chapter twenty: about marjorie

1K 189 30
                                    

medya; wait - m83

öncelikle BÖLÜM KISA OLDU çünkü bu bölümün konusunun sadece bu olmasını istedim. yanii normalde bir bölüm içine 2-3 konu yerleştirsem de bu bölümde yapmadımm

ficin bitmesine de 11 bölüm kaldı UMUYORUM Kİ HIZLICA BİTİRİR VE TÜM ODAĞIMI AHAB'A VEREBİLİRİM😭😭

yorumlarınızı da bekliyorumm. bu bölüm benim için özel bir bölümdü🥹🩷

umarım beğenirsiniz!!
iyi okumalar

The Overdrive

Taehyung

Gözlerimi Jungkook'un odasında açmıştım.

Güneş, perdenin arasından tam yüzüme vuruyor yüzümü buruşturmama sebep oluyordu.

Başımı çevirdim ve hâlâ uyuyan Jungkook'u gördüm. Dün gerçekten çok kötü haldeydi, onu tek bırakmaya vicdanım el vermemişti.

Kolumu kaldırıp ateşini kontrol ettim. Neyse ki artık ateşi yoktu.

Yatakta gerindim. Bugün Noel'di; fakat kesinlikle öyle hissettirmiyordu. Küçükken Noel'in sihirli bir gün olduğuna inanırdım. Bugün ise yılın herhangi bir gün gibi hissettiriyordu.

Gözlerimi ovdum. Başımı komidin tarafına çevirdiğimdeyse gördüğüm fotoğraf dikkatimi çekmişti. Kolumu kaldırıp ellerim arasına aldım. Bu sırada Jungkook yanımda uyandığını belli edecek şekilde esneme sesleri çıkardı.

Fotoğrafı inceledim. Jungkook'un ortaokul zamanlarından bir fotoğraftı. Arkasında büyük bir okul binası vardı, yanında ise ondan yaşça küçük bir kız.

Kaşlarımı çatıp kıza baktım. Jungkook'un kız hali gibiydi. Kocaman gözleri, tatlı bir suratı ve kafasında tahminimce Disneyland'den alınmış bir Minnie kulaklı taç vardı.

"Adı Marjorie'ydi." Jungkook'un uykulu ve üzgün sesi birden kulağımı doldurduğunda başımı ona çevirdim. Sağ yanağı yastığın üstündeydi ve elimdeki fotoğrafa bakıyordu.

"Kardeşin miydi?" diye sordum.

Jungkook "Evet." derken burukça gülümsedi. "Ben 10 yaşındayken doğmuştu ve aramızdaki onca yaşa rağmen çok iyi anlaşırdık."

Cevap vermek yerine fotoğrafa bakmaya, Jungkook da konuşmaya devam etti.

"5 yıl önce ailemle birlikte kışlık evimizdeydik." dedi. "O zamanlar annem ve babamın arası iyiydi. Ailecek kış tatillerine çıkmak favori aktivitemizdi. Evin arka bahçesinde donmuş gölde hokey oynamayı, kar topu savaşı yapmayı ya da tepeye çıkıp kaymayı çok severdik."

Jungkook'un bir anda bana ailesinden bahsetmesini beklemiyordum. Başımı fotoğraftan alıp ona çevirdim.

"Marjorie ile o gün evde tek kalmıştık. Annemler meydana evdeki birkaç market ihtiyacını almak için inmişti. Marjorie... O, hokeye benden de çok bayılırdı. Tam da ona uyacak bir hokey takımı vardı. Boyuna uygun bir sopası da." Son cümlesinde güldü. Fakat bu acı bir gülüştü. Gözleri hafiften dolmuştu. Bana bakmıyordu. Elimdeki fotoğrafa da bakmıyordu, boşluğa dalmış gibiydi.

"Anlatmak zorunda değilsin." dedim bu yüzden. Zorlandığı yüzündeki ifadeden belliydi. Üstelik yakın sayılmazdık, belki de bana anlatmak istemezdi. Sonradan pişman olabilirdi. Onu anlardım.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 03 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

The OverdriveHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin