30 Eylül

82 23 9
                                    

30 Eylül

Merhaba, şimdi kirleteceğim hoş beyaz kağıt. Bazen düşünüyorum 'ben bir kağıt israfı mıyım' diye kötü düşüncelerim beynime hücum etsede bir süre sonra unutuyorum. Yaşamaktan nefret ediyorum, kalbimin atmasından, vücudumdaki milyonlarca antikorun benim icin ölmeye hazır olmasından, yaşıyor hissetmekten ve bir yaşayanın yaptıklarını yapmaktan nefret ediyorum.

Sevdiklerimi saysam bir elin beş parmağını geçmez ama nefretim çok. Sevdiklerimi sayabilirim: Atsushi, kahveler, gecenin en kör vaktinde açan akşam sefaları, yağmurlu günler, fotoğraf çekmek ve günlüğüme şuanda olduğu gibi yazılar yazmak.

Peki neden sevdiklerim bu kadar sınırlıyken arttırmaya çalışmıyorum sorusunu birçok kez kendime sordum lâkin hepsinde aynı cevaba ulaştım, hiç bir şey zevk vermiyor. Nefretimin bu denli çok olmasının kaynağı da belirsiz. Bildiğim bir şey vardıysada unutmuşumdur, ne acınası bir durum!

Bugün fotoğraf makinemle bir şeylerin fotoğrafını çekmek ve para kazanmak namına dışarı çıktım. Parkta gördüğüm yeşil gözlü siyah beyaz bir kedi dikkatimi çekti. Oldukça çelimsiz duruyordu ama insanların arasında dolanıyordu, bir süre sonra durduğunda ise onun fotoğrafını çektim özenle. Nasıl anlatabilirim ki o görüntüyü... Dış görünüşüne bakılırsa henüz bir yaşında olabilirdi. Sonbahar havasının hafif esintisi artık tam anlamıyla romantikti benim için.

Çimlerde oturduğum gibi sessizce kediyi izledim. Yüzüne sanki özenle çizilmiş bir maske var gibiydi. Tanrı'nın varlığına bir delil daha diye düşündük o anda. Siyah beyaz tüyleri muhteşem bir ahenkle birbirinden ayrılıyordu. Ben fotoğrafını çektikten sonra ise bir insanının gelmesi ile kedinin bir kenara kaçması bir oldu, göz ucuyla baktığımda ise kişinin tanıdık olduğunun farkındaydım ama ismi bir türlü dilime gelmiyordu.

Gelen kişi kahverengi tonlarında giyinmişti, klasik bir havası vardı. Usulca geldi ve parktaki banka oturdu. Bense yan tarafında yerdeki çimlerde oturuyordum. Bana göz ucuyla baktığını hissettiğimde bende ona baktım o anda o adam bana bakarak ismimi söyledi. Kafam karışmıştı doğal olarak, unuttuğum bir insan daha mıydı bu da?

Ona, kim olduğunu bilmediğimi söylediğimde ise nazikçe gülümsedi ve isminin Osamu Dazai olduğunu söyledi. Hâlâ hatırlamıyordum o anda ama bana sonradan anlattıklarına göre ortaokulda bu fotoğraf çekme hobimi edindiğim ilk zamanlarda fotoğraf çekmeyi bana öğreten liseli o kişiydi. Daha önceki sayfalardan birinde böyle birisinin var olduğunu ama ismini unuttuğumu söylemiştim, sanırım gökte ararken yerde buldum onu. Ne büyük tesadüf değil mi?

Özetle hoş sohbetler ettik, sohbetimiz ise çiselemeye başlayan yağmur ile son bulmuştu. Satışa suncağım yeni birkaç fotoğraf çekmiştim gün boyunca. Umarım hızlı bir şekilde alıcı bulabilirler.

Ah bu arada Atsushi annesi için şehir dışına çıktı, onu çok özledim şimdiden...

Elveda bugünüm ve yaşadıklarım!

last days; sskkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin