Kağan Martin
Sessizliğe ihtiyacım vardı. Kendimde değildim. Her taraftan farklı bir ses geliyordu. Ben Züleyha dışında kimseyi duymak istemiyordum. Herkesten uzaklaşıp dağ evine gelmiştim. Burayı benden başka kimse bilmezdi. Eğer züleyhayı bulursam ilk önce onu buraya getirecektim.Onu bulmak istiyorum her şeyden çok istiyorum.
Derin bir nefes aldım. Güneş batmak üzereydi. Bir gün güneşin batışını sevdiğim kadınla izlemek isterdim.Züleyha ile ilgili çok güzel hayallerim vardı.
Tabii onu bulursam.Eğer o ölmüşse onunla birlikte bende ölecektim. Benim için bu basitti. Çekmecede bir tane silah vardı ve içinde sadece bir kurşun vardı. Kafama sıkacaktım.
İşte bu kadar basitti. Telefonum çalınca baktım. Bilinmeyen bir numaraydı.
Açtığım zaman bir grup insanın benimle dalga geçtiğini işittim. Onlarla uğraşacak gücüm yoktu.
Lise öğrencisi oldukları belliydi. Aslında onları altan alacaktım ama çok ileriye gittiler. Züleyha için numaramı bütün dünyaya vermiştim."Bana bakın veletler okuduğunuz okullu bulup satın alırım ve başınıza bela olurum." Dedim. Sesim son derece tehlikeli bir tonda çıkmıştı.
Beni takmadılar gülmeye başladılar. Bende telefonu suratlarına kapattım. Züleyhayı bulduğum zaman onlarla mutlaka uğraşacaktım. Birde numaramı değiştirecektim. Kadınlar bana uygunsuz fotoğraflarını atıyordu. Engel atmaktan yorulmuştum. Telefonu sessize alıp bir kenara attım.
Kafam çok karışıktı. Bir yandan Züleyha diğer yandan Jülide halam.
Önemli toplantılarım. Hepsi beni bekliyordu. Ben kimi bekliyordum?
Sadece züleyhayı...Her şey üstüme geliyordu. Elimdeki içki şişesini döndürdüm. Kendimden nefret ediyordum. Eğer birgün Annemle karşı karşıya gelirsem yani onunla karşılaşırsam ona ilk söyleyeceğim şey;
Beni neden dünyaya getirdin?Annemin en büyük hatası bendim. Beni dünyaya getirmesiydi.
Kafam dağılsın diye buraya gelmiştim ama daha çok kötü olmuştum. Belkide yalnız kalmak insanlara iyi gelmek yerine daha çok kötü yapıyordu.
Dizlerimi kendime çektim ve kafamı koydum.
"Züleyha ölmesin. Beni affetmeden lütfen ölmesin. Allah'ım eğer onu bulursam söz veriyorum daha iyi bir insan olacağım." Diye kısık bir şekilde mırıldandım.
Çok içten dua etmiştim. Perişan bir haldeydim. Züleyhanın yokluğu çok belli oluyordu. Ben günahlarımın bedelini ödüyordum.
Züleyhaya söylediğim hiçbir cümleyi unutmuyordum.
Züleyha benim yüzümden Anne olma duygusunu tatmayacaktı. Ben ona çok büyük yaralar açtım. O zaten yok olan biriydi ben onu daha çok yok etmiştim.Ben ona karşı kördüm ve kör biri nasıl yürüyeceğini bilemezdi. Ben ona nasıl gideceğimi bilmiyordum.
Ben hayatımda hiç sevilmedim. Sevmek nasıl bir şey bilmiyorum ki. Sadece canımı yaktılar ve bende onların canını yaktım çünkü bana bunun dışında bir şey göstermediler. Bugüne kadar hayatımda hiç kimseyi sevmedim. Çünkü beni seven kimse yoktu. Hep nefret vardı.
Jülide halam dışında herkes kırdı beni. Aile dediğim insanlar beni hiç sevmedi.
Uyudum her şeyi unutmak için uyudum. Gözlerimi sıkı bir şekilde kapattım. Züleyha rüyama girsin diye hep onu düşündüm.
Gözlerimi hiç açmak istemiyordum.
Güzel rüyalarda hemen bitiyordu. Rüyamda çok kısa bir süre onu gördüm.Elini bana uzatıyordu. Gözlerimi kapatsam tekrar onu görür müydüm?
Aynı rüyalar sadece bir defa görülür.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SADİST PATRONUM
Romance+18 içerir! "kafanı kaldır ve gözlerimin içine bak." emir veren sert sesiyle konuştu. ürkek bakışlarımı ona ittim. "kural bir, kağan Martin utangaç insanları sevmez." yüzüne tehlikeli bir gülüş sergiledi. "sen artık itaatkar kölemsin." *** Züleyh...