Pekala. Bu bölüm kısa. ANCAK. İki bölüm yayımlamayı düşünüyorum o yüzden idare eder.
Büyük ve geniş ofisin kapısı tıklandı. Bayan Elm hızlıca duruşunu düzeltti ve gir dedi. Siyah ve uzun saçlı, beyaz tenli , genç bir kadın ofisin içeri doğru yürüdü. Ten rengiyle saçı muhteşem bir zıtlık içerisindeydi. Elinde bir zarf vardı. En sonunda uzun masaya vardı ve mektubu Bayan Elm'e uzattı. Bayan Elm yavaşça kaşlarını çattı. Saf kanla mühürlenmişti mektup. İçerisinde bomba olabilirdi. Bu büyük bir ihtimaldi çünkü sonuç olarak Bayan Elm insanların lideriydi ve çok fazla düşmanı vardı. Gerçi o halde elçi de ölürdü. Bayan Elm uzun ince parmaklarıyla dikkatle mektubu zarftan çıkardı. Zarfı masanın başka bir köşesine attı. Kartpostal gibi bir şeydi bu. Ancak ters çevrilmişti. Bayan Elm dikkatlice kartı ters çevirdi. Çevirmesiyle nutkunun tutulması bir oldu. Savaş sembolü. İki tane çapraz durmuş silah vardı daire içerisinde.
Yutkunarak elçiye baktı. Elçi çoktan silahını ona doğrultmuştu.
-A-ama sen de insansın.
-Belki ben insanım ama yavrum melez. Ejderhalar melezleri koruyacakmış. Ben onlardan yanayım. Sense benim yavrumu öldürmek isteyen bir canisin.
Bu sözler karşısında adeta oturduğu sandalyeye çivilenmişti Bayan Elm. Çok hızlı gerçekleşmişti bunlar. Düzeltme şansı yoktu. Kadının aceleyle kurduğu cümle onu derinden etkilemişti. Ne güvenlik diye bağırabildi ne de karşısında duran kadına ejderhaların da melezleri sevmediğini söyleyebildi. Dudaklarından sadece şu sözler döküldü.
-Özür dilerim...
Bütün bu saçmalıktan ötürü özür dilemişti, ne kadar saçma bir şey yaptığının farkına varmıştı ama çok geçti. Yüzyıllar sürecek olan savaş başlamıştı. Berbat düzen kurulmuştu. O düzen Bayan Elm'in kafasının kanlar içerisinde kaldığı anda hakimiyet kurmuştu...
Bu düzende Lamilia:
Annneme korku dolu bir bakış attım. Etrafımızdaki muhafızlar silahlarını bize doğru doğrultmuş bekliyorlardı. En sonunda baş muhafız geldi ve hangisi ? diye sordu. Bütün muhafızlar beni işaret etti. Korku dolu gözlerimin yerini pişmanlık alıyordu. Oysaki neredeyse şehirden kaçmıştık. Az kalsın kurtulmuştuk. Ateş elementini kullanmak istememiştim ,melez olduğumu göstermek istememiştim. Baş muhafız yanıma gelip bana bir tekme attı. Attığı tekme karşısında şok olmuştum. Yere doğru yuvarlandım dudağım yere denk geldi ve patladı. Bununla siyah kanım ortaya çıktı. Baş muhafız yuvarlanmamı durdurup kollarımı arkada bağladı. Sihir engelleyici kelepçeyi ellerime yerleştirdi. Kelpçenin ucuna bir zincir yeleştirdi ve ardından zinciri sert bir biçimde çekti. Arkadan çekilmiştim resmen. Yaralarım hızla iyileşiyorlardı ancak yine de ağrımaya devam ediyorlardı. Annemle babam çoktan savaşmayı bırakmış, teslim olmuşlardı. Hayır dedim sessizce . Melez olmayı ben seçmemiştim ancak o zamanlarda melezlerin bunu seçmiş olduklarına inanılıyordu. Oysaki sadece enerji ile alakalı bir şeydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Acıtan Yaşamaktı
FantasíaKaçmanın tek seçenek olduğu bir dünyada... Ben Sibel ve karşınızdaki benim kitabım. ''Acıtan Yaşamaktı'' Kitabı sizi içinize çekicek.