"Nerde kaldınız?" dedi usta Sehun.
Neredeyse yarım saattir çocukları bekliyorlardı. Bu sırada beraber sohbet etmiş olsalarda Chen'in ve Soyeon'un yaptığı mükemmel yarı zamanlı espriler onu tamamiyle hayattan soğutmuştu. Herkes gibi onlarda her şeyin farkındalardı ama fazla ciddiyet kafa yoruyorduğu için dalgaya vurmaya çalışıyorlardı. Yine de Sehun'a göre böyle zamanlarda bu tarz şeyler daha çok stresti. Oturup düşünüp çözüm bulmak ve dikkatli olmak daha önemliydi.
"Aşağı ormandan geçerken Shitanburla karşılaştık." diye açıkladı soluk soluğa kalmş Yunjin. Ellerini dizlerine koymuştu. Göğsü hızlıca inip kalkıyordu. Muhtemelen hem korktuğu hemde koştuğu içindi.
"Maalesef o yaratıkla Soobinler değilde biz karşılaştık. Maalesef!" dedi Yeonjun bağırarak. O da diğerleri gibi kan ter içinde kalmıştı. Sakura dışında.
"Tek zeki bendim herhalde, Pelengle yükselip onların o anlarını izleyip güldüm. Teşekürler çocuklar." dedi siyah saçlı kız. Kollarını önünde bağlamış gururla gözlerini kapatmştı.
"Ulan hadi diğer ikisi neyse de, beni niye yanına almadın?!" dedi Taehyun ikizine.
"Pardon? Niye alıcakmışım ki seni?"
"LAN KARDEŞİZ BİZ!"
Sakura kahkahasını bastıramadığı için serbest bıraktı. Bu sırada ustaları olayı bıyık altından gülerek izliyordu. Yeonjun, Yunjin ve Taehyun kıza tuhaf bir şey yapıyormuş gibi bakıyorlardı. Komik bir şey yoktu onlara göre.
"Tamam bu kadar yaygara yeter bence." dedi Soyeon.
Sehun şaşkınca dönüp kahküllü kıza baktı. "Bunu sen mi söylüyorsun?" Soyeon sadece omuz silkmekle yetindi.
"Hadi oturun çocuklar." dedi.
Uzun masanın baş kısmına Sehun oturdu. Onun sağında Soyeon ve kızlar, solunda Chen ve Yeonjun, Taehyun vardı. Hepsi meraklı gözlerle baş koltukta oturan ustalarına bakıyordu.
"Biliyorsunuz yıllar yıllar önce kral tahtına Rehzen geçmişti. Çok eski kralımız. Ancak o zamanlar her ne kadar doğru tarih halka anlatılmış olsa da onun kız kardeşi Ahendil gibi düşünenlerde vardı. Bunu neden söyledim, şimdiki taht kavgalarının neden başladığını bilin diye. Bunun İnsanların tarafına kayıp, iç savaştan çıkıp dış savaş olmasını engellemek için muhtemelen Namjoon önlemler alacaktır."
"Kapıyı kapattırmak gibi." dedi Yeonjun. Pür dikkat dinliyordu ustasını. Söylediği hiçbir şeyi kaçırmak istemiyordu.
"Aynen öyle." dedi Sehun. "Sizin göreviniz kapının kapanmasını engellemek. Kapıyı kapatmak için on iki efsanevi cillelerin hepsinin ellerinde olması lazım. Ve hava, su, ateş, toprak kitaplarının."
"Hangi kitaplar onlarda?" diye sordu Sakura.
"Su ve toprak. Diğer bir cille onlarda olsa bile Ateş ve Hava kitabı bizde. Kitapları alabilmek için büyük ihtimalle Namjoon arkadaşlarıyla gelir ama cilleler için öğrencilerini kullancaktır."
"Soobin." dedi Yeonjun tıslayarak. Taehyun arkadaşının bu tavrına göz devirirken Yunjin gözlerini kısmış bir şekilde dinliyordu hocayı. Sakura ise tamamiyle kendi kafasında planlar kuruyordu.
"Evet onlar. Muhtmelen sizinle önce normal maç yaparlar ancak sonradan bizim kurallarımızla olan Kadim Kurallı maçı yaparlar. Sizden isteğim lütfen dikkatli olun. Sizi çözmelerine izin vermeyin. Ve sakın onların gazına gelip hırsınıza kurban gitmeyin." dedi Sehun. Çocuklara güveniyordu ama bazen gözleri rekabetle yanıp tutuşuyordu ve bu da onları çıkmaza sokuyordu. Üç ustasıda bu konu hakkında endişeliydi sadece.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cille · YeonBin
FanfictionEzakilerin tarafında yaşanan taht kavgaları istemsizce İnsanların tarafına sıçramıştı. İkivak ağacına 12 efsanevi cilleyi tekrardan teslim edip kapıyı bir kez daha kapatma görevi Soobin ve arkadaşlarınındı ancak acaba Ezakilerden Yeonjun ve ekibi bu...