❆⁸

489 60 51
                                    

❧ ☙

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

❧ ☙

Dışarıda geçirilecek sadece iki dakikacık, iki koca saate dönüşmüştü.

Lisa, Jennie ile aynı bankta yan yana oturuyordu. İkisi de bahçeye çıktıklarından beri oturuyor, Jungkook ve Taehyung'u kendi dünyalarında baş başa bırakıyordu. Ortalıkta dolaşıp duruyorlar ve gürültülü, kendilerine has bir şekilde konuşuyorlardı. Jungkook'un hasta olan kişi olmasına rağmen aynı zamanda ortalıkta dolaşan kişi olması tuhaf gelmişti Lisa'ya. Gözlerini kaçırıp kaşlarını çattı ve sıkıntılı bir nefes verdi.

"Onu böyle görmeyi sevmiyorsun, değil mi?"

Lisa yan tarafına, Jennie'ye döndü. Cevap vermesine fırsat vermeden Jennie, Lisa'dan önce girişti söze, "Ben de onu böyle görmeyi sevmiyorum," dedi. "Bu yüzden gelmek istememiştim ama Taehyung ısrar etti." 

Jennie'nin soğuk suratı sözleriyle çelişiyor ama Lisa, söylediği şeylerde samimi olduğunu hissedebiliyordu.

Lisa ilgilendiğini belli eden bir şekilde tüm dikkatini Jennie'ye döndürdü, "Jungkook'la arkadaş mıydınız?"

"Daha çok tanıdık gibiyiz. Ortamımız aynı. Ne zaman aynı ortamda denk gelsek Taehyung ve Jungkook daha sonrasında beraber takılmak için ayrılırlardı. Ben de genelde Taehyung'la beraberim, yani o yüzen..." enerjisiz bir şekilde omuz silkti, "... onu Taehyung sayesinde tanıdım. İyi birisi. Ama çok gürültülü."

Jungkook'un uzaktan gelen kahkahası, sanki Jennie'nin haklı olduğunu kanıtlamak istermişçesine tüm bahçede yankılandı.

Lisa neredeyse gülümseyecekti. "Anladım... Eğer sormamda sorun yoksa, tüm bu olanlar hakkında nasıl hissediyorsun?"

"Ben..." Jennie'nin dudakları düşünceli şekilde büzüştü, "İyiyim sanırım. Ya da en azından öyle olduğumu düşünüyorum. Uzaklaşmaya çalışıyorum aslında, Jungkook'u ziyaret etmek istemememin bir sebebi de bu." Kafasını önüne eğdi ve saçlarının sarı tutamı yüzüne düştü, "Jungkook'ta bende oturmayan bir şeyler var."

Lisa'nın kafası karışmıştı ve biraz şaşkınca yüzünü buruşturdu, "Bir terslik mi var? Kötü bir şey mi yaptı?"

"Bildiğim kadarıyla yapmadı ama yapmış olsaydı bile kast ettiğim bu değildi." Jennie bakışlarını indirdiği makinesini elinde döndürüp duruyordu, "Jungkook'la hiç tanışmamış ol, ya da onu on gün, on ay ve ya on yıldır görme, yine de onunla en ufak bir iletişime geçtiğinde ne kadar iyi bir insan olduğunu hatırlıyorsun."

Lisa, Jennie'ye suskun bir şekilde baktı, diyecek bir şeyi yoktu.

"Gerçekten akıllı ve çok kibar. Bazen de çok çocuksu ama onu bu kadar... Sevilebilir yapan da bu sanırım. İnsanı içine çekiyor. Hem başkalarını övüyor, hem de yaptığı her işte 'ben en iyisiyim' diye bağırıyor. Çok anlamsız."

Lisa yavaşça gözlerini kaçırıp Jungkook ve Taehyung'un dolaştıkları yerden geri gelişlerini izledi. Hala daha ettikleri muhabbeti sürdürüyorlardı.

"Taehyung şuan mutlu gözüküyor ama önceden böyle değildi." Jennie bu dediklerini neredeyse mırıldanarak söylemişti. Lisa, Jennie'yle göz göze gelmek için yana döndü ama Jennie uzaklara bakıyordu, gözleri belli bir şeyin üzerinde değildi. Lisa da gözlerini kırpıştırarak bakışlarını tekrardan Jungkook ve Taehyung'un üzerine çevirdi.

"Beş hafta önce darmadağınıktı. Kimseyle konuşmak istemiyordu. Sadece benim desteğimi kabul etti, destek vermeye niyetli olan tek kişi bendim," konuşurken bakınmaya devam ediyordu, "Hastalığı öğrendiği ilk zamanlardı. Tabii aradan ne kadar zaman geçerse geçsin, pek faydası olmadı. Hatta bugün neredeyse gelmekten vazgeçiyordu. Kimse değer verdiği birinin hasta halini görmeye dayanamaz... Hele ki tedavisi mümkün olmayan bir hastalıksa."

Jungkook ve Taehyung, konuşulanları duyamayacak kadar neşeli ve sesli bir muhabbetin içindelerdi. 

"Jungkook çok değişmiş. Eskiden daha iriydi. Hatta Taehyung'tan daha büyüktü ama şimdi küçük olan o. Taehyung daha büyük, daha ağır. Bu..." Bir an duraksadı Jennie, devam etmekte zorlandı. "Bu çok... Çok mantıksız."

Birbirine bastırdığı dudakları ince bir çizgi haline gelince Lisa kafasını önüne eğdi. Jennie'nin parmaklarını birbirine kenetlediğini gördü. Parmaklarını huzursuzca çekip sıkıyor, yüzüne yansıtmaya cesaret edemediği duygularını parmaklarıyla ifade ediyordu.

Lisa, Jungkook'un Taehyung'u çoktan kendi içine çekmiş olduğunu görebiliyordu. Bu çok tehlikeli bir şeydi ama Lisa, Jungkook'un bunu kasıtlı bir şekilde yapmadığının farkındaydı. Sadece birisiyle konuşuyordu ve sonra konuştuğu kişi Jungkook'un büyüsüne kapılıyor, kendini Jungkook'un saçmalıklarına ortak olmuş şekilde buluyordu.

Lisa bunu çok iyi biliyordu, aynısını iki buçuk ay önce kendi de yaşamıştı. Basit mesajlar göndermenin, günlük hastane ziyaretlerine dönüşeceğini bilseydi, en başında numarasını asla vermezdi.

Kişisel ve duygusal zamanını üzerinde harcayacağı sadece bir tane hastalıklı arkadaş değil, istediği zaman görüşüp istemediği zaman görüşmediği az ve öz sayıda sağlıklı arkadaşlar istiyordu. 

Lisa sertçe yutkundu ve ellerini birbirine kenetleyerek baş parmaklarıyla oynamaya başladı. Jungkook'a bakıyordu ve bakışlarını başka bir yöne çeviremiyordu. İçinde çok ağır hisler vardı, sanki öküz oturmuştu.

"Keşke onunla hiç tanışmasaydım."

Tam o sırada bahçede oldukça serin bir rüzgar esti ve uzaktaki Jungkook, ısınmak için boynundaki bordo örgü atkıya sımsıkı sarıldı.

❧ ☙

sımmsıkı sarıldı 🧣

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

sımmsıkı sarıldı 🧣

still with you | liskookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin