Y/N: Çok hastayım gram düzenleyemedim gene ne kafayla yazdın götünle mi yazdın sakın demeyin !!!
"Bö!" Üzerine atlayan ağır bedenle azıcık yalpalasa da, vampir çocuk kendisini anında toparlayabilmişti. Eğer esmerin bunu yapacağını tahmin etmeseydi muhtemelen ikisi de yeri boylamış olurdu.
"Aptal mısın sen? Kokunu 1 kilometreden alabiliyorum korkacağımı mı sandın?"
"Yooo." Sıcacık tene, vücudunda akan deli bir kana ve dünyanın en güzel kokusuna sahip olan çocuk buz gibi tene, tek bir kan damlası dahi bulundurmayan ve koku salgılamadığı için pahalı parfüm kokan çocuğun sırtına iyice yerleşmişti. Jiyan sırtındaki aptal düşmesin diye elleriyle baldırlarına destek atıp genci sırtında zıplattığında Barlas bacaklarını iyice gencin vücuduna dolamıştı. Kollarıyla da boynuna sarılırken başını öne getirip yana eğdi ve beyaz teniyle kusursuz bir heykele benzeyen gencin yan profilinde sarı kurt gözlerini gezdirdi. Merakla gencin ifadesini tartıyordu. Gerçi üstünde olduğu bedenin bir kalbi olsaydı şayet o kalp şu an göğüs kafesini yararak önlerindeki amfi kapısının içersinden girip ders işleyen gariban hocanın üstüne fırlardı. Neyseki Jiyan ölüydü ve bu saçmalıkları vücudunda yaşamak zorunda değildi.
"Beni dersliğime bırakır mısın? Asansör bozuk ve ben bileğimi incittim." Yeşil gözler beline sarılı bacaklarda gezince pantolonunun altından gözüken sargıyı gördü ve istemsiz bir dürtüyle ufakça bileği sıvazladı. Sessizce başını sallarken Barlas onun görmeyeceği bir gülümsemeyle yüzünü gencin serin sarı saçların arasına gizlemişti bile.
"Kaçıncı derslik?"
"4. kata gel ben sana tarif edeceğim."
"Nasıl oldu?"
"Ney nasıl oldu?"
"Bileğini nasıl incittin?"
"Boğuşuyorduk," yüzünü saçların arasından çekti ve vampir çocuğun üstünde biraz yükselerek yanaklarını sürttü. "ne kadar soğuksun."
"Ölüyüm ben. Vücut ısım yok."
"Soğukluğun çok rahatlatıcı. Ben de yanıyorum." Jiyan duyduklarıyla gülerken muzipçe burnunu sıcak yanağa sürtmüştü. Gözü gencin dudağındaki yaraya kaysa da çok oyalanmadan bakışlarını çevirdi. Esmer bedenden mırlama sesleri yükselince daha da gülmüştü.
"Evet. Yanık."
"Üşümüyor musunuz siz peki? Ne bileyim sanki sıcak rahatsız ediyordu."
"Aslında hem üşümüyoruz hem terlemiyoruz." Jiyan sakince koridorda yürürken hızlı olmamak için özen gösteriyordu çünkü bu gençle temasa girebildiği an sayısı inanılmaz azdı, tadını çıkarmak istiyordu. "Sadece içgüdüsel olarak sıcak garip hissettiriyor."
"Nasıl yani?"
"Yaşıyormuşuz gibi, yok olacakmışız gibi." Barlas onu dikkatle dinlerken gencin yanağına düşmüş sarı kirpiği fark etti ve sıcak nefesiyle üfleyerek kirpikten kurtuldu.
"Anlamadım pek."
"Bizim normalde 'ölme' korkumuz yok. Sonsuza kadar yaşıyoruz, etliye sütlüye karışmıyoruz, oldukça güçlü ve hızlıyız da. Ateş bizi kısmen yok edebiliyor, bu da bizim de yok olabileceğimizi bize hatırlatıyor ve yaşıyormuşsun gibi hissediyorsun."
"Çok aptalcaymış. Hem o kadar da güçlü değilsiniz bence ya. Abartı." Barlas bilerek sarışın çocuğu sinirlendirmek için mızmızca söylenince sarışın çocuk hızlıca çocuğu üstünden alıp tek eliyle ince belinden tutarak havaya kaldırdı ve bir dambıl kaldırırmış gibi 15 kere falan aşağı indirip yukarı çıkardı. Dersten çıkan ya da derse yetişmeye çalışan birkaç kişi onlara gülerek ya da garipçe bakarken esmerin yanakları kıpkırmızı olmuştu ve sertçe yapılı kola sarılmıştı.