41

13.3K 787 215
                                    

Kıyamadım bak bölüm atıyorum kıymetimi bilin 🥹🧿

İyi okumalar canım okurlarım ❤️

Ayaz Erdoğan /Baba sonlara doğru dinlemenizi öneririm

"İnsan yaptığını çekmeden bu dünyadan ayrılmazmış albay!" dedim kısıkça. Kafasındaki çuvalı çıkarmaya çalışırken sesimi duymasıyla hareketleri duraksadı.

"Sen!" diye bağırdı. "Ulan siz beni mi kaçırıyorsunuz?"

"O sesi bir alçalt." Dedim yüzümü buruşturarak. "Ufak bir iş için lazımsın. Kaçırıyoruz diye kendini velinimetten sayarsan çok gülerim."

Sıkkınca soluğunu dışarı verince yüzümde sakinlikten çok uzak bir gülümseme belirdi. Başkası olsa gerilmeyecekti fakat işin içine biz girince burnundan aldığı nefesi götünden vermeye başlamıştı.

"Derdiniz ne?" dedi uzlaşmacı bir sesle. "Fark edildiği an sizden şüphelenecekler. Sonunda hepiniz yanarsınız." Kafasını oynatınca çuval hışırdadı.

"Çok konuşuyorsun." Dedi Hakan binbaşı. "Az dırdır et yolumuz uzun."

"Sende mi varsın bu işte?" albayın sesindeki şok Turan'ı kahkahalara boğmaya yetmişti. Tepinerek güldükten sonra elinin tersiyle albayın dizine vurdu.

"Şşş beni unutma." Dedi yaklaşarak. "Gücenirim."

"Ulan!" soluğu kesilir gibi oldu albayın. Ellerini çözmeye çalışınca tek elimle bileğini yakalayıp "Sakin." Dedim. "Sakin dur ki konuşabileyim. Yoksa işin rengi değişir."

"Tehdit mi ediyorsun lan beni? Kaç kişi bir adamı kaçırmış adamlık mı taslıyorsunuz?"

Sinirlenmeden ona döndüm fakat albay bunun farkında değildi. "Adamlık muhabbetine girecek olursak" Kapıyı açıp kafasını dışarı çıkardım. Rüzgardan dolayı çuvalı havalandı, elimin altında çırpınınca "Seni arabadan atmamız gerekir." Diye devam ettim. "Malum öz kızının peşine katil takan ucuz bir insansın. Adamlık senin gibilerini aşar."

"Çek!" diye bağırdı albay. "Lan çek düşeceğim it oğlu it!"

Öfkeyle elim kalkıyordu ki Hakan binbaşı benden önce davranıp ayağının ucuyla karnına tekme attı. Bu bile onun iki büklüm olup acıdan kıvranması için yeterli olmuştu. "İt dediğin adam yüzbaşı düzgün konuş sikmeyim kel kafanı!" Burnundan soluyordu Hakan binbaşı. "Yavşağa bak! Sen kimsin lan askerime sövüyorsun!"

"Komutanım." Dedi Turan. Koluna uzanıp "Tamam komutanım." Diye sakinleştirmeye çalıştı. "Korkudan mal mal davranıyor siz sakin olun."

"Pezevenk!" diye bağırdı bu sefer de Hakan binbaşı. "Alagavat!" Bu küfürlerin sonu gelmeyecekti. Bir kez ağzını bozarsa susması için ya uyuması ya da terörist vurup sakinleşmesi gerekiyordu.

"O askerde ben neyim ulan?" Albayın son gurur çırpınışları istediği sonucu vermemişti.

"Sen." Dedim sakince. "Önce vatanını satıp ceza alan eski bir albay." Sertçe boynumu kütlettim. "Sonra kızını üzüp tüm askeriyeyi peşine takan akılsız bir yavşaksın."

"Sen bunu canınla ödeyeceksin yüzbaşı." Dedi albay. "Sen bugün için benden defalarca özür dileyeceksin. Yaz bir kenara."

"Aynen." Dedim geriye yaslanırken. "Yazarım mutlaka."

Huzursuzca yerinde biraz daha kıpırdadı. İşin sonunun nereye varacağını bilmemek şu an korkmasında ki en büyük etkendi.

Melis'e yaşattığı tetikte olma hissini ona yaşattığım için içim haz doldu. Yüzümde bu sefer sahici bir gülümseme oluşmuştu işte. "Kızınla derdin ne senin?" Dedim dayanamayarak. "Melis gibi uyumlu bir insanla nasıl düşman olabildin ki sen?"

ASKER KORUMA (Düzenlenecektir)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin