2.BÖLÜM

422 229 266
                                    


~Yeniden Başlıyoruz~
Gözlerimi son kez bu evde açıyordum. Çünkü bu evde son günümdü.Tövbemi bozma zamanı gelmişti.Artık bişeyler değişmeliydi. Melisa'nın kanını yerde bırakamazdım. Yataktan kalktım saat 11 sularıydı.Hemen hazırlanmaya başladım.üstüme siyah bi tişört, altıma siyah kot pantolon ve tişörtün üstüne siyah bi kot ceket giyip belime eski yıllarımdan kalma tabancamı taktım ve valizimi dolaptan çıkardım. İçine bi kaç parça kıyafet ve melisa'nın fotoğraflarını koyup valizi kapatmamla birlikte zil çaldı.1 haftadır ilanda olan evi dün gece satmıştım.Bugün öğleden sonra evin anahtarını teslim edicektim.Hızlı adımlarla gidip kapıyı açtım.Mert'in sağ kolu Tuğra ve yanında tanımadığım uzun boylu hafif dalgalı saçlı siyah giyinimli biri onları Mert'in gönderdiğini söyledi ve Tuğra konuşmaya başladı.
(Tuğra)
-Nasılsın patron.
(Elif)
-İyiyim sağol,senden naber.
(Tuğra)
-İyidir benden de hadi gitmiyor muyuz?
(Elif)
-Hayır gitmiyoruz. Halletmem gerek işler var.Siz gidin ben arkadan gelirim.
(Tuğra)
-Bak işte o olmaz seni almadan gidersek patron keser bizi.
(Elif)
-Tamam o zaman ben arabayla önden gidiyim. Siz de arkamdan arabayla takip mesafesinden takip edin olur mu!?
(Tuğra)
-O olur işte.
(Elif)
(Sesiz bir şekilde) off Mert off
(Tuğra)
-Bişeymi dedin.
(Elif)
-Hadi diyorum gidelim.

Yanındaki adama göz ucuyla hadi dercesine arabayı gösterdi. Ben önde giderken ,onlar da arkada beni takip ediyorlardı.
Melisa'nın mezarına doğru yol aldım. Yaklaşık bi 20 dk içinde gelmiştim. Arabadan inip Melisa'nın yanına gittim. Önce çiçekleri suladım sonra Melisaya uzun bi süre görüşemeyeceğimizi,ucunda ölüm bile olsa intikamını alacağımı,kanını yerde bırakmayacağımı uzun uzun anlatım.
Saat çoktan 12 buçuk olmuştu ve artık gitmem gerekiyordu. Çünkü ev sahiplerine anahtarı teslim edicektim. Melisaya veda etmeden önce parmağımın ucunu kanatıp mezarına parmağımı bastım bu bizim küçüklükten kalma birbirimize bağlılık yemini yani birbirimize söz verme gibi birşeydi.mezalıktan çıktım, arabaya binip doğruca eve gittim.Belli ki ev sahipleri benden önce gelmiş, beni bekliyorlardı.Tuğra ev sahiplerini görünce arabadan indi. Bende sıkıntı yok. Halledebilirim, deyip Tuğrayı gönderdim.Ev sahiplerine dönüp;
(Elif)
-kusura bakmayın biraz beklettim.
(E.S.)
- Sorun yok.Bu 2 belgeyi imzalamanız lazım.
Belgenin birinde para dekontu, diğerinde de evle ilgili bişeyler yazıyordu.ikisinide okuyup imzaladıktan sonra
(Elif)
-Bu anahtarınız. Parayı alıyım.
(E.S.)
-(parayı uzatıp) Buyrun.
(Elif)
-(parayı alıp) iyi günler.
(E.S.)
-İyi günler

Artık evle ilgili işlemler bitmişti.Onlar orda evi gezerken bende arabaya binip gideceğim yere yani depoya doğru yola çıktım.Yolda giderken sağda petrol görüp girdim. Tabi arkamdan Tuğra gilde geldiler. Depoyu fulletip arabadan iniyordum ki Tuğranın yanındaki adamın parayı ödemeye gittiğini fark ettim.Anlaşılan Mert bunları iyi korkutmuştu. Arabaya geri binip yola devam ettim zaten bi 10 dk yolum kalmıştı.Şehirden çıkmıştık,harabeler gözüküyordu.Buranın girişini bilmediğim için Tuğra gilin öne geçmesine izin verdim. Ve yaklaşık 1 saat 10 dk içinde depoya gelmiştik.
⚜️⚜️⚜️
~Depo~
Geldiğimiz yer eski bi harabe bozması,bi depoydu.Buraya Mert ve adamları bi kaç ay önce eski yerleri saldırı aldığı için gelmişlerdi.
Biraz temizlik ve eşyayla dışarıdan harabe gibi duran ama içeride bi mafya örgütünün bulunduğu yeteri büyüklükte bir depoydu ama bundan kimsenin haberi yoktu onun bile.Bugünde ben buraya yerleşecektim ve artık hiç birşey eskisi gibi olmayacaktı.Deponun arka taraflarına arabaları koyduk.Nasıl olsa burası şehrin dışında eski tek tük harabe yerlerin olduğu bi yerdi kimin aklına gelirdi bu harabeler de bi mafyanın kaldığı.deponun girişinin biraz ilerisinde Mert'in adamları bizi bekliyorlardı. Aralarından biri konuşmaya başladı.
(Adam)
-Hoşgeldiniz,patron yukarda sizi bekliyor.
Deyip deponun girişini gösterdi. Belli Ki Tuğra hariç kimse o patron dedikleriyle beraber çalıştığımızı bilmiyorlardı. Anlaşılan birazdan büyük bir sürpriz onları bekliyordu.Deponun girişine geldik.kapıya Tuğra 3 kere garip bi ritimle çaldı ve kapı açıldı. Mert yukardan bize bakıyordu Tuğra ya işaret edip valizimi getirmesini söyledi. Tuğra bana bakıp "Tekrardan aramıza hoşgeldin patron anahtar"dedi.Anahtarı verip Mert'in yanına yukarıya çıktım. Mert'in ofisine geçtim Mert arkamdan gelip kapıyı kapattı.Masaya doğru gidip bir yandan bana bakarken bir yandan da masanın üzerinde duran mikrofon dan " Herkesi 5 dakika içinde toplantı alanına bekliyorum. "dedi.Sonra bana dönüp"Hoşgeldin gülüm.Bir daha seni burda göremeyeceğim diye biliyordum tâki... Neyse o konuya sonra gireriz ,Yolculuk nasıldı? " diye sordu.
"Hoşbuldum sevdiğim. Yolculuk fena değildi. Sen onu boşverde toplantıdan sonra konuşmamız lazım o konuları..."dedim."Konuşalım Gülüm" Deyip arkamdan sarıldı. Tam o anda kapı çaldı ve Tuğra içeri girdi.Mert ters ters Tuğra ya bakarken Tuğra bana anahtarı verip Mertten de izin isteyip odadan çıktı."Sen anlat sabaha kadar seni dinlemeye razıyım Gülüm. ama önce toplantıya gitmeliyiz"dedi.Sonra Mertle beraber aşağıya toplantı alanına indik. Herkes toplanmış Mertin konuşmasını bekliyordu.Kalabalğın önüne geçtik,ve Mert yüksek sesle konuşmaya başladı.
(Mert)
-Sizi buraya toplama amacım bir çoğunuzun da tahmin ettiği gibi Gizem'in,sevgilimin aramıza tekrar dan dönmesidir. Onun sözü benim sözümdür.Sözümden dışarıya çıkanları naptığımı bilmeyen yoktur. Ve Onun güvenliği benim için herşeyden önemlidir!(Boşuna sevmedim ben bu çocuğu) . Bu demek oluyor ki (Tuğra'ya bakıp)nöbetçi sayılarını artıyoruz.Yarın büyük toplantı olcak saatini ben söyleyeceğim.Herkese iyi Çalışmalar.
⚜️⚜️⚜️
Mert konuşmasını bitirince ilk biz yukarıya çıktık. Sonra diyerleri arkamızdan çalışma alanlarına dağıldı. Burda silah talimi ve dövüş talimi yapılıyordu.Silah taliminin başında adı Doğan olan hafif kaslı düz saçlı esmer uzun boylu biri,dövüş taliminin başında da Tuğra duruyordu beni Tuğrayla almaya gelenin adı da Cenkti oda ön kapıda yanında 3 kişiyle beraber nöbet tutuyorlardı arka kapıda da yine aynı şekilde 4 kişi, ve üst katta kapalı bi yerde sadece silah ucu dışarıda kalan 2 tane keskin nişancı etrafı gözlüyorlardı.Mert tüm önlemleri almış gibiydi.Mert'le yukarıya çıktık, Mert bana kalacağım odayı gösterdi onun odasının yanındaydı.İçeri girdiğimde karşıda yatak yatağın yanında komidin, komidinin üstünde pencere vardı.Kapının sol tarafında ise yeteri büyülükte bir gardırop vardı.Gardıropla komidin arasında ise çapraz konulmuş koltuklar duruyordu. Koltukların arkasındaki duvarda da içi boş silah dolabı vardı. Oda gayet yeterli ve güzeldi. Mert'e dönüp;
(Gizem)
-Bu kadar zevkli olduğunu bilmiyordum.Şımartıyorsun beni.
(Mert)
-(tebessüm edip)Sevdiğim kızı şımartmak yasak mı gülüm.
(Gizem)
-...
(Mert)
-Bakıyorum da bi kızardın:)
(Gizem)
-(alaycı bi ifadeyle) Ben mi kızar mışım?
(Mert)
-(belimi kavrayıp)Hadi benim ofise geçelim. Anlatcakların vardı senin orda konuşalım.
(Gizem)
-Tamam hadi geçelim.
(Mert)
-Bayanlar önden.
Tebessüm ettim ve ofise geçtik deri koltuklara oturup konuşmaya başlayacaktım ki Mert cebinden telsiz çıkarıp 'Tuğra ofise 2 çay biri açık ve 3 şekerli"dedi.Ve yerine oturmak yerine karşıma deri koltuğa oturdu.2-3 dakika içinde çaylar geldi. Mert Tuğra'ya bakmadan eliyle Çık işareti yapıp Tuğrayı odadan çıkartı.Belli ki Tuğraya hâlâ kızdındı.Sonra bana dönüp
(Mert)
-Eee anlat bakalım gülüm seni dinliyorum.
(Gizem)
(yüzümde küçük bir tebessümle konuşmaya başladım).Asıl sen anlat bakalım koskoca bensiz 4 sene nasıldı?
(Mert)
-(Durgun bir sesle)Ölümdü...sen gittikten sonra hiç bişey eskisi gibi olmadı.En azından benim için.Arada görüşüyorduk ama kalktığımda yoktun, yatığımda yoktun,çatışmaya girerken yoktun,sürekli seni düşünüyordum.Bir umut hep geri dönersin diye bekledim ama (ellerimi tutu)böyle bir olayın yaşanmasını inan hiç istemezdim güzelim. Özür dilerim benim hatamdı sizi yeteri kadar koruyamadım... (Dedi ve gözünden ince bir yaş aktı)
(Gizem)
-(Göz yaşını silip)Gönlümün efendisi deme böyle hem kim nerden bilebilirdi böyle bi olayın yaşanacağını. Bugün Melisa 16 yaşına girecekti eğer yaşasaydı ve inan ki doğum günün de seni böyle görmek istemezdi.Burda oturup üzülmek yerine bunu yapanları bulup,Melisa'nın intikamını almalıyız.Melisa'ya söz verdik.
Dedim ben bunları söylerken sesim ve ellerim istemsizce titriyordu.Mert fark etmiş olcak ki sözümü bitirir bitirmez bana sarıldı.Kulağıma fısıltıyla "Herşey çok güzel olacak gülüm" Dedi.Bir anda Kapı çalmasıyla irkildim.Mert kalkıp kapıyı açtı.Gelen Cenkti,"Patron beklediğiniz adamlar hava alanına iniş yapmışlar. Adamları almaya gitmek için sizden çıkış izini istiyoruz." Dedi. Mertte"Siz arabaları hazırlayın,Tuğrayı bekleyin" deyip Kapıyı kapattı.Cebinden telsizini çıkarıp "Tuğra yanına cenkle beraber 4 adam ve 1 keskin nişancı al. Dikkat çekmeden gidip adamları alın. Dönüşte şehrin arkasındaki yoldan gelin.Başınızı belaya sokmayın!"dedi.sonra bana dönüp;
(Mert)
-Gel adamlar gelmeden sana burayı gezdireyim.
(Gizem)
-Olur.
(Mert)
-Bakalım beğenecek misin.
(Gizem)
-(yüzümde tebessümle)
Bilmem deyip. Mert'in koluna girdim.Önce bi şaşırdı ama anlaşılan bu durumdan mutlu olmuştu yüzündeki şaşkınlığın yerini tebessüm almıştı.Beraber aşağıya indik.Ön girişten başlayıp gezmeye başladık. Bizi gören herkes rahat pozisyondan hazır ol pozisyonuna geçiyordu.Talim yapılan alanlara geldik.Silah taliminin başına başka biri geçmişti. Doğan ortalarda gözükmüyordu.Mert adamlara dağılın der gibi baktı. Adamlar dağıldıktan sonra bana;
(Mert)
-(Sandıktan keskin nişancı silahı çıkarıp)Denemek istermisin dedi.
(Gizem)
-Denememe gerek yok hangisini vuruyum. (deyip karşıda duran şişelere baktım. )
(Mert)
-Atığımı vururum diyosun
(Gizem)
-Diyorum.
Ben böyle diyince bize en uzak ve en küçük olan bi şişeyi gösterip, onu dedi.Benim hayatımın silah ve dövüş talimleri yaparak geçirdiğimi unutmuş olmalı ki alaycı bi şekilde konuşuyordu. Silahı Mert'ten alıp saman balyalarının üstüne yerleştirdim.Önce Merte izle der gibi bakıp daha sonra dürbünle hedefi ortaladım, nefesimi tutup şişenin tam ortasından vurdum. Sonra sevdiğime dönüp;
(Gizem)
-Ben demiştim,atığımı vururum yakışlıklı.Alt tarafı 5 senedir elime almıyorum diye unuttuğumu sanıyorsan yanılıyorsun. (Merte bakıp göz kırptım.)
(Mert)
-(Kahkaha atıp) Seni hafife almışım anlaşılan.Bakalım dövüşte de bu kadar iyimisin.
(Gizem)
-Bak hâlâ hafife alıyorsun beni.

Silahı oraya bırakıp, dövüş taliminin yapıldığı yere geçerken, diyerleri silah taliminin başına geri geçtiler. Dövüş taliminin yapıldığı yerin ortasına geçip orda beklemeye başladım.Mert yanıma 5 kişi gönderdi ve hadi dedi.Galiba şaka yapıyordu.
(Gizem)
-(merte bakıp) Sen gelsene karşıma dedim.
Adamlar şaşırmış olcak ki bana garip garip bakıyorlardı. İçlerinden biri patron dedi. Mert eliyle şşş işareti yapıp, diyerlerine çekilin dedi ve karşıma geçti."işte şimdi oldu"deyip Mert'in suratına tekme geçiriyordum. Tabi kendini son anda geriye çekmesiyle kendimi Mert'in omzunda bulamam bir oldu.Kulağıma fısıltıyla "canını acıtmak istemem gülüm"dedi.Sonra beni yere geri indirdi.Biz böyle talim yaparken arka kapıda ki nöbetçilerden biri yanımıza geldi.
(Nöbetçi)
-Patron geldiler.
(Mert)
-(cebinden telsizini çıkarıp,çatıdaki keskin nişancılardan birine) Uğur gelenler bizimkiler mi?
(Uğur)
-Evet patron,arkadan son arabada güvenli bir şekilde geliyor.
(Mert)
-Tamam etrafı izlemeye devam edin.
(Nöbetçiye dönüp)
Herkesin üstünü tek tek arayın, Güvenlikten ödün vermeyin! dedi. Ve yine aynı ritmi duyduktan sonra nöbetçilerden 2si arka kapıyı açdı. Herkesin üstü tek tek arandı.Tuğra onları toplantı alanına toplayıp,yanımıza gelip bizi çağırdı.Mert bana hadi dercesine baktı. Beraber adamların önüne geçmek yerine yukarıya çıktık. Mert oradan konuşmaya başladı.
(Mert)
-Hepiniz yeni evinize hoşgeldiniz.(Tuğraya hadi dercesine bakıp)Kalıcağınız yeri Tuğra size gösterecek dedi ve biz Mert'in ofisine geçtik.Deri koltuklardan birine oturdum. Mertte gelip yanıma oturdu kolunu omuzuma attıp beni kendine çekti başımı omzuna yaslayıp gözümü kapatım.
(Mert)
-Ee sen anlat bakalım benim yanımdan ayrıldıktan sonra naptığını.
(Gizem)
-Kendimi Melisa'ya adadım.Senin yerine Melisayı koydum. Ama olmadı Melisa çok ayrıydı,sen çok ayrıydın...
(Derin bir nefes alıp verdim ve sözüme devam ettim)
Sen git 19 yaşına kadar mafya yanında, mafya çocuğu olarak doğ, büyü sonra Melisa diye bi kardeşin olduğunu öğren sonra bütün hayatını ona ada ama biri çıkıp gelip onu öldürsün. Sonra sende ait olduğun yere mafya yanına geri dön...
(Mert)
-Ben de o mafya çocuğu Elif'e aşık oldum işte naparsın.
(Gizem)
-Ne tesadüftür ki bende o mafya lideri Mert karahan diye birine aşık oldum...

Sesizlik Mert'in konuşmasıyla bozuldu.

(Mert)
-Yarın ne yapmayı düşünüyorsun.
(Gizem)
-Bilmiyorum, kafam çok karışık.
(Mert)
-O karışıklıkları beraber çözeceğiz gülüm.
(Gizem)
-...
(Mert)
-(Bana bakıp)Gülümmm
(Gizem)
-...
(Mert)
-Tamam peki,ben götürürüm seni.
Deyip beni kucağına aldı ve odama götürdü yatağın üzerine nazikçe bırakıp,alnımdan öptü odadan çıkarken kısık bir sesle arkasından seslendim;
(Gizem)
-Seni seviyorum yakışıklım.
(Mert)
-(Tebessümle bana bakıp)
Bende seni seviyorum gülüm.Dedi ve kapıyı örtü.Yarın ne olcağına dair en ufak bi fikrim yoktu. Bildiğim tek şey vardı oda sevdiğimin yanımda olduğuydu.Uykuya daha fazla direnemedim. Kapının ardından gelen Mertin sesleri eşliğinde uykuya daldım...
⚜️⚜️⚜️

İNTİKAM MELEĞİ (TAMAMLANMIŞTIR) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin