4. Bölüm " Kayıp"

54 11 2
                                    

Aylar sonra ilk defa yine bu binaya bakıyordum. yağmur  koleji. Bu koleji kazanabilmek için ne kadar çok çalıştığımı hatırlıyorum. En büyük destekçim abimdi. Hep arkamda dururdu hep bana tüyo verirdi. Beni hep cesaretlendirirdi. Ama şimdi... O yok
Beni cesaretlendirecek bir abim yok, benim için endişelenen bir annem yok, başımı okşayıp, aferin diyecek bir babam yok. Ben hep yalnızım ve hep yalnız olacağım. Kimseye ihtiyacım yok benim. Kendi ayaklarımın üstünde durmayı öğreneceğim. Belkide öğrenmişimdir.

Ben okula bakarken omzuma dokunan bir el yüzünden irkildim.
"Eylül!!" sınıftan arkadaşım duygu bana şok içinde baktığında, bir anda bakışları yumuşadı. "başına gelenler için çok üzgünüm." dedi. Bende buruk bir tebessümle başımı salladım. "ama yine tekrar burda olmana sevindim. Seni tekrar görmek güzel." tekrar okulla bakışmaya devam ettim.
"hadi eylül içeri geçelim."dediğinde istemeye istemeye başımı salladım. İçeri girdim tanıdık yüzler görüyordum.

Herkesin bana baktığını da hissedebiliyordum. Bakarlar tabi! Aylar sonra okul birincisi gelmiş. Yerimi kaptıracağımı sanıyorlarsa çok yanılıyorlar!
Hiç kimseyi umursamadan sınıfa geçtim. Sınıfın kapısında durup içeri baktığımda herkes şok içinde, donmuş bir ifadeyle bana bakıyordu. Daha ne kadar böyle bakışacağımızı düşünürken. En yakın arkadaşım,hatta bir ara kankam olan yağmur şoku yeni atlatmış olacak ki "eylül!!" diye bağırarak boynuma atladı. "dönmüşsün, çok sevindim."
"merak etme, hala yaşıyorum." dedim, hafif tebessüm ederek. Yağmur koluma vurup, "dalga geçmesene!" dedi. "Hadi gel yanıma otur."dediğinde beni oturduğu sıraya doğru yönlendirirken sınıfın neşesi ve her durumda ortamı yumuşatmayı iyi bilen oğuz 'un" Beyler, bayanlar açılın kraliçe yine sahalara dönüyor!" dediğinde gözlerimi devirmeden edemedim. Sıraya oturduktan sonra oğuz bana bakıp en içten bir sesle
" aramıza tekrar hoş geldin. "dedi.
Bende ona iki gözümü kırpıp," hoş buldum. " dedim. Herkes bana bir şey söylemek ister gibi bakıyordu. Ama sonra vazgeçiyorlardı. Ne diyebilirler ki?" Eylülcüm, duyduk ki annen baban gözünün önünde ölmüş, ama sen üzülme tamam mı? "

Bunları düşünmek bile bana acı verirken başkasından duymayı düşünemiyorum. Hoca derse girerken herkesin gözleri benden ayrıldı. Çok şükür!

*********************
"Evet gençler haftaya görüşürüz."
Kimya hocamız sınıftan çıktıktan sonra çantamı alıp yağmurla beraber
Sınıftan çıktık. Bütün hocalar okula dönmeme çok sevinmişti. Eh bir zahmet sevinsinler tabi okul birincisi gelmiş!
Yağmur bana kaçamak bakışlar atıp duruyordu. Sanki bir şeyler sormak istiyordu. "ne sormak istiyorsan sorabilirsin yağmur. Çekinme alıştım artık." dedim ona. "çekinmek değil de seni üzmekten korkuyorum." dedi bana. "yeterince üzüldüm zaten biraz daha üzülsem ne olur ki?" dedim. "öyle deme kimse üzülmek istemez, kimse üzülmeyi hak etmez. Hele sen hiç!" dedi.

Hiç Bir şey demeden yürümeye devam ettim. Merdivenlerden inerken birine çarptım, çarpıştık desem daha doğru olur. Karşımda uzun boylu kumral bir çocuk gördüm. Sinirle ona "dikkat etsene biraz!" dedim. İyide burda bende suçluyum, nasıl böyle üste çıkabiliyorum. Özür dile geç işte. Uzatmaya ne gerek var?
O da bana "pardon da bana çarpan sendin!" dedi. Hah! Benmişim şuna bak ya!
"önüne bakmayan da sendin!" dedim öfkeyle. Sonra yağmur araya girip, "aaa yeter ama çocuk gibi tartışmayın!" dedi. Biz bir birimize nefretle bakarken sanki gözleri yere takıldı ama ne olduğunu anlamadan yağmur kolumdan tutup çekiştirerek beni uzaklaştırdı. "ne yapıyorsun yağmur? çocuk kaçtığımı düşünecek."
"hadi ordan be! Çocuk gibi kavga ederken sizi mi izleyecektim. Böylesi daha iyi oldu." oflayarak yürümeye başladım. Yağmurla yollarımız ayrıldı. Eskiden birbirimize yakın yerlerde oturuyorduk ama ben teyzemin yanına taşındıktan sonra birbirimize çok uzak kaldık.
Eve anahtarla girdiğimde telefonum çalmaya başladı. Teyzemin aradığını görünce hemen yanıtladım. "efendim teyze?" dedim. "eve geldin mi canım?"
dedi. "evet geldim." dedim. "tamam, ben biraz gecikeceğim sen beni bekleme dolapta yemek var aç kalma!" dedi tamam diyerek telefonu kapattım. Hemen bir duşa girip çıktım. Üzerime rahat pijamalarımı giydim. Aynanın karşısına geçip, saçlarımı taradığımda gözüm yüzüme kaydı nasıl da zayıflamışım yorgun bitkin görünüyorum. Daha sonra boynumda oluşan kızarıklığa baktım. fazla kaşıdığım için öyle olmuştu. Bir saniye benim kolyem nerde!

On beş dakikadır bütün evi alt üst ettim ama bulamadım nasıl kaybederim ben ya! Yağmuru arayıp ona da sordum ama o da bilmiyordu.
Nereye gider bu kolye!

Son Gözyaşı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin