1.Bölüm

121 13 10
                                    

Sıcakların yoğun olduğu bir zamandaydık. Evimiz deniz sahilinin kıyısında olduğundan benim için sıcak pek dert değildi. Gökyüzü olduğundan daha gözalıcıydı. Yaz ayları bana göre değildi. Ben sonbahar insanıydım. Benim için her şeyin daha güzel olduğu bir mevsim olabilir.

Evimizin ön cephesinde bulunan bir bahçe ve etrafı çitlerle çevrili küçük bir evimiz vardı. Genelde vaktimin çoğunu dışarıda deniz kıyısında oturarak geçirirdim. Sadece denizi izlemek bile bana huzur veriyordu. Dalgaların her kıyıya vuruşunda kalbimin atışı hızlanıyor ve içimi huzurla dolduruyordu.


Sanırım en şanslı olduğum konu evimin denize yakın olmasıydı. Babam ben daha çok küçükken bu evi yapmıştı. O zamanlar annem hiç yanımdan ayrılmazdı. Bana bir şey olmasından o kadar korkardı ki gözünün önünden ayırmazdı beni. Annemin beni sürekli korumaya çalışmasını sevmezdim. Ben her daim korkuları yenmeye çalışan bir kızdım.

İnancımdı beni hiçbir zaman terk etmeyen. Beni hep ayakta tutan ve insanlara sevgiyle bakmamı sağlayan. Bir tarafım hep yalnızlığı benimsemişti. Bunun sebebi babamdı. Bazı zamanlar yanında çokça vakit geçirirdim. Babam çok konuşmazdı. Sadece önemli şeylerde fikrini söylerdi. Benimleyse arada sırada konuşurdu. Babamla ortak özelliğimiz buydu sanırım yalnız ve sessiz.

Yaz aylarının sonlarına doğru yaklaşırken annemle birlikte dışarıdaki işlerimizi hallettikten sonra eve geri döndük. Eve girdiğimizde babam salondaki koltukta uyuyordu. Bu ay bahçe işleriyle çok fazla uğraştığı için yorgun ve halsizdi.

Bir an hasta olmasından korkuyordum. İyi olup olmadığını kontrol etmek için yanına gittim. Elimi alnına koydum. Ateşi yüksekti. Hemen tuvalete gittim ve dolaptan bir tane havlu çıkarttım. Havluyu ıslatıp sıktım.

Babamın yanına döndüm ve havluyu alnına koydum. Babam benim geldiğimi farkedip gözlerini açtığında bana baktı yüzünde hüzünlü bir ifade vardı. Elleri titriyordu. Üşüdüğünü düşünüp ellerini avucumun içine aldım.

"Ceylin, kızım." Sesi oldukça kötü geliyordu. Babamın ellerini daha sıkı tuttum.

"Baba kendini çok yorma demiştim niye dinlemedin beni?"
"Bahçe işleri bitmiyor ki kızım daha bir sürü iş var halletmem gereken. Yarın da yetişen meyve sebzeleri toplayacağım."
"Bu halde bahçe işleriyle uğraşmak yerine evde dinlenmen daha iyi olur baba lütfen. İstersen ben uğraşırım o işlerle sen dinlen."

Babam itiraz edecek gibi oldu ama sonra bir şey demedi. Bende babama gülümseyerek "Şimdi ben mutfağa gidip sana bir çorba yapayım bir de ıhlamur kaynatırım." Babam bana bakıp gözlerini kapattı ve gülümsedi. Onun içinden bana teşekkür ettiğini biliyordum. Bende gözlerimi kapatıp ona içimden Rica ederim dedim. Bizim iletişim şeklimiz böyleydi. Babam susuyorsa bende susuyordum. O konuşmadıkça bende konuşmuyordum. Babamın yanından ayrılıp mutfağa geçtim.

Tencerede su ısınırken bir yandan cezvedeki su da kaynıyordu. O sırada bende balkona çıkıp kuruyan çamaşırları toplayıp çamaşır sepetine koydum. Tam içeri geçiyordum ki bahçe kapısında bekleyen birini gördüm. Garip görünüşlü bir adamdı. Uzaktan da olsa net bir şekilde görebiliyordum. Siyah takım elbiseli bir adamdı. Adam orada öylece duruyordu. Bu adam da kimdi? Uzun süren sessizliğin ardından artık konuşmam gerektiğini anladım.

"Kimsiniz?" Adam cevap vermedi. Derin bir nefes alıp sakinleşmeye çalıştım ve bu kez biraz daha yüksek sesle sordum.
"Kim olduğunuzu söylemezseniz polisi arayacağım." Bu kez adam cevap verdiğinde nefes alıp dinledim.
"Merak etmeyin sizi korkutmaya gelmedim. Sadece size hayatınızın tehlikede olduğunu söylemek için geldim bu evden olabildiğince uzaklaşın. Ailen ve kendi güvenliğin için bu önemli."

Sonbahar YalnızlığıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin