"Ne yani, şimdi olaya Kral ve adamları da mı girişti?"
"Evet."
"Bir dakika bir dakika, tekrarlıyorum. Planın Kral'ı çağırıp babanın karşısına getirmek miydi? O yüzden boyun eğmiş gibi davrandın. Aslında amacın dikkat çekmemekti. Doğru mu anlamışım?"
"Evet Soobin."
"İyi de, neden? Sonuçta baban..."
"Onun gücünun ülkede tek yetemeyeceği kişi Kral'dı... Kral onun dostuydu. Haberi yoktu her şeyin babamın oyunu olduğundan. Öğrenmesi gerekiyordu, bende söyledim." dedi Yeonjun koltuğa iyice yaslanarak.
Annesinin evindeydiler. Herkes buradaydı. Ezakiler ve İnsanlar. Bir çatı altında, dost sayılacak şekilde.
Arenadan çıktıkları gibi buraya gelmişlerdi. Salonda oturuyor ve birbirlerinin sorularını cevaplıyorlardı. Çocuklar çoktan cilleleri asıl sahiplerine vermiş ve gönül bağları tekrar birleşmişti.
Ustalar köşedeki uzun koltukta oturmuş onları dinliyorlardı. Sara çocuklar için yiyecek içecek hazırlıyordu. Yeonjun, Soobin, Sakura üçlü koltukta; Beomgyu, Yuna, Kai, Taehyun ve Yunjin L koltukta oturuyordu.
Soobin aldığı cevaplardan sonra kızlara doğru, "Helal olsun, iyi saklanmışsınız." dedi. "Kai sana da yazıklar olsun, söylemedin bize." Kısık bakışlarıyla karşısında oturan çocuğa baktı.
"Kanka ne yapayım, Yuna istemedi." Savunmaya geçen Kai yanlışlıkla topu sevgilisine atmıştı.
"Korktum çünkü! Yoksa ben size her şeyi anlatırım, biliyorsunuz." Yuna kollarını önünde birleştirip kafasını boydan boya cam olan, koyu yeşilin hakim olduğu dışardaki ağaçlara çevirdi. Suçlu hissediyordu. Ama o zaman birbirlerinden gerçekten nefret ediyorlardı ve böyle bir şeyi söylemek onun için iyi olmazdı.
"Önce kendinize bakın." Sakura elindeki şişle uğraşıyordu. Yuna'nın ona da verdiği yün ipleri örüyordu. Aralarında bu işi ciddi yapan tek kişi oydu.
"Yeonjunla Soobin, Taehyunla Beomgyu..." dedi Yunjin. "Aramızdaki tek masum Kai sanırım."
"Sanırım değil, direk o." Beomgyu arkadaşına baktı. "Hakkını helal et kardeşim."
"Helal olsun."
"Pek içten olmadı sanki, öbür dünyada bi de senle uğraşamam, içtenlikle et lan!" Beomgyu elindeki yastığı oturduğu koltuğun diğer uç köşesinde olan arkadaşına fırlattı.
"Ettim ya lan!" Kai de yastığı ona aynı şekilde geri gönderdi.
Eve geldiklerinde herkes bazı şeyleri az çok anlamıştı. Savaşla alakalı gerçekler dışında kendi içlerinde saklı olan şeylerde ortaya çıkmıştı doğal olarak. Sonrasında ise konuşa konuşa bilmedikleri şeyleri ortaya çıkarmışlardı. Kimse birbirine kızamamıştı çünkü hepsinin gizli saklısı vardı. Hepsi haklıyken haksızdı.
"Alın bakalım." dedi Sara elindeki tepsiyle çocukların yanına gelirken. Yaptığı damla çikolata parçacıklı kurabiyeleri büyük bir kaseye koymuş, yanında da taze sıkılmış ananas suyu getirmişti. Ortadaki ahşap sehpaya hepsini koyarken diğer tepsiyi almak için mutfağa döndü.
"Ellerinize sağlık!" dedi Yunjin kurabiyeyi büyük bir iştahla yemeye başlarken. Diğer çocuklar ve ustalarda teşekkür ettiler güzel kadına.
"Afiyet olsun." Sara getirdiği ikinciyi tepsiyi ustaların önüne koyup boş sandalyeye oturdu. "Çocuklar, bugün hepiniz için çok hareketliydi. Üstünüze başınızda mahvolmuş. Sırayla yıkanın, üst katta odalarınızı ayarladım, yataklarınız da hazır. Uyuyup rahatlayın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cille · YeonBin
FanfictionEzakilerin tarafında yaşanan taht kavgaları istemsizce İnsanların tarafına sıçramıştı. İkivak ağacına 12 efsanevi cilleyi tekrardan teslim edip kapıyı bir kez daha kapatma görevi Soobin ve arkadaşlarınındı ancak acaba Ezakilerden Yeonjun ve ekibi bu...