I

49 4 23
                                    

Evettt yeni kurguma merhaba deyin canlarım. Umarım beğenirsiniz ne deyim. Ha bu arada ani bir giriş olacak hazır olunnn.

Oy ve yorum atmayı unutmayın.















Lidya Nur Gökçe

Tam bir hafta sonra düğünüm var. Babam, 1 yıl önce olan eski sevgilimi öğrendi ve ailem bu konularda çok katı. Hayatımda hiç birini almadım, ablamın aksine. Ablam biraz... pardon, ne birazı, çok çapkın! Her hafta bana başka bir flörtünü anlatıyor.

Neyse, konumuz ablamın ne kadar çapkın olduğu değil, benim neden evleneceğim. Bence her şeyi en başından anlatayım.

Bundan neredeyse bir sene önce maalesef bir sevgilim olmuştu. Adı Burak. Ve baya da iyi anlaşıyorduk, ta ki Burak'ın beni öpmeye çalışmasına kadar. Anında tokat attım ve hemen uzaklaştım oradan. Zaten sonra bir daha konuşmadık. Paşam (!) meğerse o tokadı yedirememiş ve bunun için bir ay önce babamın karşısına çıkıp her şeyi bazı yalanlarla süsleyerek anlatmış. Babama "Ben kızınızı seviyorum ve onunla evlenmek istiyorum." demiş. Ve babam da inanmış. Ne kadar istemiyorum desem de "olmaz" dedi.

Anlamadınız biliyorum, ben de anlamadım ama Burak'ın bana dediği tek şey "Evlendiğimiz geceyi bekle güzelim" di. Evlenmek istemiyordum, ben üniversiteye gitmek istiyorum. Babam buna da izin vermedi.

22 olmama 2 gün kaldı. 22 yaşımı hep merak ederdim. Her şey planladığım gibi gitseydi bu sene mezun oluyordum ama işte babam...

Neyse, ben size kendimi tanıtmadım. Ben Lidya Nur Gökçe. Tek hayali anaokulu öğretmeni olmak isteyen ama babası okumasına izin vermeyen Lidya Nur Gökçe. 22 yaşındayım. Ne fazla ne eksik. Ve şu an annemden gizli yemek yemeye çalışıyorum. Neymiş efendim, düğünden önce çok yersem gelinliğe sığmayacak mışım! Peh, açlıktan geberip gideyim mi annem?

"Nur! Bak yeme diyorum, hiç beni dinliyor mu?" diyerek söylendi.

"Tamam anne ya, geberip gideyim ben."

"Ah çocuk ruhlu kızım ah, hiç bizim ailede büyümeyi hak etmiyorsun sen." dedi.

"A-a-a o ne demek annem? Hem senin gibi birinin kızı olmak ne kadar gurur verici biliyor musun sen? Ben mutluyum hayatımdan." diyerek anneme sarıldım.

Git yalan söylemeyi öğren canısı.

Kes sesini iç ses.

Annemle olan sarılmamızı bölen ablamın sesi oldu.

"YA BENSİZ Mİ SARILIYORSUNUZ?!" diyerek kollarını bize sardı.

Babamın mutfağa girmesiyle ayrıldık birbirimizden.

Buz gibi sesi ile "Ne yapıyorsunuz burada?" dedi.

"Zil takıp oynayacağız, sende katılmak ister misin Harun? Tövbe tövbe." deyip gitti annem.

Babam bize bakarak "Saat geç oldu, hadi yataklarınıza." dedi ve o da gitti.

Ablama dönüp "Eh, gidelim bari." dedim.

"Tamam geliyorum, sen git." Kafa sallayarak odama gittim ve yatağıma yattım.

Gözlerimi kapatmadan önce "Sabah ola hayır ola." diye mırıldanmıştım.

*****

(Lidya Nur'un doğum günü Akşamı)

Aldığım hediyeleri kenara koyup yatağıma uzandım. Kapının tıklanması ile yerimden doğruldum.

"Gir!" Annem gelmişti.

"Bir şey mi oldu annem?" diye merakla sordum.

"Hayır kızım, sana doğum günü hediyeni vermeye geldim."

"Anne, kaç kere diyeceğim, hediye falan alma diye."

"Sus kız, işime karışma!" diyerek beni azarladı. Kıkırdadım.

Elinde bir kutu ile bana doğru yaklaştı.

"Benim deli çocuk ruhlu kızım, iyi ki doğurmuşum seni." dedi ve alnımdan öptü.

"Belki ablandan daha çok emeğin var ailemizde, ama en çok seni kısıtladık. İstemediğin bir adamla evleneceksin. Tanıyorsun o çocuğu, biliyorum, anlıyorum gözlerinden. Ama istemiyorsun."

"Annem,"

"Sus, kesme lafımı!" diyerek azarladı beni. "Al bu telefonu sana doğum günü hediyem." dedi ve kutuyu elime tutuşturdu. Elini göğsünün içine koyup para çıkardı. Merakla kaşlarımı çattım.

"Bu da annelik görevim için bir şeyler. Al bu parayı, başka bir şehre git bu akşam. Buradan çok çok uzakta olan bir şehre. Burada kalırsan ya da buraya yakın bir şehre gidersen seni bulurlar. O yüzden uzaklara git. Şu anki telefonunu kır at. Sana verdiğim telefonu kullan, yeni bir sim kartı koydurdum içine. Bir de kendi telefon numaramı. Sen beni arama, ben seni hep ararım, konuşuruz." Bunları derken ağlamaya başlamıştı. Dayanamayıp ben de ağlamaya başladım.

"Benim mükemmel annem. Seni çok seviyorum." dedim.

"Sus, mükemmel olsam evlenmene engel olurdum." dedi boğuk bir sesle.

"Öyle deme anne. Bence görüp görebileceğim en mükemmel annesin sen." dedim.

"Oy canım kızım." diyerek sıkı sıkıya sarıldı bana.

Sarılmamızı bölen ablamın sitem dolu sesi oldu. "Ya siz niye bensiz hep sarılıyorsunuz!?" Kahkaha attım. "Gel abla gel." Hemen koşup yanımıza geldi ve sarıldı. "Sizi çok seviyorum ha." dedim. "Ayol ben de." dedi ablam.

"Hatice, gel artık yatalım." diye babam anneme seslendi. "Hadi kızlarım, yatın uyuyun."

"Tamam anne." dedi ablam.

"İyi geceler annem, seni çok ama çok seviyorum." dedim. Annem anladı, bu öylesine denilen bir söz olmadığını.

Gidecektim bu akşam, bu şehri terk edecektim.



























Evett ilk bölümümüz bitti. Hikayeyi beğendiniz mi ballı çöreklerim?? İkinci bölümü bu hafta atarım diye düşünüyorum

Oy vermeyi unutmayın.

Kendinize iyi bakın. Öptüm.

Uzak Bir Şehirde Yeni Bir BaşlangıçHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin