3 ay sonra-
Wooyoung sonunda üniversiteye başlayabilmişti. İçinden şükürlerini sunarken okula yürüyordu. Elindeki çikolata bittiğinde paketini çöpe yaklaşıp attı. Başını kaldırdığında okulun bahçesine giren bedeni gördü.
Yanlış gördüğünü düşünüp başını iki yana salladı ve gözlerini sıkıca yumup açtı. Boğazını temizleyip okula ilk adımını attığında geç kaldığını fark etti, okulun duvarındaki büyük saate bakarken.
Telefonunu çıkarıp sınıfının nerede olduğuna baktı. Bir yandan telefon ekranından yürüdüğü yolu takip ederken bir yandan da koşmaya başlamıştı.
İstediği yere geldiğinde hızını kesemeyip çokta sert olmayan bir şekilde kapının önündeki çocuğa çarpmıştı.
"Ah! Pardon"
"Yavaş olsana biraz, kendine zarar vereceksin"
Wooyoung başını kaldırıp kendinden biraz uzun olan çocuğun yüzüne baktı. Çok tanıdık geliyordu siması, ama kimdi bu?
***
Herkes en arkadaki yeri almaya çalışırken, çalışkanlar ön için kavga ediyordu. Wooyoung ise cam kenarından üçüncü sıraya oturmuştu. Yerini pek umursamıyordu.
Kaoslu bir süreçten sonra sınıftaki kişiler tek tek kendini tanıtmaya başlamıştı. Wooyoung da kendini tanıttıktan sonra sıra orta kısma geçmişti.
Herkes kendini tanıtırken beşinci sırada tek oturan çocuk ayağa kalktı. O sırada dank etti kafasına Wooyoung'ın, bu çocuğun kim olduğu. Bir anda ayağa kalkıp şaşkınlıkla çocuğun adını haykırdı.
"Hanbyeon!"
Herkesin gözleri ayaktaki ikili arasında gezinirken Wooyoung kilitlenmiş gibi çocuğa bakakalmıştı.
"Adım Lee Hanbyeon. Wooyoung ile lisede arkadaştık, muhtemelen yeni hatırladı beni. Oysaki çok yakındık değil mi Wooyoung?"
Hanbyeon'un sırıtışı, anıları Wooyoung'ın aklına getirirken yumruklarını sıkmaya başlamıştı.
Az önce adının Yeosang olduğunu öğrendiği oğlan elini hala ayakta olan Wooyoung'ın koluna sarıp aşağı çekti.
"Neler oluyor?"
"Boş ver..."
"İstersen dinlerim"
"Teşekkür ederim"
Kalanlar da kendini tanıtmaya devam ederken Wooyoung sinirlerinin hala gergin olduğunu düşünüyordu.
***
Günün son dersiydi matematik.
Wooyoung matematiği hiç yapamazdı ama zeki olduğu için öğretmenleri onunla hep özel olarak ilgilenir, konuları tek tek anlatırlardı.
Fakat Wooyoung sevmediği için, yapamadığını düşünür ve çalışmazdı. Genç çocuğun matematik bilgisi sadece sınavdan sınavaydı.
Şimdi ise bu okuldaki ilk gününün son dersi, zorla başarılı olduğu matematikti. Öğretmenin gelmesini beklerken Yeosang ile konuşmayı ilerletmişler, yakın arkadaş olmuşlardı.
Dersin başlamasından bir iki dakika geçtikten sonra sınıfın kapısı açılmış ve içeri matematik hocası girmişti.
Wooyoung beklemekten sıkıldığı için başını sıraya eğmiş öylece dururken gelen öğretmenin tipini hiç merak etmemişti.
"Merhaba gençler" Wooyoung duyduğu tanıdık sesle bugünün kim bilir kaçıncı şokunu yaşadı. Başını kaldırıp öğretmenin olduğu tarafa baktı.
Kocaman gülümsemesiyle Choi San karşısındaydı. Dudaklarının arasından bir "Ne!" kaçtı. Önündeki bir iki kişi dönüp ona baktığında elini sallayarak önlerine dönmelerini söyledi.
"... İki senedir bu okulda matematik öğretmenliği yapıyorum. Sizi tanıyalım gençler..."
Sıradan herkes kendini tanıtmaya başladığında San yüzünü ciddi bir ifadeye bürümüştü. Ta ki sıra Wooyoung'a gelene kadar.
Wooyoung ayağa kalktı. "Be-ben..." titreyen sesiyle kekeledi. Seviştiği adamı tekrar gördüğü için sevinse mi üzülse mi bilemezken birde San’ın matematik öğretmeni olması şoku eklenmişti üzerine.
"Jung Wooyoung" Omuzlarındaki ağırlığı daha fazla taşıyamaz gibi hızlıca ismini söyleyip oturdu sırasına. Gözlerini öğretmeninden ayıramazken San gülümseyerek "Wooyoung" diye mırıldandı.
***
Sonunda bitmişti Wooyoung'ın çilesi. San’ın bakışlarını sürekli üzerinde hissetmiş, ona baktığı zaman gözlerini çekmemiş üstüne göz kırpmıştı.
Yeosang'la dersler hakkında sohbet etmek ve birbirlerini daha yakından tanımak için okulun yanındaki kafeye gitme planları kurmuşlardı.
Yeosang sınıf kapısına yürüdüğünde Wooyoung çantasını daha yeni topluyordu. Yeosang hızlı olmasını söyleyip dururken bir anda sesi kesilmişti.
Filmlere konu olacak bir şey yaşıyordu şuan Wooyoung.
Belinin iki yanında hissettiği sıcak eller, kıyafetlerinin üzerinden bile yakıyordu bedenini. Çok geçmeden ensesini de yaktı, arkasındaki kişinin nefesi. Belindeki eller karnının üzerine gelirken yavaş bir sarılış bahşetmişti Wooyoung'ın arkasındaki kişi.
Wooyoung, Yeosang olmasını umuyordu çünkü eğer arkasındaki kişi, piç Lee Hanbyeon ise şuan çok büyük kavga çıkardı. Yumruğunu sıkarak arkasına döndü.
Dönmesiyle gördüğü yüz karşısında kalakalması bir olmuştu. Tahmin bile edemediği birisiydi; Choi San.
San kollarının arasında küçücük kalan bedenin burnunun ucuna hızlı bir öpücük bıraktı.
"Nasılsın öğrencim?" San bastırarak söylendi.
"Öğretme-" Wooyoung konuşmak için dudaklarını araladığında San yüzünü yüzüne daha çok yaklaştırıp açık ağzından içeri fısıldadı. "O inleyişin aklımdan çıkmıyor bebeğim" San dilini dışarı çıkarıp diğerinin dişlerine değdirdi.
Wooyoung birisinin onları görmesinden panikleyerek San’ı itmeye çalıştı. Bu kadar yakın olmaları kalbini hızlandırırken, San ile sadece bir gece geçirip, daha birbirlerini tam anlamıyla tanımadan ona karşı yoğun duygular beslediği için kendini sorumlu tutuyordu.
"Jung Wooyoung..." San, küçüğünün belindeki kollarını gevşetip bir iki adım geri çekildi. "Cuma günleri, okuldan sonra özel dersin var..."
Wooyoung'ın ağzından küçük bir "Ne?" çıktı.
San tek kaşını kaldırıp, tehditkar bir şekilde gülümsedi. "Derslere gelmezsen, seni matematikten bırakırım. Dersin öğretmeni ben olduğum sürece de geçemezsin."
Wooyoung'ın içinde yaşadığı şok duygusu mimiklerine de yansırken, San hemen önündeki çocuğu gömleğini içine sıkıştırdığı kemerinden tutup alt bedenlerini birbirine çarptırdı.
Anlık oluşan hareketle Wooyoung'ın ağzından küçük ama şehvetli bir inleme kaçtı. San memnuniyetle gülümsedi ve dudaklarını yaladı.
"Özel derste görüşürüz Young-ah"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Porn Teacher [WOOSAN]
Fanfiction@Younghee98 ------------------------------------ Bu hikaye tamamen kurgudur. Gerçek kişilerle alakası yoktur. Nefret söylemi, küfür ve rahatsız edici içerik bulundurabilir. ------------------------------------