Alparslan'dan
Hazal'ın evinin önüne geldiğimde kalp ritmimin normalden düzensiz ve hızlı attığını fark ettim. Son derece riskli sınırdışı operasyonlarda bile sakin tutmayı başardığım ritim şimdi laflarıyla beni deli eden bu kadın için endişeyle atıyordu. Bu da hayatın benim büyük konuştuğum laflarıma bir cevabıydı sanırım.
Onun benim üzerindeki etkisi kontrol alanımda değil gibiydi artık, ben bile farkına varamıyordum.
Hemen alt kapıyı biraz ittiğimde zaten hafifçe aralık olduğunu gördüm, pezevenk alt kilidi göçertmişti. Hızlıca merdivenleri çıktım ve Hazal bana kat ve daire numarası vermediği için tahmin ettiğim 1. kata yöneldim. Çünkü şerefsizin işler ters giderse diye en zemine yakın katı tercih etmesi en olasıydı.
Dediğim gibi de çıktı, 1. kattaki sol dairenin altından hafif bir ışık süzmesi yansıyordu ve anahtar deliğinde zorlanma ibareleri vardı. Hemen kapıya ulaştığım gibi ittim ve içeri girdim. Ve içeri girdiğimde bir silah sesi duyuldu.
Hazal'dan
Yatakta olabildiğince hareketsiz durmaya çalışırken aklıma Alparslan'a kat ve daire numarasını vermediğim aklıma geldi. Ve içimi zamanında yetişemez mi acaba korkusu sararken bir kapı sesi duydum.
Benim odamın kapı kolu sesi odamda yankılandı ve içeri hırsızın girdiğini anladım. Tenim korkuyla kaskatı kesilmiş olmasına rağmen kalbim sanki tüm vücudumu sarsacak şekilde atıyordu.
Adım seslerinin iyice yakınıma geldiğini duyduğumda komodinime bakacağını anladım ve kahretsin ki bu hareketiyle iyice dibime yaklaşmış olacağından tek yanlış hareketimde yakalanırdım.
Komodinimin çekmecesinin açıldığını duyduğumda hala hiçbir şekilde pozisyonumu bozmamayı başarıyordum. Sonrasında hırsız aniden yere bir şey düşürdü ve bir ateş sesi yankılandı.
Gözlerim ani şekilde açılınca hızlıca onları kapatmaya çalıştım ama görmüştü.
" Lan sen uyanık mıydın, ulan ben şimdi seni- " diye üzerime doğru gelip eli boğazıma doğru uzandığı sırada daha o boğazımı çok sıkamadan ani bir cesaretle komodinimin üzerindeki lambayı alıp kafasına fırlattım. Anında yere kapaklanmıştı.
Can havliyle tam odamın kapısına yöneldiğim sırada kapım aniden açıldı ve karşımda Alparslan'ı gördüm. Gelmişti. Gözleri direkt olarak bana bakıyordu ve suratı en hafif haliyle endişeli görünüyordu. Beni gördüğü gibi bakışlarıyla üzerimi taradı ve konuşmaya başladı.
" Hazal! silah sesi duydum nerede o it ? "
" Bana bak bakayım iyisin değil mi ? Kaçtı mı o şerefsiz nerede Haz- "
diye sözlerini sıralarken onu kestim ve o an anlık duygu birikimimin dışa vurumuyla sanırım hemen kollarının arasına girip ona sarıldım.
" Hazal, bak bakayım bir bana güzelim. İyisin değil mi, kaldır başını bir bakayım sana" onun sözlerinden sonra hafifçe başımı kaldırdım ve sonunda konuşabildim.
" İyiyim ben, bir şeyim yok merak etme. Sen gelmeden hemen önce adam komodinimi karıştırırken silahını düşürdü cebinden sanırım ve silah ateş aldı."
" Nerede o puşt kaçtı değil mi ? Camından mı çıktı Hazal ? Göster bana çok uzaklaşmış olamaz ben bir bulayım o ağzı- "
" Bir sakin olup dinler misin Alparslan anlatıyorum, silah ateş aldıktan sonra ben istemsizce gözümü açtım ve o anda beni gördü. Tam üzerime doğru geliyordu ki komodinin üzerindeki lambayla kafasına vurdum ve şuan yarı baygın yatağımın kenarında duruyor. " dediğim gibi Alparslan bana baktı ve derin bir nefes verir gibi "çok şükür" deyip alnımdan çok hafifçe öptü. Sanki burada oluşumu ve iyi oluşumu yeni idrak ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Davacı Yüzbaşı | texting
RomanceHazal: Bir maruzatım olacaktı memur bey Hazal: Pardon yanlış oldu, komutan bey ? Hazal: Bu da hiç doğru duyulmuyor Hazal: Yüzbaşı birey ? Hazal: Yok bu zaten hiç olmadı Alparslan: Kıvranma daha kıvranma Alparslan: İsmim Alparslan Hazal: Hah, Al...