"ya minho bi kes sülalene küfür edeceğim şimdi, çocuğun instagramından adresini nasıl bulayım? changbinin alıp milleti tehdit ettiği 10 liralık panelle bile bulamam... hem changbin yanlışlıkla kimliğini deşifre ettiğinde götünün nasıl tutuştuğunu hatırlıyor musun? çok komikti aptal changbin"
olayın üstünden yarım saat geçmişti fakat sinir katsayım çoğalıyordu. jisung denen lolipopu bi bulsam tüm sinirimi çıkartabilirdim.
bana kendini açıklamaya çalışan hyunjinin ensesine aniden vurarak kafamı ona çevirdim.
"hyunjin bulmamız lazım"
hyunjin yediği şaplakla irkildi ve bana döndü "dua et deden var yoksa seni döverdim burada"
fısıldayarak sırıttım "dövmeyen oç"
hyunjin hafifçe doğrularak eline tükürdü ve bana yavaş çekimde vuracakken dedemin sesiyle duraksadı. "ulan eşşek hyunjin sen hiç akıllanmayacak mısın? kalk valizleri götür bir işe yara, gidelim artık ben hastanedeki yaşlı güzel kadınlarla tanışmak istiyorum" dedemin tüm suçu hyunjin'de bulmasıyla kahkahayı patlattım ve ardından hyunjin'e döndüm. dedeme baktıktan sonra mırıldanarak ayağı kalktı "benide çok sever"
----
dedemi odasına yerleştirdikten sonra doktora son kez hatırlatma yapmak için boğazımı temizlerken doktor konuşmaya başladı.
"pekala anladım.. ilaçlar zamanında verilecek, bazen bunalabilir bunun için dışarı çıkartacağız.. zaten ben burada görevliyim güven bana minho halledeceğim"
gülümseyerek kafamı öne eğdim "ah teşekkür ederim biraz endişeliyim, dediğim gibi her gün ziyarete geleceğim. gelemezsem size mesaj atacağım lütfen bana haber verin, teşekkür ederim"
kreşe çocuğunu yazdıran babalar gibi duygusal ve yavaş bir şekilde hastane odasından çıktım.
dedem kış uykusuna yatarmış gibi gelir gelmez uyumasaydı özlemimi giderebilirdim.
----- saatler sonra
kaldığımız yurt seoul'un en iyi yurtlarındandı, notlarım sayesinde burslu bir şekilde girebiliyordum.
"felix'le aynı odada olduğuma inanamıyorum" hyunjinin kafası hâlâ karışık ve dalgındı.
"neden ki? anlaşamayacağından mı korkuyorsun? felix çok arkadaş canlısı, hem sizde yakındınız-"
"yakın falan değiliz minho, merhabalaşıyoruz o kadar"
hyunjinin ciddi mi yoksa dalga modunda mı olduğunu çözememiştim ama düşünmeden konuşmaya devam ettim ve sırıttım.
"bi ara aynı tuvalete girmiştiniz, o niye?"
hyunjin kaşlarını çatarak bana baktı. "fermuarı içine kaçmış onu düzeltmemi istedi her şeyi fesat anlıyorsun ben gidiyorum. umarım oda arkadaşın seni süründürür hatta hatta umarım ona aşık olursun" kaşlarını çatsa da hafif şirin bir ifadeyle konuşmasını bitirdi ve ayağı kalktı.
"gidiyorum ben, sana yurt odanda mutlu mutlu yatmalar minho"
"mutlu mutlu yatmalar mı?"
derin bir nefes alarak gözlerini devirdi "siktir git minho" diyerek yurt odamdan çıktı.
sırıtarak gitmesini izledikten sonra odada duran koltuklardan birine oturdum ve telefonumu açtım.
instagram dm'lerimin üst üste gelmesiyle dm kutum çökmüş, internetim yavaşlamıştı. telefonu masanın üstüne koyduktan sonra koltuğa uzandım ve çöken yorgunlukla beraber gözlerimi kapattım.
------- saatler sonra
yavaş yavaş uyanırken ağzımdaki bok tadıyla yüzümü ekşittim ve gözlerimi açtım. karanlık çökmüştü ve hayvan gibi terlemiştim. üstümde sanki bir yorgan değil 15 kiloluk bir döşek vardı.
gözlerimi ovalayarak doğrulduktan sonra olayın farkında vardım ve üstümdeki yorganı ani bir hareketle fırlatarak ayağı kalktım. "ananı sikeyim bu yorgan benim üstüme nasıl geldi?"
"uçtu" karanlıkta gelen sesle sıçradım ve altıma etmek üzereyken refleksle etrafa baktım. tanıdık bir ses mi.. değil mi asla ayırt edemiyordum.
"ne oluyor lan?" yavaş adımlarla ışık düğmesini arıyordum.
"korkuttum mu seni?" ensemin arkasından gelen çok yakın bir sesti. benden kısa olduğu belliydi, kısaları her zaman küçümseyip dalga geçmeme rağmen ürkmüştüm.
pekala minho.. tiktokta dayak tekniği gösteren abiyi az izlemedin.. her gün izledin değil mi? tamam her gün olmayabilir ama önüne çıktıkça izledin.. şimdi marifetlerini göster..
hızla arkamı dönerek kolumun tersiyle boynunu kavramaya çalışsamda beni tek hamleyle yere serdi.
sırtımın yere hızla çarpmasıyla bağırdım "dur tamam tamam sen kazandın canım acıyor dur"
eli ensemdeydi ve ben sırt üstü yerdeydim. çok yakın olmamıza rağmen ayrılmayıp bana baktığını hissedebiliyordum.
acıyla kıvrandıktan sonra gözlerimi açarak ona baktım ardından kalktı ve ışığı açtı.
"ne tür bi manyaksın sen?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAÇAN KOVALANIR | MINSUNG
Fanficminho dersleriyle ilgilenmeyen çapkın bir öğrenciydi. fakat çok sevdiği dedesi ö"lmeden önce minho'nun yapması gereken şeyleri listelemişti. eğer yapmazsa ona musallat olacaktı. dedesinin isteklerinden birisi sınıfta kalmayıp bir meslek edinmesiydi...