❧ ☙
Akıp giden zamanla birlikte Taehyung ve Jennie için eve dönme zamanı gelmişti. Taehyung, tekrar geleceğini belirterek sadece şimdilik Jungkook'la vedalaşırken Jennie çoktan binadan çıkmak için bir alt kata inmişti bile. Zaten şöyle bir durumda veda eden -ya da merhabalaşan- birisine benzemiyordu. Bu hareketine Lisa da, Jungkook da aldırış etmedi.
Taehyung ilk başta odadan çıkmayı unutmuş, nihayetinde dört dakikanın sonunda odadan çıkması gerektiğini hatırlamıştı. Eğer acele etmezse dışarıda boş boş dolaşan Jennie'yi bulmak için harcayacağı dakikalar da aklına gelince hızlıca el salladı ve koşarak gitti.
Jungkook'un yatağının başında duran Lisa, koridora çıkan açık kapıya baktı, "Arkadaşın sana çok benziyor."
Jungkook yatakta dimdik oturuyordu, "Evet ama şey hariç," dedi, "O biraz daha şey... En kibar tabirle götün teki." Kendi kendine güldü ve yorgun bir şekilde yüzünü ovuşturdu.
Kahkahasını duyunca Lisa, kafasını Jungkook'a çevirdi. Jungkook'un böyle demesini hiç beklemiyordu. Yine de şaşkınlığını gizledi ve sadece, "Anladım," dedi.
Jungkook, Lisa'ya gözlerini kısarak baktı, "Neden ayakta dikiliyorsun? Otursana," dedi ve yatakta yanındaki boş alana elleriyle pat pat vurdu.
"Gerek yok, zaten ben de gidecektim-"
"Ne? Neden?" Jungkook'un sesindeki hayal kırıklığı gayet açık ve net bir şekilde belli oluyordu, "Sadece otuz dakikadır falan buradasın."
Lisa önüne düşen saçlarını omuzlarından geriye doğru attı, "Aslında üç saatten fazla oldu."
"Ne fark eder, aynı şey!" Jungkook yatakta Lisa'nın dikildiği kısma doğru kaydırdı kendini, "Zamanın çoğunu Taehyung'la geçirdim, o yüzden sayılmaz."
"Ne sayılmaz?" Lisa çaktırmadan belli belirsiz bir adım geriledi.
"Üç saat sayılmaz!" Çocuk resmen kahrolmuştu, "Fark etmediysen artık zamanı ölçmekte çok kötüyüm. Üç saat bazen yedi saat gibi geliyor ama yedi dakika gibi geldiği de oluyor. Eski formumda olmayabilirim ama 'eğlenirken zaman su gibi akar' kuralı benim için hala geçerli!"
"Yani... Diyorsun ki üç saat hiçbir şey değil?"
"Kesinlikle!" dedi Jungkook ve büyük kahverengi gözleri yeniden parladı. Lisa o gözlere bakmaktan kaçındı.
"Anladım ama yine de gitmem lazım," dedi. Artık Jungkook'a bakmaktan tamamen kaçınıyordu, "Bana kalsa daha uzun da kalırım ama halletmem gereken bir işim var. Yarın yine geleceğim."
Jungkook öylece bakakaldı, hiçbir şey demedi. Kısa bakışlarının ardından dudaklarını büküp kendini sırt üstü şekilde yatağa bıraktı. Muhtemelen aklında söyleyebileceği binlerce şey vardı ama hiçbirini söylemedi ve bunun yerine öbür tarafına doğru yatıp Lisa'ya tamamen sırtını döndü. Böyle yatacaktı işte.
Lisa ciddi anlamda şaşırmıştı. Jungkook'un küçük bir olayda hemencecik somurtan birisi olduğunu bilmiyordu, bunu beklememişti. Bir de küserek arkasına dönmesi, bu daha da beklemediği bir şeydi. Ne yapacağını bilemeyerek etrafına bakındı, kaşları çatıktı. Yapacak bir şey yoktu şu an, en iyisi artık gitmekti. "Yarın... Görüşürüz?"
"Atkını geri istiyor musun?" Jungkook birden bire sormuştu bunu. Sanki soran kendisi değilmiş gibi bir yandan da atkıya sıkı sıkı sarılıyordu.
Lisa, Jungkook'u izlerken ceketinin fermuarını çekip saçlarını arkasından çıkardı, "İstiyorum..."
Jungkook bunu duyduğunda resmen dehşet içinde doğruldu yatakta. İsteksiz bir şekilde sıcak kumaş parçasını çıkarmak için elleri yavaşça boynuna uzandı. Atkıyı boynundan çıkarma düşüncesi bile hastalığından daha ölümcül hissettirdiği için çıkarırken hiç mi hiç acele etmedi.
"...Ama aynı zamanda atkıma sarılmanı da istiyorum."
Lisa'nın bu beklenmedik sözleri Jungkook'u şaşırtmıştı. O kadar şaşırtmıştı ki duraksayıp kafasını kaldırdı ve Lisa'ya baktı. Elleri gevşedi ve boynundan uzaklaştı, "Gerçekten mi?"
"Gerçekten." Lisa gelmiş geçmiş en silik, en belli belirsiz gülümsemeyi takındı dudaklarına, "Lütfen ona sarıl, Jungkook."
Hemen sonra da hızla arkasını dönüp odadan çıktı. Eğer o an odada bir saniye fazla kalsa asla ayrılamayacağını hissetmişti.
❧ ☙
bu ana kadarki hislerinizi ve düşüncelerinizi buraya bırakabilirsiniz 🍁
ŞİMDİ OKUDUĞUN
still with you | liskook
Fanfiction° çeviri & uyarlama ° lisa'nın bakışları, jungkook'un bakışlarıyla buluştu, "merak etme. hâlâ buradayım." jungkook yastığına başını yaslayarak güçsüzce kafasını salladı, "ben de... hâlâ... buradayım..." sesi, önceki halinden bile daha zayıftı. lis...