❧ ☙
Birbirlerine söyledikleri son sözlerin üzerinden iki saat geçmiş olmasına rağmen Lisa yatakta hala uyanık bir şekilde yatıyordu. Jungkook bilmiyordu ama Lisa neredeyse kapalı göz kapaklarının arasından onu izliyordu, kalın ve uzun kirpikleri hala uyanık olduğu gerçeğini saklıyordu zaten. Yorgun ama uyanık.
Lisa uyuyamıyordu ama bunun sebebi Jungkook'un yatağındaki yabancılığı yüzünden değildi. Tam aksine, ona hayranlık duyması yüzündendi.
Jungkook bir eli karnında, diğeri de yüzünün yanında, başı yana eğilmiş şekilde uzun süredir hareketsiz yatıyordu. Böyle gözüktüğü için Lisa, dinleniyor olduğu düşüncesine kapılmıştı. Ani bir sarsılmayla gözlerini açılıp, bedeni ulaşmaya çalıştığı o küçük rahatlama hissinden mahrum kalana kadar da neredeyse bu düşünceye inanmıştı.
Lisa ilk başta hiçbir şey hissetmiyordu. Jungkook sık aralıklarla rüyasında düştüğünü gören birinin yaptığı gibi irkiliyor ve gerçekliğe geri dönüyordu. Ancak Lisa, Jungkook'un durumu yüzünden böyle bir şeyin olamayacağını biliyordu. En sonunda da Jungkook'a acıdığını hissetmişti.
Jungkook üç kez sarsılarak gözlerini açtı, üç kez kolunu gözlerine siper etti ve üç kez sessizce iç çekti. Tüm bunlara şahit olduğunu görürse utanıp kendini kötü hissedebilir diye düşündüğü için Lisa, bu duruma üç kez tepkisiz kaldı.
Bu sefer ciddi şekilde gözlerini kapatıp gerçekten uyumaya karar vermişti Lisa ama dördüncü kez yatağın sarsıldığını hissedince en sonunda gözlerini açtı. Yattığı yerde dirseklerinin üzerinde yükseldi, "Jungkook," diye fısıldadı.
Jungkook isminin seslenildiğini duyunca bir an paniğe kapıldı ve hızla Lisa'ya doğru döndü. Yüzü hem şaşırmış, hem de bitkin bir haldeydi, "Uyandırdım mı? Özür-"
"Yapma." Lisa'nın sesi sadece fısıltıdan ibaretti. Yattığı yerde kayarak Jungkook'a yaklaştı ve kafasını yastığa yasladı. "Özür dileme."
Jungkook utandığı için tek kelime etmedi, gözlerini kaçırdı ve kollarını ovuşturup sessiz kaldı. Birkaç saniyelik sessizlikten sonra Lisa, misafirine seslendi, "Gel."
Jungkook bakışlarını tekrar Lisa'ya çevirdiğinde çoktan kendisine bakan gözlerle karşılaştı. Kafası karışmıştı, 'gel' derken ne demek istediğini anlamamıştı.
"Gel dedim." Jungkook'a yaklaşmasını işaret etti, "Buraya gel." Lisa bunu söylerken sanki sarılmak için çağırıyormuş gibi bir kolunu Jungkook'un başının üzerinden uzattı.
Tereddütlü bir şekilde kendine denileni yapan Jungkook, yatakta Lisa'ya doğru kaydı ve kolunun kıvrımına sığmaya çalışarak kucağına yaslandı. Lisa'dan çok daha iri olabilirdi evet ama bu, Lisa'nın kollarının Jungkook'un bedenine tam oturmasına engel olmamıştı.
Jungkook kafasını Lisa'nın omzuna yaslamış, Lisa da kollarını kırmamaya çalışıyormuş gibi dikkatli bir şekilde Jungkook'un geniş omuzlarına sarmıştı.
İkisi de tek kelime etmedi.
Dakikalar geçtikçe Lisa, Jungkook'un kollarının arasında gevşediğini de hissetmişti, yorgunluğunun onu nasıl yıprattığını da. Kafası omzundaydı, kolları karnının üzerindeydi ve çabalıyordu. Ertesi günü ayakta geçirebilecek enerjiyi toplamak adına gerçekten uyuyabilmek için çabalıyordu ve Lisa da yardım etmek istiyordu.
Her ne kadar buna inanmak istemese de Lisa yardım etmeyi çok istiyordu.
Peki ama neden?
Lisa, Jungkook'un ellerinden birinin titreyişini izledi bir süre, duracak gibi gözükmüyordu. Yavaşça elini uzattı ve Jungkook'un titreyen elinin üzerine koydu, dört parmağı avcuna anca sığmıştı. Birkaç saniye sonra da eli titremeyi kesti, sakinleşti.
Lisa sessizce nefes aldı. Jungkook'un her nefes alışında inip kalkan göğsünü izledi. Nefesi, uyuyan birinin nefes alışı gibi kontrollüydü. En sonunda kafasını yastığına dayadı. Başını yan tarafa, Jungkook'a doğru çevirdi. Hafif kokusunu alabiliyordu.
Jungkook hastane gibi kokuyordu.
❧ ☙
çok güzeller 🦋
ŞİMDİ OKUDUĞUN
still with you | liskook
Fanfiction° çeviri & uyarlama ° lisa'nın bakışları, jungkook'un bakışlarıyla buluştu, "merak etme. hâlâ buradayım." jungkook yastığına başını yaslayarak güçsüzce kafasını salladı, "ben de... hâlâ... buradayım..." sesi, önceki halinden bile daha zayıftı. lis...