Kabullendim

728 57 40
                                    

- Sabah sabah bu ne gürültü lan!
Diye bağırarak uyanmama neden olacak ne yapıyorlardı acaba?

Doğruca aşağı indim. İndiğimde Seungmin önde Changbin arkada bir kovalamaca başlamıştı.

- Ne oluyor sabah sabah aq!

Seungmin:
-Hyung yemin ederim Changbin beni kovalıyor ben bir şey yapmadım.

Changbin:
- Ulan sabah sabah yüzüme su dökerek uyandıran kimdi?

Seungmin:
- Susamışsındır diye yaptık. İyilik de yaramıyor ya

- Tamam susun ben olayı çözeceğim.

Doğruca mutfağa gittim. Bir bardağa su doldurdum ve Seungmin'e doğru yaklaşıp suratına var gücümle çarptım.

Neye uğradığını şaşırmıştı. Çok komik gözüküyordu gülmeden edemedim.

Seungmin:
- Hyung bu nasıl olay çözmek aq!

- Sen büyüyünce Changbin olmak istemiyor muydun? Changbin oldun işte

Changbin:
- Şu olay beni 3 ay güldürür yemin ediyorum. Minho hyung her zamanki gibi ikon ya

- Evet şimdi beni uykumdan uyandırmanın cezası olarak bugün kahvaltıyı Chan ve ben değil siz ikiniz hazırlayacaksınız

Changbin:
- Evet mutluluğumu kursağımda bıraktı her zamanki gibi

Birlikte mutfağa geçtiler. Kahvaltı hazırlarken bile tartışıyorlardı. Şu ikisi....

Bizim bağrışmalarımıza Hyunjin de uyanmıştı. Aşağı indi gözlerini ovuşturarak. Çok tatlı görünüyordu. Bir an gece olanları hatırladım. Aslında rüyamda onu gördüğümü söylemiştim ve sadece bana sarılmıştı. Sonrasında odama dönmüş ve uyumuştum. Ona olan hislerimi kabul ettiğim için mi bilmiyorum ama onu görünce kızardım.

Hyunjin:
- Sabah sabah neşenize doyum olmuyor gerçekten

Changbin mutfaktan bağırdı:
- HWANG HYUNJİN BEN BİR TEK SANA DOYAMAM!

- Yemek mi lan Hyunjin?

Changbin:
- Hem de en doyurucu olanından

Hyunjin:
- Üfff katlanamıyorum ikinizin boş muhabbetlerine

- Hyunjin-shii ben ne dedim ya? Diyerek dudaklarımı büzdüm.

- Hiç şirinlik yapma Hyung çok açım

- Öyleyse senin için sorun olmayacaksa götüne dokunabilir miyim?

- Şu soruyu her seferinde sormak zorunda mısın?

Bu soruyu sormam onu tatlı bir şekilde sinir ediyordu ve sormayı seviyordum. Çünkü genelde reddetmiyordu. Ve bıkmış bir şekilde verdiği evet cevabı hoşuma gidiyordu.

- Sormadan mı dokunayım yani Hyunjin-shiii?

- Tamam hyung izin veriyorum dokun hadi
Diyip arkasını döndü.

Ellerimin pek de yabancı olmadığı o şeyi avuçlarımın arasına aldım yine. Fakat bu kez yanlış bir şeyler vardı sanki. Bedenim normal değildi. Yanıyordum. Bir şeylerin benden bağımsız hareket ettiğini hissediyordum...

Doğruca lavaboya doğru gitmeye başladım.

Hyunjin:
- Hyung nereyeee

- Yüzümü henüz yıkamadığımı fark ettim

Lavaboya geldiğimde karşılaştığım manzara beni şok etmişti. Kibarca söylemek gerekirse pijamam artık pijama değil çadır olmuştu..

Bir süre kendimi rahatlatıp düzelmesini bekledikten sonra yanlarına gittim. Kahvaltıya başlamışlardı

Ya Ölseydin... Hyunho Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin