Umut, üç gündür ortalıklarda görünmeyen babasını merak ederken bir yandan da Neva'nın bir şeyleri saklayan tavırlarını düşünüp bir şeylerden şüpheleniyordu. Kıza üç gündür sormasına rağmen de bir yanıt alamıyordu.
"Benden sonra kötü bir şey mi oldu? Babam, yalan söylediğimiz için çok kızdı mı?" Diye her defasında sorduğunda, babasının lafını bile duyan kız delirmiş gibi, "Bana o adamdan bahsetme!" Diye çemkiriyordu. Hayır, babasını arayıp gerçeği öğrenmek istediğinde ise telefonları yanıtsız kalıyordu. Son çare tekrar babasını aradığında sonunda telefonu açmış, Hülya abla da kaldığını öğrenmişti. Artık gelmese de olurdu.
Neva, fırından çıkardığı pizzaya aşk dolu gözlerle bakmayı kesip, yemeğe gelmesini için Umut'a bağırmaya başlamıştı. Acıyan ses telleriyle tabi bu sesleniş kısa sürmüştü. Pislik adamdan kurtulmak için çabalamak onu az kaldı ses tellerinden edecekti. Umut koşar adımlarla mutfağa girip, pizzanın efsane görünüşüne baktıktan sonra sıcak olmasına aldırış etmeden bir dilim alırken bir yandan da günün gelişmesini kıza aktarmıştı.
"Babamdan haber var, delikanlı Hülya abladaymış." Dediğinde Neva, boğazına dolan yumruyla yutkunmak zorunda kalmıştı. Ne demek Hülya abla? Kimdi bu Hülya abla?
"Öyle miymiş, ne güzel. Peki kim bu Hülya abla?" Diye sorduğunda kızın sesindeki tiz tonu alamayan Umut yediği lezzetli pizza sayesinde hayatından memnun yanıt vermişti.
"Babamın çalışma odasını tasarlayan iç mimardı. Öyle tanıştılar zaten. Bir yıl mı ne oluyor, bir yılı geçmiş de olabilir. Tatlı kadındır, tanısan çok seversin." Dediğinde kızın aklına adamın çalışma odası gelmişti. Öyle bir odayı tasarlayan birisini bırak sevmeyi, görse selam bile vermezdi. Üstelik bir yıldır o öküzle sevgili olduğuna göre onun kara listesine çoktan girmişti.
"İyi, babana dayanabildiğine göre ermişlere de karışmış olabilir." Diyen kızla kahkaha atan Umut'un sesini çalan telefon sesi kesmişti. Telefonunun ekranına bakan Umut, babasının görüntülü aradığını görüp hemen açmıştı.
"Ooo kaçak, merhaba!" Diyen oğluna sevecen gözlerle bakan Kartal selamına karşılık verdikten sonra ne yaptığını sormuştu. Bunun bir diğer anlamı kızı direkt sormamak için ayak diremekti.
"İyiyiz baba." Diye yanıt veren oğlu, kamerayı sormadan asıl görmek istediği kişiye çevirdiğinde dişlerinin arasında ısırmak üzere olduğunu pizzayla kalakalan kızı gören Kartal'ın arada ekran olsa bile onun şirinliği karşısında gülmeden edememişti.
"Afiyet olsun küçük hanım, pizza mı sipariş ettiniz?" Diye sorsa bile gözleri asıl kızın dudaklarındaydı. Öyle bir dalmıştı ki arkadasından kadraja giren Hülya'nın farkına bile varmamıştı. Yarıya kadar açık göğüsleri adamın omzuna yapışmış, dudakları ise boynuna yaslanmış halde telefondan işittiği kız sesinin kaynağını görmeye çalışıyordu. Neva ise karşısındaki görüntü karşısında ağzındaki lokma boğazına kaçtığı için öksürmeye başlamıştı. Kartal'ın kalbi ağzında atmaya başlarken ona yardım edemeyecek kadar uzak olması canını sıkmıştı. Neden mal gibi buraya gelmişti ki? Üç gündür Hülya'nın yanındaydı ve tüm tahriklerine rağmen çalışmayan bazı şeyler bu günleri zehir etmişti. Gerçi üç gündür suratına bakmayan çavuş, şimdi kızı telefonda görünce bile hazır ola geçmişti. Kız orada ölürken düşündüğü şeylere lanet okuyarak oğluna yardım etmesi için bağırırken gördüğü manzara karşısında sinir krizi geçirmemek için kendini zor tutmuştu. Heimlich manevrasının bu kadar temas gerektiren bir şey olduğunu daha önce fark etmeyen Kartal, kızın ölmesi uğruna ayrılmaları gerektiğini söylememek için dişlerini sıkarken sonunda boğazından fırlayan lokmayla derin nefesler alan kızı görüp o da sonunda rahatlayarak derin nefes almıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Acımasız Yanılgı
General FictionOtuz yedi yaşına üç evlilik sığdıran Kartal, bir sonraki imtihanının oğlunun eve getirdiği kadın olduğunu daha ilk gördüğünde anlamıştı. Ormanı gözlerinde barındıran küçücük kızın hayat kadınlığı yaparak geçimini sağladığını, kirli hayatını kurtarm...