Y/N: Hiç düzenlemedim. bir hatam varsa affola
"Bir dur oğlum-"
Jiyan boynuna saplanan sivri dişlerle daha fazla sakinliğini koruyamadı ve kendi ırkına has, kendisinin bile nadiren duyduğu tehditkar sesiyle dişlerini çıkartarak sertçe tısladı. Ardından da beyaz ve kemikli ellerini boynundaki gencin dalgalı kahverengi saçlarına sertçe sarıp onu boynundan can havliyle ayırmıştı. Sinirden kan kırmızısına dönmüş gözleriyle karşısındaki oğlana bakarken, diğer eliyle ısırılmaktan delinmiş ve şimdiden yarısı iyileşmiş tenini çaresizce sıvazlamıştı.
"Hayvan. İyileşiyorum diye canım acımıyor anlamına gelmiyor bu." Jiyan'ın sert sesiyle karşısındaki gencin kulakları aşağı düşmüş, kapıya dayanan kızgınlığı yüzünden kararmış gözleri masumca kırmızı gözlerle buluşmuştu. Bu bakışa dayanamıyordu işte Jiyan. 20 küsür yıllık hayatında bir kez bile dayanamamıştı ki şimdi mi dayanacaktı? Esmer çocuk ona bu kadar muhtaçken hem de. Kırmızıdan yeniden yeşile dönen gözleriyle hâlâ ona mahçupça bakan çocuğa daha nazik bir bakış yolladı ve elinin arasındaki saçları, ardından yakındaki kulakları okşayarak karşısındaki kurt adamı yeniden moda soktu.
Vampir çocuk oldukça kırgın ve sinirli olmasına rağmen şu an durumdan hiç zevk almıyor da değildi. Bir nevi tadını çıkarıyor, fırsattan istifade ediyordu. Isırdığı yeri nazikçe öperek daha iyi olacağını düşünen bu aptala yıllardır aşıktı ve bu andan yaklaşık birkaç dakika önce yine bu çocuğun sarf ettiği sözler yüzünden sanki hiç darmaduman olmamış gibiydi. Jiyan'ın da zayıf noktası Barlas'ıydı işte. Kazığa oturtturulmak ve yakılmaktan sonraki belki de onu gerçekten yok edebilecek tek şey şimdi kolları arasında vücudundaki alevleri soğuk teminde dindirmeye çalışıyordu.
İç çekti Jiyan. Barlas'ın psikolojisini asla anlayamayacaktı, bunu biliyordu. Çok farklı iki tür olamalarının yanı sıra bir de çok farklı çevrelerde büyümüşlerdi. Mesela Jiyan'ın omuzlarında Barlas'ınkisi gibi bir yük yoktu. Barlas dinamiği zincirin en üstünde olduğu için sürünün başındaki kişi olmaya hak kazanmıştı ve bu onu maalesef ki büyük bir strese ve ego ruh haline sokuyordu. Herkesin sorumluluğunu üstünde hissetmek, dinamiğine göre hareketlerde bulunmak çok zor olmalıydı. Barlas hiç gıkını çıkarmasa da Jiyan uzaktan gözlemlediği kadarıyla esmer çocuğun yorulduğunu fark edebiliyordu.
Barlas çocukken de çok şımarık büyütülmüştü zaten. O zamanlar kurt adamlar haricinde kimseyle anlaşamazdı mesela. Koklayıp anlayamadığı her şeyden tiksinir, insanlardan ve vampirlerden uzak durmak için elinden geleni yapardı. Yine de bazen bu huyuna ters düşen sıcak kanlılığı ve yardım severliğiyle etraftakilerin yardımına koşar, herkesin takdirini toplardı. Yıllar geçtikçe bu huyu ona her türden arkadaş çevresi edinmesine yardımcı olmuştu.
Jiyan'da bu esmer çocuğa bu şekilde tutulmuştu işte. Arkadaşı olabilmek için kendinden çok şey feda ettiğini düşünürdü hep. Barlas onu bırakmasın diye üstüne atılan iftiralara bile bir noktadan sonra boyun eğmiş bir çocuktu Jiyan ve atmayan kalbinin de kırılıp acı çekebileceğini küçük yaşta öğrenmişti. Buna rağmen sanki uzuvları gibi kırık kalbi de hemencecik iyileşebiliyormuş gibi yapmayı tercih etti ve her seferinde onu yıksa da Barlas'ın yanına yeniden koştu. Barlas'ın ona karşı olan davranışlarının herkese karşı böyle olduğunu zannetti ve kendini bu şekilde avuttu. Yıllar geçtikçe bunun doğru olmadığı kurt çocuğun her türden arkadaş edinip, Jiyan hariç herkese kibar davranmasıyla su yüzüne çıksa da, Jiyan bunu halı altına süpürerek canının yanmasından bir süreliğine kaçabilmişti. Bugün Barlas ondan nefret ettiğini söyleyerek yıllardır onca şeyi altına saklamaya çalıştığı küçük kilimi birden kaldırdığında, sarışın çocuk çırılçıplak kalmıştı işte.