❆⁷

300 68 72
                                    

❧ ☙

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

❧ ☙

Lisa elleri ceketinin ceplerinde, soğuktan kızarmış burnu ve yanakları örgü bordo atkısına sarılı şekilde, sadece o hafta onuncu kez nefret ettiği hastanenin kapısının önünde buldu kendini.

Jungkook'un ev ziyaretinin üzerinden iki ay geçmişti ve o zamandan beri hastaneye gitmek, Lisa için günlük bir rutin haline gelmişti. Hastaneye gitmiyorsa bile günlerini Jungkook'la mesajlaşarak ya da -nadiren de olsa- görüntülü konuşarak geçiriyordu.

Ciğerlerine soğuk nefesi son kez çekip hastaneye girdi. Bu kadar sık gelip gidişinden ismini öğrenmiş olan danışmadaki kadını selamladı ve boynundaki atkısını çıkardı. Zaten nereye gitmesi gerektiğini biliyordu.

Tanıdık basamakları çıktı, tanıdık yüzlere merhaba dedi ve Jungkook'un odasına gittiğini bildiği o tanıdık köşeyi döndü. Sakince bir nefes daha çekti içine ama çok geçmeden başka bir kişinin ziyaretçilerin vakit geçirebileceği, odadan birkaç metre uzaktaki oturma yerlerinde oturduğunu fark ettiğinde nefesini içinde tuttu.

Lisa orada oturan mandu yanaklı kıza uzun bir süre baktı, kızın kafasını kaldırıp kendisine bakmayacağını tahmin edebiliyordu çünkü yüzündeki ciddi ifadesiyle elindeki fotoğraf makinesiyle uğraşıyordu.

Normalde Lisa, Jungkook'u ziyaret etmek için vakit kaybetmez ve çevreden etkilenmeyerek direkt odasına giderdi ama bu sefer odaya yaklaştıkça içeriden iki farklı ses duydu. Seslerden biri Jungkook'a aitti, diğerinin kim olduğuna dair hiçbir fikri yoktu.

Lisa durakladı ve çantasının sapına asıldı. Tereddüt ederek kapıdan geri döndü ve Jungkook'un konuştuğu kişiyle muhabbetini kesmenin kabalık olacağını düşündüğü için fotoğraf makinesiyle ilgilenen kızın bir sandalye uzağına oturdu. Lafa girmeden önce parmaklarının ucuyla pantolonun üstünde ritim tuttu, "... Jeon Jungkook'u mu ziyarete geldiniz?"

"Hayır. Erkek arkadaşım geldi." Kızın sesinin tonu oldukça düzdü, ilgisizdi. Fotoğraf makinesinden kafasını kaldırmadan cevap vermişti.

Lisa'nın aklına bir anlığına Jungkook'un kendisine taktığı lakap geldi, asık surat.

"Erkek arkadaşın, Jungkook'un arkadaşı mı?"

"Evet, eski dostlar," filmini kontrol ettikten sonra makineyi birkaç kere avcunun içine vurup devam etti, "Beraber müzik yapıyorlardı."

Lisa koltukta arkasına yaslandı, "Anladım," dedi. Sorularını kendine saklamayı tercih etti. Yanındaki kız pek sosyalleşmeyi seven birisine benzemiyordu, bu yüzden kaba da olmak istemediği için muhabbeti en basit seviyede tuttu, "Adın ne?"

Baş parmağının ucuyla bir lekeyi çıkarmaya çalışıyormuş gibi kamerayı ovuşturdu. Daha sonra da kafasını kaldırdı, yüzüne düşen ve sadece ön tutamları sarı olan saçlarının arasından Lisa'ya baktı. Hala eğri bir şekilde oturuyordu, "Jennie Kim."

"Lalisa Manobal." İkisinin de kelimeleri ve seslerinin tonu duygudan yoksundu ama Lisa yine de bu kızın arkadaşlığından keyif alabileceğini düşünmüştü, "Memnun oldum Jennie Kim."

"Jennie yeterli," dedi ve tekrardan fotoğraf makinesine döndü, "Ben de memnun oldum."

Lisa, memnun bir şekilde kafasını salladı ve eğer Jennie'nin cümlesinden sonra bir anda ortaya çıkan bedensiz bir ses irkilmesine sebep olmasaydı koltuğunda gayet rahatça oturup konuşmaya devam ederdi. "Jennie! Kiminle konuşuyorsun?"

Jungkook'un odasından orta boylu bir erkek fırladı, siyah saçları esmer yüzüne doğru sarkıyor ve dağınık ama hoş duruyordu. Fazla yakışıklı suratı hem samimi, hem de kötü niyetli gibi gözükmesine sebep oluyordu. Gözleri Jennie'den Lisa'ya ve sonra tekrar Jennie'ye kaydı.

"Lisa'yla. Şimdi tanıştık." Jennie'nin sözleri ve sesi ilgisiz olduğu kadar basitti de.

"Lisa mı?" Bu sefer odadan Jungkook'un sesi çınladı, her zamanki gibi gürültülüydü. Lisa'nın Jungkook'un suratında parıldayan bir gülümseme olduğunu bilmesi için yüzünü görmesine gerek yoktu. "Gelmiş mi? Burada mı?"

"Buradayım-" Lisa, odaya girmek için oturduğu yerden kalktı ama aynı anda Jungkook, gözleri şaşkınlıkla açılmış bir şekilde kapının önünde belirdi. Eskisinden çok daha zayıftı, üzerinde artık kendisine neredeyse iki beden bol gelen en sevdiği siyah kazaklarından biri vardı. Geçen iki ay içinde 20 kilodan fazla kaybetmişti.

Lisa kaşlarını çattı. "Yatağına dön. Ayakta durmamalıs-"

Jungkook, cümlesinin bitmesine müsaade etmeden hızlıca sarıldı Lisa'ya, "Bugün gelemezsin sanıyordum," dedi. Ne kadar zayıflamış olursa olsun kollarında hala bir miktar güç vardı. Lisa'nın nefes almasını zorlaştıracak kadar sıkarak sarılıyordu.

Lisa'nın kaşları çatıldı ve sarılmasına karşılık vermiyorken Jungkook'un omzuna doğru mırıldandı, "Gelmeye çalışırım demiştim ya."

"Ne bu böyle?" Esmer çocuk ikiliyi işaret etti, "Ziyarete geliyorum, pek tınlanmıyorum ama o gelince tüm ilgi ona veriliyor?"

Jungkook, sırıtan arkadaşıyla ilgilenmek için Lisa'yı serbest bıraktı. Gülerek, "Kıskanma," dedi ve daha sonra dikkatini tekrar Lisa'ya verdi, "Bu Taehyung. Çok yakın bir arkadaşım."

Taehyung başını öne doğru eğdi, "Tanıştığıma memnun oldum, Lisa. Şu bir saatlik ziyaretim içinde seninle alakalı çok şey dinledim."

Lisa duygusuz bir gülümsemeyle geçiştirme amaçlı kafasını salladı ama nasıl cevap vermesi gerektiğini bilemedi. Jungkook'u odasına geri götürüp yatağına yatırmak için iteklerken öylesine, "O zevk bana ait," diye mırıldandı.

"Hey, hey!" Jungkook, Lisa'nın ittirmelerine olduğu yerde durarak direndi, "Aslında biz de dışarı çıkalım diye konuşuyorduk."

"Ee, fikri ben ortaya attım. Öylesine öneri olarak ama sonra fazla heveslendi," Taehyung ellerini saçlarından geçirip ensesini kaşıdı, "Biz de bu tavşanı susturmak için bir iki dakikalığına dışarı çıkalım dedik."

"Çok uzun zamandır burada kapalı kaldım. Günlerdir dışarı çıkmıyorum." Jungkook'un sesindeki rahatsızlık açıkça hissedilebiliyordu. Lisa'nın, Jungkook'u tanıdığı bu 2-3 aylık süre içinde hakkında net olarak öğrendiği bir şey varsa o da aynı yerde kapalı kalmayı pek sevmediğiydi. Kısa bir süre dışarı çıkmak, belki Jungkook'a iyi gelebilirdi.

Lisa koridora şöyle bir göz gezdirdi, "İyi, gidelim o zaman. Arka bahçeye."

Lisa'nın cümlesinden sonra herkes sözsüz bir şekilde kabul etmişti bu fikri. Taehyung koridorda yürümeye başladığında Jungkook da peşine takıldı. Lisa da Jennie'nin yanından yürüyordu.

Yürürken öndeki iki adamın sırtına takıldı gözleri. İkisi de aynı boyda olmasına rağmen Lisa, Jungkook'un ne kadar küçük göründüğünü farkına varmadan edememişti.

❧ ☙

❧ ☙

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
still with you | liskookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin