𝟏𝟑

107 19 115
                                    

"Of Yuna! Ben ne anlayayım ki otlardan?"

"Ne demek ne anlayayım? Sana fotoğraflarını attım zaten, anlarsın istediğim mi değil mi?"

"O kadar kolay değil! Hem neden ben?!"

"Soobin, çenen değil elin çalışsın. Hadi baay!"

Soobin kapanan konuşmadan sonra telefonunu bıkkınlıkla arka cebine koydu. Evden doğru düzgün çıkmıyordu ancak şimdi arkadaşı Yuna'nın istediği şifalı otları toplama görevini zorla ona kitledikleri için ormanda geziniyordu.

Aslında bilerek ona verdiğini biliyordu çünkü Yeonjun gittiğinden beridir doğru düzgün evden çıktığı yoktu Soobin'in. Bunun tabiki de Yeonjunla alakası yoktu! Sadece artık müsabaka tarihleri de ertelendiği için dinlenmek istiyordu. Kendini eve kapatarak...

Arkadaşları ilk üç gün bunu normal karşılasa da bir haftanın sonunda onun bir şekilde çıkmasını sağlamışlardı. Diğer Ezakiler hala buradalardı. Beomgyu hala Taehyun'un col oynayışına yakınıyordu. Yuna Anka'nın konuşabildiğini, Kai de Sakura'nın gerçekten bir cadı olduğunu iddia ediyordu.

"Dikenliymiş bu ya! Hay anasını!" Soobin düşüncelerine daldığı için dokunduğu bitkinin dikenini fark etmemişti. Neyseki anlık acı vermişti sadece. Günlerdir olduğu durgunluk yüzünden iyi bile hissetmişti.

Elindeki sepete baktı. Yuna'nın istediği çoğu bitki içindeydi. Yani en azından ona öyle geliyordu. Telefonundan her ne kadar kızın ona gönderdiği bitki resimlerine baksa da hepsi birbirine benziyor gibiydi. Hafif kapalı olan havanın da ona pek yardım ettiği söylenemezdi. Zaten ayırt edemediği bitki türlerini kapalı havadan dolayı dikkat etmeden alıyordu. Her an yağmur yağabilirdi ve Soobin yağmurdan gerçekten nefret ederdi...

"Oldu ya, oldu." dedi kendi kendine. Sepeti alıp peşinde gezen cillesinin sırtına bindi. Şu sıra haydutlarda yoklardı. O yüzden rahattı.

"Dessas, hadi eve gidelim. Yuna'nın evine."

Cille aldığı komutla hızlı bir şekilde ilerlemeye başladı.

Soobin'in aklı çok karışmıştı. Aslında karışan tek şey aklı da değildi ya... Kabullenemese de kalbinde bir soğukluk hissediyordu. Evet, Yeonjun yok diye hissediyordu bu soğukluğu... Ona çok tuhaf gelen bu durum bir süre sonra can acıtıcı bir hal almaya başlamıştı. Ne yapacağını bilmiyordu. Asla yazmıyordu çocuğa ama Yeonjun da ona yazmıyordu. Bu işleri biraz daha zorlaştırsada Soobin kendini kapıyı kapatmakla avutmaya çalışıyordu...

'Nasıl olsa onları bir süreden sonra bir daha hiç görmeyeceğiz... Kapı kapanıcak ve dünyalarımız tamamiyle ayrılacak...'

«+x+»

Şarkan FanClub
[Whatsapp Grubu]

yunjin:
Orman çok korkunç ya
Neden beni gönderdiniz ki

taehyun:
Gönderdiniz değil
Gönderdin*

sakura:
Aman be
Sanki sana suç ortağım ol dedim

taehyun:
Dedin?

sakura:
Olma amk
Olma
Tamam mı

taehyun:
Of sen niye hep gerginsin

sakura:
Sus

yunjin:
Sakura ayıptır sorması
Ben Shitanbur'u nasıl getireceğim

sakura:
Sana verdiğim zehirli iğneyi fırlatsan yeter

yunjin:
Yakınına yaklaşamam zaten
Ama diyelimki fırlattığımda denk gelmezse napıcam

Cille · YeonBinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin