19 | vatanımız elden gitmiş haberimiz yok |

389 43 78
                                    

Ayyy iyi okumalarrr
-

Evet, şimdi onun evindeydim. Henüz koltukta oturuyordum ve minho üşüdüğümü düşünerek bana süt ısıtmak için mutfağa gitmişti. Motordan indiğimizden beri bir tuhaftı. Dalgındı ama ona seslendiğim anda bana dönüyordu.

Dizlerimi kendime çekmiş otururken gözlerimi duvarlardaki fotoğraflarda gezdirdim. Çoğunda kardeşi ile birlikteydi ama birkaç tane annesi ile olan fotoğrafı da vardı. Minho kesinlikle annesinin kopyası gibiydi. Güzel eşsiz gülüşünü ve galaksiyi barındıran gözlerini ondan almıştı. Tebbesüm ederek başımı dizime yasladım.

Kapıdan gelen ses ile başımı o tarafa çevirdiğimde elindeki kupayla bana doğru gelen sevgilimi görmüştüm. Yanıma oturarak elindeki kupayı bana uzattı. Kupayı elinden aldım ve burunuma dolan süt kokusu ile gülümsedim. Ballı süt yapmış olmalıydı.

"Teşekkürler. "

Gülümsediğinde sütü biraz soğuması adına masanın üzerine bırakmıştım.

"Jisung,"

Yine hissizleşen sesini duymam ile kaşlarım çatılmıştı. Gerilmeden edemiyordum. Gözlerime bakmakta zorlanıyor gibi bir hali vardı. Başımı eğerek göz göze gelmemizi sağladığımda gözleri karmakarışık gibiydi.

"Minho?"

"Lee know senden bir şey duymak istiyor..."

Söylediği şey ile kaşlarım havalanmıştı. Bu gece onda bir şeyler var gibiydi.

"Anlamadım?"

Sanki, kişilik çatışması yaşıyor gibiydi. Lee know ortaya çıkmak için çabalıyordu ama minho buna izin vermiyor gibiydi. Hâlâ bana bakmadığını görünce elimi elinin üzerine koydum.

"Bana bak."

Gözleri beni buldu o an.

"Lee know, ne istiyorsun?"

"Hanji, sana çok ihtiyacım var."

lee knoe olsa da elini bırakmadım bu sefer. Öyle cağresiz bakıyordu ki gözleri gözlerime. Lee know, ağlayacak mıydı?

"Bana mı?"

"Neden ben değilim jisung?"

Ben gerçekten onu anlayamıyordum.

"Ne demek istiyorsun?"

"Kendime dur dedim hanji. Sen intikam için doğdun. Minho'nun intikamı için. İntikamımız için. Senin hayatında duygulara yer yok. Ama sonra sen çıktın karşıma."

Gözleri dolu doluyken göz temasını asla kesmiyordu.

"Kiremitim, bu kelimeyi bana söylemedin biliyorum. Minho, sen hep onu iyileştirmek istedin. Hep onun yaralarını sardın. Ben neden hak etmedim bunu? Neden benim yaralarımı samak isemedin?"

Yaşları gözlerini terk ederken elim yüzüne çıkmıştı. Yavaşça yaşların üzerinde dolaştı akmasını engellemek için. Ne diyebilirdim ki? Diyeceğimi demiştim zaten.

"Seni seviyorum hanji, tahmin edemeyeceğinden bile daha fazla."

Dudaklarımı birbirine bastırıp bakmakla yetindim sadece. Ellerim yaşlarını silmeye çalışmayı bırakmıştı.

"Jisung,"

Şimi ise bana bunu diyen kişiyi konuşma şeklinden bile minho olduğunu  anlayabiliyordum. Hıçkırmaya başladığında hızlıca ona sarılmış ve ağlmaya başlamıştım. Bu dayanabilinecek gibi değildi.

drive | minsung |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin