Kuş sesleriyle yeni bir sabaha gözlerini açan Neva, boş gözlerle tavana bakarak nerede olduğunu hatırlamaya çalışırken dün akşamın tüm anıları film şeridi gibi gözlerinin önünden geçtiğinde inlemişti. Kartal Bey, sözleri... Hayır düşünmeyecekti. Bugün yeni bir gündü. Birazdan hep telefondan görüntülü aramayla konuştuğu Hatice ablayı görecekti ve sözleştikleri gibi ona kuymak yapmasını öğretecekti. Açıkçası babasının yöresine ait olan bu yemeği çok seviyordu. Duyduğu heyecanın onu ne kadar güzelleştirdiğinden habersiz yanında giyecek başka bir şey olmadığı için dün giydiği pantolon ve tişörtü giyip zıplayarak merdivenleri inmeyi bitirdiğinde hiç istemediği sesin homurdanır gibi konuşmasıyla tüm heyecanı kursağında kalmıştı.
"Allah aşkına siz gençlerin bu evin merdivenleriyle alıp veremediğiniz ne? Düşüp bir tarafınızı kıracaksınız!" Diye uyardığında bile kızın uykusunu aldıktan sonra daha da güzelleşmiş hali gözünden kaçmamıştı. Bir kere daha da haklı olduğunu anlamıştı. Bu kız biraz daha olgunlaşınca afet olacaktı ve üzülerek söyleyebilirdi ki, Umut bu ateş parçasını elinde tutamaz kaptırırdı. En başta...
Düşündüğü şeylerle midesi bulanan Kartal, kızın heyecanı sönmüş haline dayanamayıp başka bir konuya değinmişti."Üzerindekilerden başka kıyafetin yok mu?" Kız onca kötü şeyler duyduktan sonra kılı kıpırdamamış, şimdi ise duyduğu soruyla dayak yemiş gibi suratını buruşturmuştu.
"Tamam, sormadım farz et ve masaya gel. Hatice abla yok, kızı doğum yaptığı için bir süre onun yanında kalacak. Pek mutfakla aram yoktur ama yumurta haşlamayı da bilirim." Derken bir yandan da kızı mutfağa yönlendirmişti. Neva mutfağa girip masaya baktığında gülmemek için kendisini zor tutmuştu. Şekilsiz kesilmiş salatalık ve domatesler masada şaheser gibi en baştayken, bir kalıp peynir olduğu gibi kocaman tabağa konulmuştu. Kızartılan sucuklar ise fazla pişmekten yeni bir maden türüne evrilmişti. Haşlanan yumurtanın durumu şimdilik belli değildi. Tok olduğunu söylese acaba adama ayıp olur muydu? Yutkunarak Kartal Bey'e yan gözlerle bakarken bir kere daha tüyleri diken diken olmuştu. Bu zamana kadar gördüğü en uzun ve kalıplı adamdı. Öyle ki babasının binlerce koruması olmasına rağmen hiçbiri Kartal Bey'in yanına yaklaşamazdı. Gözleri ise çok değişik bir renkti. Kimse bir saniyeden uzun bakamazdı. Dudakları bir erkeğe göre şekilli ve dolgundu. Burnu ise ne kadar büyük de olsa şekilliydi. Oğlu Umut'un annesine benzediğini biliyordu ama arkadaşının böyle bir babası olacağını bin yıl düşünse tahmin edemezdi. Babasının aksine Umut, bir seksen boylarına yakın, kahverengi gözlü ve saçlı güzel bir çocuktu. Babasından aldığı tek şey koca burnu olabilirdi. Ama burnunu kırıştırdığı zaman çok tatlı olabiliyordu. Sınıflarında bazı kızların onun efendiliğinden, sade ve güvenilir görünüşünden etkilendiğini fark ediyordu. Hatta Umut'un da ondan hoşlanan bir kıza ilgi duyduğunu biliyordu. Çünkü kendisine söylemiş, kızın ağzını aramasını istemişti. Yanlış hatırlamıyorsa haftaya salı ya da çarşamba günü sinemaya gittikten sonra yemek yemek üzere randevulaşmışlardı. Umut'un mutlu olmasını istiyordu çünkü hak ediyordu.
"Normalde böyle derin düşünen kadınlardan hep kaçmışımdır ama ne yapalım, bir süre evimde kalman icap etti." Diyen adama utanarak bakan Neva, ayıp olmasın diye masaya oturduğunda iştahı kaçmış halde kötü görünen tabaklara bakıyordu. Bir insan domates keserken nasıl suya dönüştürürdü?
"Elinize sağlık, her şey harika gözüküyor." Diyerek istemeyerek önündeki tabağa ufak bir parça salatalığa benzeyen şeyden aldığında dua ederek ağzına atacakken adamın eli tarafından engellenmişti.
"Hadi ama kızım, bu iğrenç şeyleri sana bile yedirmem. Bırak da şunları, ben dışarıdan sipariş verirken sen de masadakileri çöpe at." Dediğinde kız kendisine mani olamadan kıkırdamış, karşısındaki adamın üzerinde bıraktığı etkiyi göremeden onun dediğini yapmaya başlamıştı. Tüm bu değişik şeyleri zevkle çöpe atmak için bir tabakta biriktirirken konuşup, konuşmamak arasında kalmış ve sonunda konuşmakta karar kılmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Acımasız Yanılgı
General FictionOtuz yedi yaşına üç evlilik sığdıran Kartal, bir sonraki imtihanının oğlunun eve getirdiği kadın olduğunu daha ilk gördüğünde anlamıştı. Ormanı gözlerinde barındıran küçücük kızın hayat kadınlığı yaparak geçimini sağladığını, kirli hayatını kurtarm...