Jisung'un planıyla ilgili pot kırmamın üzerinden 1 gün geçmişti. Bu süreçte Hyunjin'le de Jungwoo yüzünden aram açılmıştı. Ama benimle bağırarak ve kırıcı konuşması beni sinirlendirmişti.
Açıkçası dünya üzerinde onun için Hyunjini karşıma alacağım kimse yokken sırf aptal inadım yüzünden gidip Jungwoo ile de görüşmüştüm.
Ne Jisung ne de Hyunjin yüzüme bakıyordu. Şu hayatta en değer verdiğim iki insanın bana sırt çevirmesi kendimi bok gibi hissetmeme neden oluyordu. Bir şeyleri düzeltmeye karar verdim. Önce Felix'le konuşmam gereken şeyler olduğunu düşünerek harekete geçtim.
Felix'in odasına girmek için kapıyı çaldım. Kafamda ne diyeceğimi bile kurgulamadan doğrudan geldiğim için heyecanlıydım.
- Gir!
Beni görünce gülümsedi. Hyung'u olarak beni çok severdi zaten. Bana kızgın olduğunu hiç düşünmemiştim ben de.
- Felix... Seninle konuşmak istiyorum.
- Tabi Hyung bilirsin benimle her şeyi konuşabilirsin.
- Felix dün olanlar...
- Hyung açıklama yapmana gerek yok. Senin bir suçun da yok. Bana açıklama yapması gereken de sen değilsin bu yüzden.
- Felix bi dinle Allah aşkına. Jisung'un da bir suçu yok.
- Hyung sizin aranızdan çekileyim diye beni kendine aşık etmeye çalışmış bu suç değil mi?
- Felix Jisung'u ben kendisinden bile iyi tanıyorum. Jisung zaten sana karşı bir şeyler hissediyordu. Hyunjin'den hoşlanan kişi sen değil de atıyorum Seungmin olsaydı böyle bir plan ortaya atmazdı. Jisung kendisi bile farkında değilken seviyordu seni. Zaten sevmiyor olsa Hyunjin'e aşık bile olsam ben seni böyle bir planın içine atar mıyım Felix? Hem her şeyi geç Jisung böyle birisi mi?
Felix üzgün gözlerle bana bakıyordu. Başı önüne düştü.
- Hayır değil...
- Senin Jisung'un kalbini hepimizden iyi biliyor olman lazım. En iyi yanını sana gösteriyor çünkü.
- Ama dünden beri bir özür bile dilemedi Hyung. En çok da buna kırılıyorum. Aslında gelse özür dilese affedeceğim. Başta bana karşı hissi olmasaydı bile, sadece iddia için olsaydı bile affederdim. Şuan seviyor olması yeter ki benim için...
- Felix... Benim Jisung'um ne kadar şanslı bir erkek. Böyle bir aşka sahip. Ama emin ol o salak, utandığı için gelemiyor ben eminim. Umrunda olmamak gibi bir durum yok yani. Gel benimle
Felix'in elinden tuttuğum gibi kaldırdım. Jisung'un kapısının önüne gelince ona elimle burada beklemesini işaret ettim. Kapıyı çalıp içeri girdim.
- Minho seni ne kadar çok sevsem de hala sinirliyim
- Biliyorum bana sinirlisin peki Felix?
Dün akşam yemeğine gelmedin hiçkimseye gözüktüğün de yok. Yine ondan kaçıyorsun. Onu bir kere incittin ve incitmeye devam ediyorsun!- Hyung gözlerinin içine bakmaya cesaretim yok. Korkuyorum.. O sarı saçlarını, çilli yüzünü tekrar görürsem dayanamayıp sarılıp öpmekten korkuyorum.
- Seni bundan alıkoyan ne?
- Ya tekrar vurursa bana...
- Jisung vuran Felix'se tokattan korkma. Artık sana karşı hisleri olduğunu biliyorsun çünkü. O sana vurursa sen ona tekrar sarıl. Çünkü gardı zayıf artık sana karşı.
- Hyung Felix beni seviyor... Bunu söylerken bile içimdeki tüm hücrelerin harekete geçtiğini hissediyorum. Ben galiba 23 yıldır Felix'i seviyorum. Böyle bir şeyin birkaç aylık olması imkansız. Sanki arayıp da bulamadığım şey Felix'miş de bir yanım bunun hep farkındaymış gibi hissediyorum.
Kapı yavaşça açıldı. Felix süzülür gibi içeri girdi. Jisung'un onu görünce gözleri faltaşı gibi açıldı.
- Felix!
- Aptalsın! Gelip bir kere özür dileyip yine öpsen affederdim ki. Hyung olmasa senin beni bu kadar sevdiğini bile göremeyeceğim. Çünkü göstermiyorsun.
Jisung bana minnet dolu gözlerle baktı. Sonra da doğruca Felix'e sarıldı. İkisini yalnız bırakmak için odadan sessizce çıktım.
İkisi arasındaki ve Jisung'la aramdaki şeyi çözmüştüm sonunda. Geriye en önemlisi kalıyordu... Ama şimdi ne yapacağım hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Konu Hyunjin olunca aklım duruyordu sanki. Akıl mı bırakıyor sanki?
Onun yemek yemeyi çok sevdiğini herkes bilir. En sevdiği yemeklerden hazırlayıp başbaşa bir yemek mi yesek? Ne zamandır yalnız kalamıyoruz zaten. Önce yemekleri hazırladım ve sonra odalarına gidip üyelerle tek tek konuşarak durumu anlatıp bu akşam biraz geç gelmelerini söyleyerek hepsini gönderdim. Son olarak Chan hyung çıkarken sesli şekilde "yemek hazııır" diye bağırdıktan sonra bana şans dileyip çıktı.
Chan Hyung'un sesini duyan Hyunjin aşağı indiğinde gördüğü manzara ile şok oldu. Herhalde benden böyle romantik bir masa beklemiyordu.
- Minho sen...
- Hyunjin ben inatçı aptalın tekiyim. Dünya üzerinde senden daha çok sevdiğim kimse olmamasına rağmen aptal inadım yüzünden seni kırıp senin istemediğin şeyler yapıyorum. İnan uğruna seni karşıma alacağım kimse yok şu dünyada. Ama şu aptal inadım....
Gözyaşlarım gözlerimi yakmaya başlamıştı. Ağlamak istemiyordum ama ağlıyordum işte. Hyunjin'in üzerimde olan etkisini görmek korkutucuydu. Hıçkırıklarımın arasından güçlükle devam ettim.
- Hem hani beni hiç bırakmayacaktın Hyunjin? Hani ben kovsam bile gitmeyecektin? Hyunjin sensiz ölüyorum, nefes alamıyorum neden beni sensiz bırakıyorsun? Beni öldürmek için daha acısız yollar bulabilirsin...
Tek ağlayan ben değildim. Yavaşça bana doğru geldi. Uzun kollarını boynuma doladı sıkıca. Bir yandan sarılırken bir yandan konuşuyordu:
- Sanki senden uzak kalabilirmişim gibi de.. Sanki seni bırakabilirmişim gibi! Şu hayatta senden başka kim beni bu kadar savunmasız kılabilir?
Ne kadar süre o şekilde sarılıp ağladık bilmiyorum. Daha sonra bedenini kollarımdan yavaşça ayırdı.
- Açlıktan ölmek üzereyim. Ayrıca yaptığın yemekler o kadar güzel kokuyor ki senin kokunu bastırmaya başladı artık.
Dedi gülerekMasaya geçtik. Başbaşa, çok güzel bir akşam yemeği yedik. Bizimkilere minnettardım. Hepsi aramızdaki sorunu görüp sorgusuz sualsiz evi terk etmişti. Biz kocaman bir aileydik gerçekten. Ne Hyunjinsiz ne de onlarsız bir hayat düşünemiyordum ...
Eveeet bir bölümün daha sonuna geldik. Sanırım diğer bölüm final verebilirim. Hazır mısınız 🥹🫠
Bu fic beni yazarken hem mutlu eden hem de üzen bir seriydi. Kazanın gerçek olması zaten başlı başına üzücü bir şey. 2 hafta gözükmeyen Minho ayrıca üzüyordu zaten..
Bebeklerimiz hep böyle gülerler umarım. 💚✨
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ya Ölseydin... Hyunho
FanfictionDaha yiyeceğim sayısız peçete var sanarken, payıma dudaklarının düşmesini ben de beklemiyordum... Stray Kids üyelerinden üçü bir gün bir kaza geçirir. Ve aralarından biri yaşadığı kaybetme korkusunu aşamaz...