III

29 3 12
                                    

DİKKAT BU İKİNCİ BÖLÜMDÜR BUGÜNÜN YAYINLANAN İLK BÖLÜMÜDÜR!!!!

Şırnak'a gelmiştim. Otobüs terminalinde durmuş, annemin aldığı telefondan kalabileceğim uygun fiyatlı bir otel arıyordum. Şaşırtıcı bir şekilde merkeze yakın bir otel bulmuştum.

Bir süre gelen bir taksi var mı yok mu diye bakındım. Görünürde bir taksi yoktu, zaten vazgeçmiştim. Bolu'da en son bindiğimde neredeyse yanıma aldığım tüm parayı vermiştim, o günden sonra tövbe etmiştim.

"Tabana kuvvet" diyerek başladım yürümeye. 20 dakika geçti geçmedi, önümü bir araba kesti. Beyaz bir arabaydı.

"Taksiyim, hanımefendi. Sizi otelinize götüreceğim. Belli ki Şırnak'ta yabancısınız. Yürümeyin ta merkeze."

Sorgulayıcı bir bakış attım. "Yok sağolun, ben yürürüm zaten yaklaştım." dedim.

"Bin dedim hanımefendi. Zorluk çıkarmayın, götüreyim sizi. Şırnak'ta olan ilk gününüzü böyle hatırlamayın." dedi sabrı kalmamışcasına.

"Beyefendi anlamıyor musunuz? İstemiyorum, teşekkür ederim." dedim ve devam ettim yürümeye. Hem beyaz taksici mi olurmuş canım?

"Eh yeter be! Alt tarafı bir kız kaçıracaksın, onu da beceremedin." dedi başka bir ses ve sırtımda bir soğukluk hissettim.

"Bin dedik sana! Siz Türkler illa zorluk çıkarıyorsunuz." diye bir ses duydum en son.

***

İlahı bakış açısı

Lidya, ailesinden kaçarak geldiği bu şehirde, aslında tehlikenin ne kadar yakınında olduğunu bilmiyordu...

Lidya, başı dönerek kendine gelir. Gözlerini açtığında, bulunduğu karanlık odanın soğuk duvarlarını hisseder. Ağzı kurumuş, boğazı düğümlenmiş şekilde nefes almaya çalışır. Odayı aydınlatan tek ışık, titreyen bedenini saran korku dolu gölgelerdir.

Birdenbire terörist bir adam yaklaşır, yüzü maskeli ve tehdit dolu bir ifadeyle. Lidya'nın kalbi hızla çarpmaya başlar, gözleri büyük bir korkuyla adamı takip eder.

"Kim olduğunu, ne istediğini bilmem gerekiyor," diye fısıldar Lara, sesi titreyerek. Tanrım, bu cesareti nereden buluyordu bu kız?

Adam sadece sinsi bir gülümsemeyle yanıtlar, sessizliği bozmaz. Lidya'nın içindeki çaresizlik, kaçınılmaz bir şekilde onu sarar. Ama o anda, umutsuzluğun içinde bile, içinde bir yerde bir kıvılcım belirir. Belki de kurtuluş için bir umut vardır, belki de bir kahraman gelir ve onu bu karanlık girdaptan çıkarır diye düşünür.

O anda, dışarıda bir motor sesi duyulur. Lidya'nın kalbi hızla atar, umut belirir gözlerinde. Belki de kurtuluşunun habercisidir bu ses. Ama terörist adam, sadece alaycı bir gülümsemeyle kafasını sallar.

"Umutsuz bir vakasın," der alaycı bir ses tonuyla. "Kimse seni kurtaramaz."

Lidya'nın gözleri hızla dolar, ama içindeki umut bir an için bile olsa sönmez. Belki de gerçekten bir kahraman vardır, belki de umutlarını kaybetmemesi gerekmektedir. Kim bilir?

****

(Mirza Taner Akdağ'dan)

Şırnak'a geçici görevle gelmiştim. Asıl görev yerim Mardin'di. Sabah erkenden beri timimle birlikte gelip giden tüm araçları kontrol ediyorduk. Uzaktan bir otobüs yaklaşınca durması için el kaldırdım.

Otobüse binip şöförle konuştum. Bir an içimdeki bir dürtüyle otobüsün içine bakındım. Gözlerim, buraya ait olmadığı belli olan bir genç kıza takıldı. Çok güzeldi. Merakla etrafına bakıyordu. Çok çocuksu ve tatlıydı. Burası onun için tehlikeliydi, gitmeliydi. Muavinin bana görüşürüz dediğinde kendime geldim, eyvallah anlamında kafa sallayarak otobüsten indim. Bir ses "Kendine gel" diyordu. "Kendine gel ve görevini layıkıyla yap."

****

Saatlerdir burada uyarı yapıyorduk. Tim arkadaşlarımdan biri yanıma gelince ona döndüm. "Komutanım, albay başka bir grup asker göndereceğini ve acilen dönmemiz gerektiğini söyledi. Görev varmış," dedi. Kaşlarımı çatarak "İyi de daha bu bitmedi," dedim. O da bilmiyorum anlamında kafasını salladı. "Neyse, bekleyelim bakalım," dedim. "Tamam komutanım," dedi ve diğerlerinin yanına gitti.

****

Şu an albayın gelmesini bekliyorduk. Görev ne kadar sürecek bilmiyordum. Umarım kısa sürerdi çünkü Gökhan'ın bir kızı olacak haftaya ve bunun için çok heyecanlıydı. Gökhan, timin keskin nişancısıydı. Attığını vururdu.

Albay gelince ayağa kalktık. "Oturun çocuklar," demesiyle geri oturduk. "Acil görev var. Tahminimce kısa sürecek. Kırmızı bültende aranan terörist Solak'ın yerini tespit ettik. Onu alın ve gelin. Sağ gelecek unutmayın. 15 dakikanız var, çabuk olun," dedi ve sustu. Hepimiz aynı anda gururla "EMREDERSİNİZ KOMUTANIM" deyip teçhizat odasına gittik ve hazırlandık. Operasyon bilgilerini albay helikopterde verirdi.

****

Alana varmış ve etrafını sarmıştık. Elimi kulaklığıma götürdüm ve Gökhana seslendim, "Keskin, bir hareketlilik var mı?" Birkaç saniye sonra Gökhan'ın sesi doldu kulaklarıma. "Komutanım, bir kişi sürekli girip çıkıyor, galiba Solak bu. Yüzü çok görünmüyor. Şu an içerde," dedi ve sustu. "Tamam aslanım. Şimdi beni iyi dinleyin. Sessiz olacağız. Gerekirse dövüşeceğiz. Silahlar, ben demediğim sürece ateş etmeyecek. Anlaşıldı mı?" dedim. "Emredersiniz komutanım," dediler hepsi aynı anda.

"Keskin, Çapkın ve Fişek siz arka taraftaki teröristleri halledin. Viking, sen benle geliyorsun." Yavaşça kapının önünde bekleyen iki teröriste doğru gitmeye başladık. Ben sağdakini hallederken Viking yani Abidin soldakini hallediyordu. İkimiz de onları indirirken kulaklıktan Keskin, Çapkın ve Fişek'ten temiz ses geldi. Biz de hemen "temiz" dedik ve içeri girdik. Karşımıza çıkanın boynunu kırıyorduk. Tam olarak beş tane oda vardı. Ben sağdaki ilk odaya girecekken Abidine "Sen soldakine gir" işareti verdim. Hızla sağ odaya girdim ve iki kişiyle aynı anda dövüşmeye başladım. Birini halletmişken dizimin arkasına bir tekme yedim ve dengemi kaybedip diz çöktüm. Karşımdaki terörist tam bana yumruk atacakken ani bir hareketle kurtuldum -Gerçi atsa da bende bir etki olmazdı orası ayrı- Hemen bir şekilde onu da etkisiz hale getirirken, hemen karşımda

Karşımda ki odaya girdim ve Abidinin de işinin bittiğini anladım. Hemen diğerlere baktım ve onların da hepsini indirdiğini gördüm.

Nerede lan bu yavşak diye düşünürken Fişek de bunu fark etmiş olmalı ki "Komutanım, nerede bu herif?" diyerek düşüncelerimi dile getirdi. "Kaçmış olma ihtimali?" dedim sorarcasına. "Sıfır komutanım," dedi Çapkın. "Her yeri didik didik arayın, gizli bir kapı olabilir." dedim ve dağıldık. Ben ilk boş bulduğum odaya girerken kulaklıktan Abidinin sesi geldi. "Komutanım, buldum galiba," dedi ve hemen onun olduğu odaya girdim. Halının altında bir kapak gibi bir şey vardı. Oraya doğru gittim ve "Abidin, gel bak, tuzak mı?" dedim. Abidin hemen geldi ve bir şeyler yaptıktan sonra "Temiz komutanım," dedi. Hiç vakit kaybetmeden kapağı açtım ve merdivenlerden inmeye başladım. Tim de arkamdan geliyordu. Sağıma baktığımda gördüğüm görüntü yüzünden şok oldum.







sizce Mirza ne gördü de şok oldu?

Tahmin ettiğinizden çok çok farkli bir şey bundan eminim.

görüşürüz

Uzak Bir Şehirde Yeni Bir BaşlangıçHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin