeyim o halde. Park Jimin'i neden tutuklattırdın?"


Flashback

"Hyun nerede? Ne oluyor burada?" Kata çıkana dek durdurulmamıştı ama önüne birden çıkan tanıdık yüzün sahibi bir bariyer görevi görmüştü. Adını hiç öğrenmediği çocuk endişeyle baktı Taehyung'un yüzüne.

"Bay Kim siz nereden..." Arkadan hızlı adımlarla yaklaşan Hyun elini çocuğun omzuna koydu.

"Ben aradım." diye söylemekle yetindi. Hyun'u Jimin bile sorgulamazdı. Gözlerini diğerine çevirdi. "Böyle buyurun bay Kim. Anlatacağım."

Birlikte Jimin'in boş ofisine girdiler. Taehyung kaşlarını çatarak çevresine bakınmıştı zira onu arayan Hyun ofise gelmesi gerektiği dışında pek bir şey söylememişti. Bir de Jimin'in sağlığının yerinde olduğunu eklemişti telaşlanmaması için. Ama bunu eklemesi elbette adamı daha çok telaşlandırmaktan başka bir işe yaramamıştı.

"Bir an önce anlatsan iyi edersin Hyun." dedi onun işaretiyle koltuklarda karşısına yerleşirken. Gerçekten Jimin Alaska'daysa Hyun burada ne arıyordu?

"Patronu tutukladılar." Nefesi boğazına takıldı. Kısık bir sesle sordu.

"Anlamadım?" Anlamıştı ama doğru anlamamış olmayı diliyordu sadece. Hyun ise daha tane tane ve açıklayıcı bir şekilde konuşmaya başladı.

"Alaska için yola çıkacağımız sırada holdingin kapısında polislerle karşılaştık. Patronu tutuklayıp götürdüler." Yerinde dikleşirken ayaklanmamak için zor duruyordu.

"Hangi gerekçeyle yapabiliyorlar bunu? Önceden olan bir hukuksuzluktan mı yoksa?" Aklının doğrudan Jimin'in yeraltı patronluğuna gitmesi olağandı. Bir gün bunun olmasından deli gibi korkuyordu öğrendiğinden beri.

"Hayır. Bunun o tarafta yaptıklarımızla hiçbir ilgisi yok." dedi Hyun kendinden emin bir sesle. Karşısındakinin inanmaz gözleri üzerine dikildi. "Gerçekten yok. Gerekçesi de uyuşmuyor zaten."

"Neymiş gerekçesi?" Bir anlık sessizlik oldu. Hyun bunu da saklar mıydı? Cevap verdiğinde saklamasını dileyeceğini düşünmüştü.

"Uyuşturucu ticareti." Alaycı bir gülüş sardı Taehyung'un yüzünü. Bildiği tek bir şey yoktu ama yine de Jimin'i tanıdığına inanıyordu. Biricik sevgilisi böyle bir şeye bulaşmayacak kadar önemsiyordu itibarını.

Wanted Me So BadHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin