IX. Acıtan Gerçekler

296 56 131
                                    

Merdivenlerden inip salonda ki kahvaltı masasına doğru ilerlemeye başladım. Bertuğ Bey geldiğimi fark ettiğinde yüzüme uzun uzun baktı. Yaptıklarının sonuç bulduğunu anladığı için yüzünde çok pis bir gülüş vardı. Bertuğ Bey'in böyle keyifli olması beni çok öfkelendirmişti.

Nasıl bir baba oğluna bunu yapabilirdi ki?
Nasıl bir baba oğlunun acı çekmesine sevinebilirdi ki?
Hemde bunu Kuntay'a yapan kendi öz babasıydı.

Masada ki yerime geçince Kuntay'da arkamdan geldi. Yanımda ki yerini aldığında yüzümdeki üzüntüyü anlamıştı ki kaşlarını çatıp neye üzüldüğümü anlamaya çalışıyordu.

Nasıl bu kadar sakin olabiliyordu? Onu biraz bile tanıdıysam babasının bunu bilerek yaptığını anlamış olmalıydı. Ben bile anladıysam o kesin anlamıştır. Babasının ona bunu yapmasına rağmen nasıl bu kadar sakin kalabiliyordu?

Ona acıdığım için bir şey diyemedim. Sözlerim bogazımda takılı kalmıştı,konuşamıyordum.

Yaklaşık yarım saat kahvaltı yaptık tabi ben ve Kuntay tam olarak birşeyler yiyemedik. Kahvaltı bittikten sonra Bertuğ Bey hiçbir şey demeden sofradan kalktı ve salondan çıktı. Bertuğ Bey gittikten sonra Kuntay'da kalktı ve onun arkasından gitti. Onunla konuşmam gerektiği için tam bende kalkacakken, "Nereye gittiğini sanıyorsun?" diye soran ses beni durdurdu.

Allah'ım sen bana sabır ver.

Beni durduran Alkım Hanım'dı.
Çok ciddi bir tavırla, "Kuntay'la konuşacaklarım var." dedim.

Alkım Hanım kollarını birbirine bağlayıp arkasına yaslandı ve sırıttı.
"Şu an istesen de onunla konuşamassın," dedikten sonra ayağa kalktı ve tam gidecekken. "İstersen bir git bakalım şuan ne yapıyor."
dedikten sonra salondan çıktı.
Ayağa kalktığımda karşımda duran Kiraz'ın ağladığını gördüm, "Kiraz neden ağlıyorsun?" diye sordum.

Yaşlı gözlerini bana doğru çevirip, "Almira, yine yapıyor?"
Anlamamış bir şekilde, "Kim, ne yapıyor?" diye sordum.
Kiraz hıçkırarak ağlamaya başladı. "Abim yine sevdikleri için acı çekiyor." dediğinde daha fazla ağlamaya başladı.
Tekerlekli sandalyesini bana doğru yaklaştı ve ellerimi tuttu, "Almira, lütfen yardım et. Daha fazla dayanamıyorum. Lütfen abime yardım et, lütfen."

Neler oluyor burada? Kuntay nerede? Neden herkes anlamadığım bir şekilde konuşuyor.

Kiraz ellerimi bıraktı ve ellerini yüzüne götürüp yüzünü kapattı.
İçeriden garip sesler gelmeye başlamıştı. Sert bir sesti, bu sesin neyden veya kimden geldiğini anlayamamıştım. Sesin geldiği yöne doğru yavaş adımlarla ilerlemeye başladım.
Salondan çıkıp mutfak kapısının ilerisinde ki kapıda durdum.
Kapı az da olsa açıktı.

Ha-Hayır... Bu nasıl olur?

"Sen kim olduğunu sanıyorsun, he?"
"Sen kimsin ki bana sormadan onu buraya getirebiliyorsun?"

Kuntay yerde diz çökmüş bir şekilde duruyordu. Karşısında da Bertuğ Bey vardı. Bertuğ Bey'in elinde... el-elinde...

Kırbaç...

Kuntay tek kelime etmeden duruyordu. Bertuğ Bey aralıksız sorular soruyordu ama Kuntay hiçbirine cevap vermiyordu.

"Cevap ver! Onu neden getirdin?"

Kuntay cevap vermeyince bu sefer Bertuğ Bey Kuntay'ın arkasına geçip sırtına kırbaçla vurdu. Bir,iki, üç durmadan vuruyordu. Bertuğ Bey sanki Kuntay onun düşmanıymış gibi sert bir şekilde vuruyordu. Kırbaç sesleri bütün evde yankılanıyordu. Durmuyordu, durmadan Kuntay'a vurmaya devam ediyordu. Kuntay'ın kollarımdan kanlar süzülmeye başlamıştı.

TUTULMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin