"Birbirini yatıştıran nefesler; bazen yaşama, bazense ölüme neden olurlar. Hangisinin iyi olduğu ise hiçbir zaman bilinmez..."
Ben: Bugün direkt bizim evin oradaki parka geçeriz, uyar mı?
Ahsen: Eve gideceğim ben, annem çağırdı.
Ömer: Annenin de çağıracağı tutmuş he.
Pamir: Olsun Ahsen, git sen. Biz sana anlatırız sonra.
Ben: Uyar mı?
Fethi: Uyar ya, başka ne yapacağız ki zaten?
Pamir: Doğru.
Kantinde oturmuş, öğle yemeğimizi yerken bir yandan da bunları konuşuyorduk. Çağrı ve Eren, kantine giriş yapınca gözlerim birkaç saniye onda takılı kaldı. Tanıdık bakışlar, gizli gizli geziniyordu kantinde.
Ben: Arkadaşlar, size anlatmayı unuttuğum bir şey oldu.
Ömer: Ne oldu?
Ben: Dün...
Anlatmaktan bir an vazgeçmiştim, çünkü terapiye gittiğinin bilinmesini istemiyor olabilirdi.
Pamir: Dün?
Ben: Dün şey oldu.
Fethi: Ne oldu Aybike?
Ben: Otobüs şoförü çok sinirliydi ve eve gelene kadar neredeyse öleceğimi falan sandım.
Ahsen: Bu muydu cidden ya?
Pamir: Hayır, değildi. Aybike son anda vazgeçti Ahsen, görmedin mi?
Ben: Öyle bir şey yok.
Fethi: Tamamen öyle, son anda ne oldu? Bilmem ama vazgeçtin.
Ömer: Hayır, başından beri bunu söyleyecekti. Dün gittiğimde de bana bunu söyledi ve gerçekten çok korkmuştu.
Ahsen: Sen neden Aybike'ye gittin dün?
Ömer: Edebiyat notlarını almak için Ahsen, hesap mı vermeliyim?
Ahsen: Off iyi be, tamam. Bir şey demedim say.
Ben: Hadi kalkalım. Daha derse yetişeceğiz.
Onlar toparlanırken titreyen telefonum, beni kendisine itmişti.
Cahil Cühela'dan bir yeni mesaj.
Cahil Cühela: Neyi söyleyecektin onlara?
Etrafıma bakındım ilk önce, belki açık verir de onu yakalarım diye. Ama pek bir şey görememiştim.
Siz: Seni ilgilendirmez. Söyleyeceğim şeyi de söyledim hem.
Cahil Cühela: Çağrı'nın terapiye gittiğini söyleyecektin değil mi?
Siz: Sen osun. Çağrı'sın sen. Zaten önüme çıkamaman da anksiyetenden değil mi?
Hızla ayağa kalkıp Çağrıların oturduğu masaya ilerledim. İlk başta beni fark etmese de sonradan çekingence gülümseyip elini sallamıştı. Hiçbir şeyden haberi yok gibi duruyordu oysaki. Koluna elimi atıp kaldırdım onu ayağa. Ayağa kalkar kalkmaz geri çekti kendini. Korkmuştu, onu korkutmuştum.
Ben: Pardon, pardon... Çağrı, gelir misin?
Hala korktuğu belli olan ifadeler dolaşıyordu yüzünde. Birkaç saniye öylece bakıp derince yutkundu ve kafasını salladı. Önden gidip hızla kantinin önüne çıktım.
Ben: Neden yaptın?
Çağrı: Ben bir şey yapmadım Aybike. Bir şey yapan sensin.
Ben: Bu mesajları neden attın?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karşımdaki Beni Görmüyor ||Texting||
Genç Kız EdebiyatıEdebiyat dersinin sonlarına doğru titreyen telefonum beni rahatsız etmeye başlamıştı. Nihayet öğretmenimiz bizi bıraktığında sınıftan çıkar çıkmaz telefona sarıldım hemen. 0535*******: Sesli bir mesajınız var. Sesi açmadan hızla sınıfa girip yakın...