Rüyalar ve Yeni Güçler

172 48 227
                                    

Canlarım okuyucularım! Büyük bir aradan sonra işte 9. bölüm. Umarım seversiniz <3


Alexa

Aynadaki Lamilia'nın yansımasında gözlerinden siyah bir şey aktı. Gözyaşı değildi, siyah bir şeydi. Kendi kanı. Gözlerinden alev akması gözyaşı bezlerini yakmış olmalıydı. Bu yüzden ağlayamazdı, ağlamamalıydı. Eğer gerçekten zorlarsa belki kanını ağlayabilirdi. Bunları düşünmemin ardından Lamilia'nın bedeni bir kuş gibi yere yığıldı.

"Demek böyle öldün," dedim fısıldayarak. Lamilia'nın bedeni yığıldıktan sonra aynanın normale dönüşünü izledim. Kendi yansımama hayranlıkla bakmaya devam ettim. Ancak yüzümdeki gülümseme aynadaki siyah noktayı fark edince soldu. O noktayı görmemle aynada bir çatlak oluştu. Çatlak yavaşça büyüdü, büyüdükçe adımlarım geriledi. Kırılan aynanın bir ışık topuyla yere dökülmesiyle parçalar kırılmaya devam etti. Bende gerileyen adımlarımı hızlandırarak çığlık attım. Kırılan parçalardan yansıyan suretim benden çok daha korkunç görünüyordu.

Ayağımı kesen cam kırıklarına dikkat etmeden koşarak tuvaletten uzaklaştım. Nefes nefese kaldığımı o an fark ettim. Bu demek oluyordu ki Lamilia bedenimden ayrılmıştı. Başıma aniden giren ağrıyla duvara yaslandım. Her şey bulanıklaşmıştı. Mutfağa doğru ilerlerken ayaklarım ağrıyor, başım zonkluyordu. Masada duran ağrı ilacını aldım. Bir sandalye çekip elime gelen bardağa su doldurdum. İlacı içerken gözümü yumdum. Suyun tadının garip olduğunu fark edip bardağın içindekine göz attım. Bununla bir çığlık daha evin duvarlarında yankılandı. Bardağı karşıdaki beyaz duvara fırlattım. İçindeki siyah kan tüm duvarı boylu boyunca boyamıştı. Benim kanım. Cam kırıkları her yerdeydi, benim gözüm ise duvardaydı. Benim kanım. Gözlerim yavaşça kararmaya başladı, koşar adımlarla mutfaktan çıktım. Adımımı attığım her yer kandı. Benim kanım. Çığlık atıp koşmaya devam ettim, derin bir nefes aldım.

Gözlerimi kırpıştırarak uyandım. Vanilya ve hindistan cevizi karışımı bir mumun kokusu tüm odayı sarmıştı. Batmakta olan güneş odamın penceresinden girip ışık oyunları oynuyordu. Kucağımda her şeyden habersiz yatan Nox oldukça tatlıydı. Ortamın verdiği enerji gördüğüm rüyayla hiç uyuşmuyordu.

-Rüyaydı, diye mırıldandım. Ardından melankolik bir kahkaha attım.

-Rüyaydı! Salak ben! Ah!

Arkama yaslandım. Kucağımdaki Nox'u yavaşça bir yastığın üzerine bıraktım. Bedenindeki beyaz noktalarla puantiyeli yastığım uyuşuyordu. Gülümseyip ayağa kalktım. Kapıya doğru yavaş adımlarla yürümeye başladım. Kapıyı içimdeki garip korkuyla gıcırdata gıcırdata açtım. Adımlarım ezbere bildiği yolu takip ediyordu. Mutfağa girip bir sandalyeye oturdum. Sandalyenin rüyamdaki sandalyeyle aynı olduğunu fark etmemle ürperdim. Gözümü yumdum;

-Rüyalardan da iyice korkmaya başladım.

-Aynen öyle Alexa. Anılarıma girmeye kalkışırsan katbekat artacak korkunun bedenini sarmasını, her adımını korkuyla atmayı ister misin?

-Lamilia?

-Alexa, dedi alaycı bir ses tonuyla, gözlerimi açmamı beklediğinin farkındaydım. İstemeye istemeye açılan gözlerimin önünde 12 yaşındaki Lamila'nın sureti duruyordu. Gözlerinin altından akan siyah kan onu korkutucu kılıyor, gözlerindeki acı üzülmeme sebebiyet veriyordu. Gözlerinin içine baktım. Nazarlarının içinden bir öfke çıkageldi. Göz bebeği yavaşça büyüdü, gözlerindeki aksa siyaha boyanıyordu. Elini yumruk haline getirdi. İçindeki büyü parmaklarının arasından sızıyor, ardından kara bir duman bırakıyordu. Berrak bir sesle sordu;

Acıtan YaşamaktıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin