"İlla kusursuz görüneceksin değil mi?" omuzlarımı silkerek derin bir nefes verip yanımda boş boş konuşan Ricky'e döndüm. "Tabi ki öyle olacağım, ne saçma bir soru?" Aynaya döndüğümde boynuma taktığım inci kolyeyi inceliyordum. "Sanki bu anahtarlı kolyeyi taksan daha iyi durur" arkadan Taerae'nin kolyeyle gelip boynuma tuttuğunda gerçekten daha çok uyacağını düşünmüştüm. "İş yemeklerini seven tek insansın" Gunwook yatağımda uzanırken gözleri kapalı bir şekilde konuşmuştu. Taerae boynuma kolyeyi takarken aynadan Gunwook'a baktım. "Çünkü yemek yiyorum? Özellikle boş günlerime gelenleri daha çok seviyorum" dediğim şeyle herkes gülerken Ricky somurtarak makyaj masasına kalçasını dayamıştı. "Sanki cidden yiyormuş gibi dalga geçiyorsun bi de" Taerae kolyeyi takıp yatağa otururken Ricky'e ilerleyip kollarımı onun boynuna doladım. Yüzüne yaklaşıp çenesine bir öpücük bıraktım. "Bu kadar endişe etme Ricky, iyiyim sorun yok" Omuzlarını silkerek beni kendinden uzaklaştırdığında dudaklarımı büzdüm.
Tam sızlanacakken kapının açılması ile oraya döndüm. "Efendim, Bayan Zhang sizi bekliyor" omuzlarımı düşürüp kapıdaki kadına baktım. "Kapıyı çalmayı sana bir öğretemedik, çık dışarı gelirim birazdan" Kadın özür mırıldanırken göz devirdim ve lacivert pantolonuma kahverengi kemerlerimden birini alıp bağlamaya başladım. Üstüme bej transparan bir gömlek giymiştim. Boyun kısmı geniş olduğu için omuzlarıma düşüyordu. Açık boynumu ise bir kolye ile süslemiştim, bu yeterliydi. Tamamen hallolduğunda çocuklara döndüm. "Ben bir anneme bakayım bekleyin de" hepsi onaylayınca odadan çıkarak aşağı indim.
Aşağı indiğimde Shuhua da orda oturuyordu. Ve konuştukları şeyden olacak gerek ki oldukça sinirle bir şeyleri anlatıyordu. "Anne saçma salak konuşma öyle bir şey olamaz" Yanlarına otururken ikisi arasında bakışlarım geziniyordu. "Bir ihtimal diyorum ve itiraz etmeye hakkın yok Shuhua" oflayarak bütün dikkati üzerime çektim ve bıkkınca ikiliye baktım. "Beni neden çağırdınız?" annem göz devirip önüne döndü. "Jun'u bekliyoruz sabırlı ol" derin bir nefes verdim. Abimden yavaşı mezardaydı tanrı aşkına şaka mı yapıyordu bu kadın?
"Geldim geldim" Arkadan abimin sesiyle güldüm bir de dalga geçiyordu. "Evet anne sendeyiz" Söylediğim şeyle annem konuşmak için boğazını temizledi. "Gelecek ailenin 2 kızı 1 oğlu var" Hepimiz birbirimize bakarken omuzlarımı silktim. "Yani? Tanrı sahiplerine bağışlasın ne diyelim" Jun'un söylediği şeyle aramızda gülüşmüştük. "Aranızdan biri bugün bir kararla evlenebilir, buna hiçbirinizin itiraz etmemesini umuyorum" hepimiz oflarken saçlarımı düzelttim. "Siz bu şirketlerin arasını evlendirmeden yapamıyor musunuz ne saçma şey" Jun hyung bana katıldığını söylerken annem derin bir nefes vardı. "Başaramazsak diyorum Hao, yoksa boş yere değil. Konuşacağız ve olmazsa Sunglara bu teklifi sunacağız." Sung mu.. Çok tanıdık geliyordu ama çıkaramamıştım.
"Shuhua'yı verelim gitsin" Jun hyungun söylediği şeyle gülüp Hua'ya döndüm. "Tebrik ederim ilk ev hediyeniz benden olacak canım" Hua uzanıp omuzuma vururken öksüren anneme döndüm. İlgi çekmeye çalışıyordu yine. "Hua'yı düşünüyorduk ancak karşı tarafın beğenmesine bağlı" Jun hyung arkasına yaslandı. "Minghao'yu sikseniz bırakmam bu yüzden beni aday bile verme, şirketi yükseltmeyi bırak ondan ayrılırsam dibe çekmek için elimden geleni yaparım anne" Jun hyungun sözlerine kafamla onay verdim. "Benim de kız arkadaşım ve lütfen anne bir sorun çıkartma istemiyorum diyorum, Soojin'e ne diyeceğim? Kaçıncı yüzyıldayız?" Hua'yı da onaylarken birden bütün gözlerin bana döndüğünü fark etmiştim. Hadi canım.
"Beni istemezler ki" ağzımdan çıkan şeyle annem kahkaha atmıştı. "En çok seni isteyeceklerine eminim şu cilveye bak" arkadan gelen Taerae ve diğerleri ile göz devirip onlara baktım. "Biz çıkıyoruz kıçını kaptırmamaya dikkat et Hao-nim!!" Gunwook'a gülüp onları geçirmek için ayaklandım. Kapıya kadar gittiğimizde diğerleri çıkarken Ricky'nin bileğini tuttum. İlgisi bana dönerken ona sarıldım. "Bu kadar moralini bozma lütfen, akşam sana uğrayabilirsem uğrarım" Kafasını sallayıp hafifçe gülmüş ve o da diğerlerinin arkasından gitmişti. Derin bir nefes vererek içeri girdim.
Annemlerle aynı konular üzerinden konuşurken üvey babamın gelmesi ile toparlanmış ve evden çıkmıştık. Şimdi ise lüks bir restoranın özel ayırtılan kısmında bekliyorduk. Annem "Sonunda geldiler" diyerek ayağa kalkınca hepimiz ona ayak uydurmuş ve içeri girenlere bakmıştık. Hanbin ile göz göze geldiğimde yutkunup annemlere döndüm.
"Anne beni evlendirin lütfen"
Hic bolum yazasimda yok ha napcam boyle huhu
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Into You-Haobin
Fanfiction"Başka bir isteğiniz var mı Bay Zhang?" dedikleri ile dudaklarını yaladı. "Yan masadaki beyefendiyi masama buyur ettiğimi söyleyiverin." dedi Hao önündeki garsona. Garson kafasını sallayarak sarı saçlı çocuğun yanına ilerledi. Gözüne kestirmişti bil...