4. BÖLÜM

32 2 2
                                    

Gözlerimi açtığımda beyaz bir tavan ile karşı karşıyaydım. Nerede olduğumu anlamaya çalıştım ki hastanede olduğumu fark ettim. Olduğum yerden doğruldum. Sonra yaşadıklarım gözümün önüne gelmeye başladı.

O şahsiyet bana çarpmıştı. Aptal şey!

Yani aslında çok az suçum vardı... Sadece bir anda yola atlamıştım başka bir şey yapmamıştım. Aman dursaydı o da. Ben neden yola atla- NE UMARIM O DEFTERİ ALMIŞLARDIR.

Hemen etrafıma bakmaya başlamıştım ki onu gördüm. Kapının önünde hemşire olduğunu düşündüğüm bir kadınla konuşuyordu. O tarafa baktığımı görünce hemşire olduğunu düşündüğüm kadına bir şerler söyleyip yanıma doğru gelmeye başladı o sırada hemşire odadan çıkıyordu.

"Kumsal özür dilerim. İyi misin?"

Ona tip tip bakıp dalga mı geçiyorsun bakışı attıktan sonra bana aynen bunu söyledi. "Haksızdın." Bunu duymamla tepem attı normal olarak ve "Ben mi haksızdım bana çarpan sizdiniz be. Üstelik bu ne sürekli bana çarpıyorsunuz. Yoksa bana çarpıldınız mı?"

Hayretler içinde bir ifadeyle bana bakıp "Sen bir delisin" ve devam etti. "Arabamın önüne atlıyorsun ve bu durumda beni suçlu buluyorsun. Üstelik kamera kayıtlarında senin suçlu olduğun apaçık ortada." yine devam etti. Kaşlarını kaldırdı ve " Sana çarpılmak mı? Sanırım kafanı çok sert çarptın."

Tamam söylediklerinde bir tık haklı olabilirdi ama sonuç olarak ben haklıydım(!) He he der gibi bir ifadeyle bakıp tüm söylediklerini es geçip düz bir ifadeyle "İyiyim." dedim. Hafif sırıtarak "Sevindim." dedi ve devam etti "Yarım saat kadar önce doktorunla konuştum durumunun gayet iyi olduğunu söyledi ki o söylemeseydi az önceki laflarından anlardım" ona öldürücü bakışlarımı atınca hızlıca devam etti "Herhangi bir kırığın yok sadece başını vurmanın etkisiyle bayıldın ve bir buçuk saattir buradayız sonuç olarak taburcu olabilirsin." bunu demesiyle hemen ayağa kalktım. Muhtemelen ani kalkmamın etkisiyle başım dönünce hemen yatağa tutundum başımı kaldırdığımda Rüzgar kişisiyle dip dibeydik. Telaşlı bir ifadeyle bana bakıp "İyi misin" diye sordu.

Dip dibe olduğumuz için bir afallasam da "İyiyim" dedim. Hala geri çekilmemişti hala dip dibeydik. "Tabi ani hareketler yapmaman şartıyla" dedi. Hızlıca geri çekilip gidecektim ki bileğimden tutup " Bu gece uyumaman gerek" deyince durdum. "Nasıl uyumamam gerek ya" dedim "Başını sert vurduğun için önlem amaçlı olarak doktorun bu gece uyumamanı söyledi. Hayattan büyük bir bıkkınlıkla ona baktım ve tamam anlamında başımı salladım. Daha sonra koltuğun üstüne bırakılan eşyalarımı alıp sakin bir şekilde hastaneden çıkmaya koyuldum .Dışarıya çıktığımda havanın neredeyse kararmış olduğunu gördüm çantamdan telefonumu çıkartıp saate baktım saat 18.42'di telefonu çantama geri atıp ilerlemeye başladım. Tam bir adım attım ki arkadan elimi biri tuttu beni kendisine doğru çevirdi ve bilin bakalım kim elbette ki RÜZGAR kişisiydi ."Sen gerçekten delisin bu halde nereye gidiyorsun" dedi. Bende ona iyi olduğumu ve otobüs ile gitmemin bir sakıncası olmadığını söyledim

O da bana "Fazla hareket etmemen gerek. Her an farkında olmadan ani bir hareket yapabilirsin. İzin ver seni ben bırakayım" dedi ve ekledi "Ayrıca bu geceyi yalnız geçirme ne olur ne olmaz. Ailene söyleyecek misin?" dedi. Bir duraksadım ve bunu evhamlı anneme nasıl anlatacağımı düşündüm. Çünkü annem bir şekilde benim yola atladığımı öğrenirse... Neyse boşverelim bu kısmı. Mecburen can babama kalmıştım. Rüzgara bir dakika der gibi bir işaret yaptıktan sonra biraz uzaklaşıp babamı aradım.

"Alo kızım" dedi babam. "Baba şey endişelenme ve kimseye bir şey söyleme" dedim. "Ne oldu kızım!" dedi. "Şey baba ben kaza geçirdim ama telaşlanma şimdi taburcu oldum bu gece yanımda birinin kalması ve uyumamam gerek o yüzden eve gelsem annem fark eder" dedim bir çırpıda. "Kızım bir nefes al. Nasıl bir kaza bu bir şeyin var mı" dedi. "Yok bir şeyim babacım. Sadece araba kazası ama ben arabanın önüne atladım nedenini eve gelince konuşsak?" dedim. "Bu konu burada kapanmadı." dedi ve ekledi "Nerede kalacaksın peki" dedi. "Kuzenimde" dedim. "Pekala ama yarın erkenden geleceksin" dedi. Tamam deyip telefonu kapattıktan sonra Rüzgarın yanına gittim-hiç bir zaman öğretmen veya hoca olmayacak-

"Ben kuzenimde kalacağım" dedim. "Peki evi nerede" dedi. "Hayır onu arayacağım o gelip beni alacak. Bana çarpan arabaya binmem" deyince. Başını yukarı kaldırıp ağzının içinde bir şeyler geveleyip "Peki ne halin varsa gör" deyip uzaklaşacaktı ki "Numaranı ver" dedi. TABİ EFENDİM HEMEN(!) Kaşlarımı kaldırarak "Neden" diye sordum. "Belli ki uğraştıracaksın. Ben bulurum" deyip arabasına binip uzaklaşmaya başladı. Ben de içimden kesin bulur diye geçirdim.

Kuzenimi arayıp olayları kısaca anlatıp gelip beni almasını istedim. On dakika sonra geldi. Arabaya bindikten iki dakika sonra telefonuma bilinmeyen bir numaradan "Ben bulurum demiştim" diye bir mesaj geldiğini gördüm. Tabi hemen Rüzgar olduğunu anlayıp sessizce küfrettim.

Kısa bir süre sonra eve vardık. Hemen sıcak bir duşa girdim. Çıktığımda kuzenim Badenin ördekli pijamasından giyip, mutfağa gittim. Bade kek yapıyordu. Kafamın dağılması için ona yardım etmeye başladım.

Bade birden of diye sızlanınca "Ne oldu" diye sordum. "Vanilya kalmamış" dedi. "Tamam ben markete giderim" dedim. "Hayır hayır market uzak buraya karşı komşuya sor vardır onda. Yaşlı bir teyzeydi." dedi. "Tamam" deyip kapıya çıktım.

Kapıyı çaldım, bir on saniye kadar sonra kapı açıldı. Keşke açılmasıydı. Keşke elim kırılsaydı kapıyı çalamasaydım. Keşke yok olsaydım.

Karşımda yaşlı bir teyze yoktu, karşımda Rüzgar kişisi vardı...

Öğretmen Mi?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin