Gün değişmiş, yeni bir sabaha merhaba demişlerdi. Neva hazırladığı kahvaltı masasına son olarak kızarttığı patates ve sosis tabağını yerleştirip eserine baktığında masada eksik olmadığını anlayıp tekrar odasına çıkmıştı. Üzerine düşen işleri yapması, o pislik adamla aynı masada yemek yemek anlamına gelmiyordu. Yatağının üzerine yüz üstü zıplayarak yatış pozisyonunda ders çalışmaya devam etmişti. Aradan geçen bir on dakika sonra boynu ağrıdığı için sayfaları eline alıp sırt üstü uzandığında hala dikkati orada yazanlardaydı. Birkaç dakika geçmişti ki babasının yaşı yakın olduğu için işe aldığı korumalarından biri olan ve kısa sürede en yakın arkadaşı statüsüne gelen Seher'den gelen mesajın ona özel bildirim sesini duyarak heyecanla yataktan doğrulmuştu.
"Baban delirdi Neva, eski hali bile şu halini mumla aratır. Neyse konuya gireyim, eski tanıdık aracılığıyla sana saklanacak yer buldum ama gemi en az bir ay sonra hareket eder. Sonra ver elini Avrupa. Sadece biraz daha dayan." Dediğinde Neva ağlamamak için kendini zor tutuyordu. Bu evden ayrılmayı kafasına koymuştu ve ne olursa olsun ayrılacaktı. O da arkadaşının mesajına,
"Kalamam, bu evde biraz daha kalırsam ya delireceğim ya da katil olacağım!" Diye yazarak yanıt vermişti. Gözleri dolu dolu ekrana bakarken bir mesaj daha gelmişti.
"Yapacak başka bir şeyin yok. Plan yapmadan Sarp'ın eline kalem saplayıp kaçan sensin. Benden habersiz bir şey yapma. Dikkatli ol, bu numarayı da sadece benimle konuşmak için kullan. Başka kimseye verme. Tüm muhatap oldukların inceleme altında. Baban devletteki tüm tanıdıklarını devreye soktu. Senin başına bir şey geldiğini düşünüyor. Sarp'tan da şüphelenmiyor değil."
Neva kaşları havada mesajı okurken gözyaşları dinmiş, şaşkınlıktan arkasındaki adamın varlığını bile fark edememişti, ta ki duyduğu soruya kadar.
"Sarp kim?" Kartal, okuduğu mesajla kaşları hala çatılıydı. Kızın sorunu babası ve Sarp adındaki birisi arasında gidip geliyordu ve bunu öğrenmek için her şeyi yapacaktı. Kızın surat ifadesinden ne cevap vereceğini bildiği için ondan önce söze girmişti.
"Ve sakın bana sanane diyeyim deme, valla tekrar dizime yatırır pataklarım. Anlat, belki benim yardımım dokunur." Dediğinde Neva başını umutsuzca sallamıştı. Ona kimse yardım edemezdi.
"Bu benim özelim ve böyle kalmasını istiyorum. Lütfen zorlamayın." Dediğinde Kartal pislik gibi gülümsemişti. Sarp denilen adamın kızı neden delirttiğini, eline neden kalem sapladığını öğrenmeden şuradan şuraya gitmeyecekti.
"Bebeğim bizim aramızdaki olabilecek en özel şeyler o yatakta zaten oldu. Yani bir an önce anlatmaya başlasan iyi olur. Üstelik her geçen saniyede bu sessizlik karşısında sinir katsayım artıyor." Diyerek kızı konuşmaya teşvik ettiğinde kız ikna olmuş ağzını açmıştı ki Umut'un seslenmesiyle tekrar ağzını kapatmış, adamın nasıl bir pislik olduğunu hatırlamıştı.
"Baba Hülya abla geldi! Üstelik bavuluyla." Kartal duyduğu şeyle inlememek için kendini zor tutuyordu. Kendi kazdığı kuyuya bu kadar çok düşemezdi. Bu nasıl bir komediydi? Kartal utanmadan kızdan yanıt beklerken onun kınayan bakışlarını görmüştü.
"Hayatınızdaki kadın trafiği yoğun olsa gerek. Benim derdimi boşverin, belli ki sevgilinizin derdi benimkinden daha büyük." Dediğinde Kartal dişlerini sıkmıştı.
"Saçma sapan konuşma Neva. Bu konuyu kahvaltıda sizinle konuşacaktım ama sen her zamanki gibi yaramazlık yapıp gelmedin. Bu konuyu da kapattığımı düşünme. Şimdi aşağıya iniyoruz." Dediğinde kızın kaybolmuş gibi olan ifadesini görüp nefesini tutmuştu. Kızını içine sokup sarılmak istiyorken ona oyunlar oynuyor, üzerindeki tüm korku ve sorunlarını yüklenip onu rahatlatması gerekirken yaptığı şeylerle daha da çok üzüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Acımasız Yanılgı
General FictionOtuz yedi yaşına üç evlilik sığdıran Kartal, bir sonraki imtihanının oğlunun eve getirdiği kadın olduğunu daha ilk gördüğünde anlamıştı. Ormanı gözlerinde barındıran küçücük kızın hayat kadınlığı yaparak geçimini sağladığını, kirli hayatını kurtarm...