3.BÖLÜM

39 2 3
                                    

Bu arada çirkin de değilmiş.

Keşke güzel olduğu kadar huyu da güzel olsaydı. Off ne güzeli be.

En azından ben onun gibi öküz deilim. Ben özür dileyecektim. Ama o özür dilemeye tenezzül bile etmedi.

Suyu alıp sınıfa çıktım. Ders başlamıştı. Doğal olarak sonrada girdiğim -o şahsiyet de gelmiş- için herkes bana baktı.

"Öğretmenden sonra derse girdiğin için yok yazılacaksın" demesiyle yine ve yine sinirlendim. Çünkü daha ders başlayalı bir dakika olmuştu.

"Madem öyle dışarı çıkıyorum" dedim ve "Hayır çıkamazsın." dedi. "Yok yazıldığım bir derste var olmanın ne anlamı var?" Dedim. "Eğer dersten çıkarsan ikinci sözlü notun da sıfır olacak" pekala bu adamı bi an önce bu okuldan göndermeliydim. Gerekirse üstüne iftira atacağım. Çünkü bu kadarı fazla.

"Ne yapmamı istersiniz?" Dedim. Öğretmen masasının karşısındaki sırayı gösterip "Benim dersimde burada oturacaksın" dedi. Tabi efendim başka emriniz!

"Neden?" Dedim. "Ben öyle istiyorum" dedi ve tek kaşını kaldırdı. Bende elmecbur öne geçtim. Ya altüst aramızda üç yaş var ne bu kendini kırk yaşında gibi göstermeler. Sanki...

Oturmamla adımı söylemesi bir oldu. "Kumsal kalk ve yoklamayı al" dedi. Pekâlâ  sakin kalıp istediğini yapacağım. Kalktım ve yoklamayı aldım. Geri yerime oturdum.

Ders bitti- tabi dersi işlerken her sorduğu soruda ilk önce beni kaldırması ayrı bişey- o şahsiyet sınıftan çıkmasıyla sınıftakilerden sesler yükselmeye başladı.

"Çok yakışıklı"

"Aramızda iki yaş var bence aşırı iyi"

"Ben bu adama bildiğiniz DÜŞTÜM"

"Kumsaaaaaaal" diyem kişiye dönüp bakmanın üzerine "En büyük aşklar nefretle başlar" dedi ve bende bi kahkaha patlattım. Aynen ne büyük aşk olacak ama(!)

"Sanirim günlük saçmalama dozunu bana harcıyorsun" dedim. Aynen der gibi bi ifadeyle gitti.

Ve şükürler olsun ki son zil çaldı ve hemen çantamı toparlayıp sınıftan çıktım.

Merdivenlerden biraz hızlı iniyordum ve o sırada bir çarpışma daha... Abi çarpışan araba mıyız? Gözümü kapattım ve o kişi olmamasını diledim. Gözümü açtım ve şansımın içine tükürdüm.

Rüzgar şahsiyetiydi.

"Ne oluyor bu karma üsü karma mı!" Bana baktı ve 'Çarpan sensin" dedi. He canım aynen "Tabiki de sen çarptın" dedim. "Hayır sen çarptın" dedi. Uzatmak istemiyordum bi an önce evime gitmek istiyordum bu yüzden. "Hı hı aynen" deyip ilerlemeye başlayacaktım ki bileğimden tutup "Özür bekliyorum"dedi. PARDON?
Ne özürü be.

"Senden özür dilemeyeceğim." Dedim. Kaşlarını kaldırdı ve sonrasında uğraşamıyacağını belli eden bi tavırla-ya da ben böyle gördüm- kafasını salladı ve gitti.

Sakin ve yavaş adımlarla okuldan çıktım. Bu sırada o şahsiyet bi tane BMW ye bindi. Belliydi torpilli olduğu. Zaten istemiyormuş kesin bi hata yaptı ve babası da cezalısın ayağına çalışmaya gönderdi. Ne de olsa dizilerden böyle görmedik mi?

Önüme döndüm ve yürümeye başladım. Yürürken yol ortasında bi tane defter gördüm. Bu defter siyah üstünde beyaz bir hayvana benzeyen bir şeydi uzaktı diye şeklini göremiyordum.

"Siyah baykuş defterimiz bize özel tamam mı Kumsal?" Aklıma gelen Adenin sesiyle dondum kaldım. Onun ölümünden sonra o defter kaybolmuştu o defterin için birbirimiz için yazdığımız notlar vardı ikimizde ne onun bana yazdığını ne de benim ona yazdığımı okumamıştık. O defter kayboldu diye resmen kendimi yiyip bitirmiştim. Haftalarca aramıştım. Ama bulamamıştım.

Ya bu oysa? Aklına gelen ile hemen yola atlayıp onu elime alacaktım ki bi korna sesi duydum. Sonra yere düştüm ve bişey hissetmemeye başladım. En son gördüğüm şey ise bir adet BMW arabasının önünde olduğumdu ve bir ses duydum

"Kumsal! İyi misin?!" En son bu sesi duydum ve bilincini kaybettim.

























Çokça yanlış yazım olabilirr💫💫

Öğretmen Mi?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin