Y/N: Bu bölümü yazarken kendimi utançtan sokaklara attım. Tekrar okuyup düzenleyecek gücüm olmadığı için allaha emanet atıyorum şu an bölümü. Çok özür dilerim bu işlerde harbi çok kötüyüm ya
kitap hakkında eleştirileriniz, yorumlarınız, tavsiyeleriniz vs varsa lütfen benimle paylaşın. 11k için teşekkür ederim hepinizin evine gelip yanaklarından öpücem
"Kucağına alırsan düşerim Jiyan."
"Düşmezsin, ben seni tutarım." Jiyan'ın dudakları sertçe esmer gencin şakağına mıhlandıktan sonra yeniden yumuşak yanakta yerini aldı. Derin öpücüklerle sıcacık ve mis gibi kokan teni öpüyor, yıllardır içindeki onu yiyip bitiren aşkın acısını bu şekilde çıkarıyordu sanki. Bu güzel çocuğu öpmekten Jiyan asla sıkılmayacaktı. Emindi ki sabaha kadar, günlerce, aralıksız esmeri öpebilirdi. Bunun düşüncesiyle bile ölü vücuduna inanılmaz büyük bir heyecan titremesi yayılıyordu.
Barlas, gür ve uzun kirpikleri yeniden kırmızı yanaklarına düştüğünde titrek bir nefes aldı ve kollarını soğuk bedene sıkıca sardı. Sarışın bu içten ve sıcak sarılışı beklemiyor olacak ki başta oldukça şaşırmış, ardından esmerin ince beline kollarını dolayıp kolları arasında esmeri sıkıştırmıştı.Kolları arasına o kadar yakışıyordu ki Barlas, bu görüntüye göğüs kafesinde işlevsizce duran kalbi bile işlev kazanabilir gibi geliyordu ona. Gencin sıcaklığı, kokusu, onda bıraktığı türlü hissiyatı ona yaşıyormuş gibi hissettiriyordu. Jiyan hiç yaşamamıştı. Bilmediği bir şeyin eksikliğini hissedemez zannediyordu ancak gençle ne zaman bir araya gelse, ciğerleri havayla öylesine değil de sanki ihtiyaçla doluyor, kalbi tüm hücreleri için şevkle kan pompalıyor ve güzel Barlas'ı, Jiyan'ı yavaş yavaş hayata işliyor gibiydi. Tamamlanıyordu, sıcaklığında dinlenmek istiyor, esmerin göğüsüne başını yaslayıp aşina olmadığı kalp atışı sesiyle uykuya dalmak istiyordu. Galiba gerçekten Jiyan Barlas'a çok aşıktı.
Sarışın çocuk çaresizce dudağının içini dişledi ve burnuyla masumca ona bakan çocuğun burnunu dürttü. Ardından istemsizce gülümsemişti.
"Ne oldu neden gülüyorsun?"
"Çok aptal gözüküyorsun." Söylediği cümleyle keyfi kaçan ve yüzü asılan esmere daha da sırnaştı ve dayanamadan tatlılığına kahkaha attı. Soğuk elleriyle yumuşak ve alev alev yanan yanakları sıkıştırmış, burunlarını sertçe sürtmüştü. Barlas'ın büzüşük ve nemli dudakları kendi dudaklarına değmişti ancak çok düşünmemeye, üstünde durmamaya çalıştı. Barlas'ın sadece ondan cinsel açıdan etkilendiğinin farkındaydı.
Aslında o sırada keskin kulaklarının Barlas'ın kalp atışını duyamaması bir mucizeydi. Zira Barlas'ın şu an duyabildiği tek şey kulaklarında zonklanacak kadar yüksek hızla göğüsünde debelenen kalbiydi. Jiyan esmeri o kadar güzel seviyordu ki esmer genç gerçekten ne yapacağını bilmiyordu. İçinde kocaman bir sevgi vardı, yıllardır korktuğu ve kaçtığı o hissiyatla birleşmişti ve şimdi esmeri yolun sonuna sürüklüyordu.
Bu adını koyamadığı hissiyat şu an kollarının arasında olduğu genci yıllarca itip çekmesine, oldukça hırpalamasına sebep olmuştu. Kıskançlık, nefret, haz etmeme, buna benzer oldukça olumsuz isimle bu hisleri adlandırmaya çalışsa da başarısız olmuştu çünkü bu hislerin hepsini başka insanlarda deneyimlemişti ancak sarışında deneyimlediği gerçekten bambaşka bir şeydi.
Artık kaçmıyordu. Korkmuyordu diyemeyecek kadar korkuyordu ancak kaçmayı manasız buluyordu ve cesur hissediyordu. Çocuğu kırmayı acımasızca bulduğu gibi her şeyi telafi etmek, alakasız bir şekilde şu an Jiyan'ın onu öpmesini deli gibi istiyordu. İçi titreye titreye sarışının yoğunca ona bakan parlayan yeşillerine baktı ve kızaran yanaklarını Jiyan'ın elleri sakladığı için Jiyan'a içinden teşekkür etti. 9 bulutun üstündeydi.