Kafamın içinde bir sürü ses vardı .Başım felaket derecede ağrıyordu.Yumuşacık bir yerde yatiyordum. Biraz düşündüğümde bunun bi yatak olduğunu anlamam zor olmadı. Kendimi göz kapaklarımı açamıyacak kadar yorgun hissediyordum . Ama birden son olanlar aklıma geldi . O kapşonlu kimdi ?.
Peki ya son söylediği ?
Aniden gözlerimi açtım . Tabiki hiç şaşırmadım kendi odamda değildim .Burası daha önce hiç görmediğim bir yerdi. Yattiğim yatakda başlık yoktu yatak ortusu beyaz di. Tavan taban duvarlar hepsi ahşap .Odada başka hiçbir eşya yoktu. Odanın insanın icini ısıtan bir havası vardı. Normal şartlarda bu odayı hayranlık nidalarıyla incelerdim ama içimde ne hayranlık ne sevinç ne de mutluluk vardı. İliklerime kadar işleyen tek duygu korku vardı içimde. Korkak gözlerimle odayı tararken pencerede takıldım Yağmur çok kuvvetli yağıyordu . Yağmur damlacıkları sanki camı delip odaya ulaşmak için yarışıyorlarmış gibi sık sık ve hızlı bir halde cama çarpıyordu. Bu görüntüyle ürperdim zaten oda buz gibi olmuştu . Şuan deli gibi çığlık atmak işe yaramıyacağı için ikinci aşama kaçış yolu aramaya başladım . Hızlı adımlarla pencerenin yanına ulaştm tam kulbu çeviriyodum ki gelen sesle korkudan çığlık attım.
"Kaçmaya çalışma seni fare deliğine girsen bulurum "Her bir kelimesinde korkum daha çok arttı. Olduğum yerde kalakalmıştım. Ürkek hareketlerle döndüm ve başımı hala çıkarılmamış panduflerime eğerek konuştum.
"Sen kimsin ? Ne yapıcaksın bana ?"
"Yüzüme bakarak konuş Azra"
Kendi adımı duymamın şaşkınlığıyla aniden kafamı kaldırıp gözlerine baktım. Sert bakışlarıyla insanı arkasına bakmadan kaçıracak bir tip gibiydi ve bu benim deli gibi titrememe sebep oluyordu .
"Adımı nerden biliyorsun ? Kimsin ?""Sıradan biri diyelim şimdilik , artık benimle burda yasayacaksın kaçmaya çalışman senin zararına emin olabilirsin kaçarsan sonucuna katlanırsın "
Gözlerim şaşkınlıktan kocaman açılmıştı . Şimdi ne yapıcatım ben .
"Ne istiyorsun benden "
"Hiç birşey "
" leylaklar o not s.."
"Evet "
"Ama neden "
"Çok konuştun artık sus ve dinlen"
Bunları söylerken yüzünde tek bir mimik oluşmamıştı. Ama bu tam bir saçmalık bi açıklama yapmalı para mı bir şeyin intikamı mı ?
Ben susmuş şaşkınlıkla ona bakarken arkasını döndü ve ağır adımlarla kapıya yöneldi . Uzun boylu kaslı bir yapıya sahipti . Ona karşı gelmeye çalışsam hic şansım yoktu. Ben onu başta aşağı incelerken birden olduğu yerde durup bana döndü alaycı bir sesle"Gece uzun olucak dinlenmene bak " dedi . Ardından yüzünde sevgiden mutluluktan uzak adeta ben tehlikeyim diyen bir gülümseme oluşturup tekrar kapıya yöneldi.
Kapının kapanışının tok sesi irkilmemi sağladı . Kesinlikle kaçmanın bir yolunu bulmalıydım.Hava kararmak üzereydi yağmur nerdeyse dinmişti. Pencere açtım içime yağmur sonrası oluşan toprak kokusunu çektim . sağ ayağimi dışarı uzattım ve gövdemi de beraberinde ittim. Dışarı çıkmıştım. Ama şimdi nereye gidicektim. Ah çok güzel ya heryer aynı her yer ağaç çok karışık bir ormanın içindeydim. Ana yola çıkma umuduyla koşarak evden uzaklaştım. Bu kadar kolay olacağını düşünmemiştim . Hani ondan kacamazdım . Salak adam .
Hava tamamen kararmıştı .Ayaklarım koşmaktan uyuşmuştu resmen. Etrafda çeşitli hayvan sesleri vardı be bu beni korkutuyordu. Hala geceliklerimleydim ve hava çok soğuktu. Geniş gövdeli ,uzun köklü yıllardır burda büyüdüğünü belli eden bir ağacın dibine oturup dizlerimi kendime çekip ağlamaya başladım.
Ağlamaktan şişmiş gözlerimle etrafıma bakınırken çok yakınımda bir çıtırtı oldu . Sırtım bir yay gibi gerilmişti. Ayağa kalktm ama etrafta hişbirşey yoktu ağaç dışında .
"Kaçma çabaların bittiyse hadi artık eve dönelim"
Birden duyduklarımla çığlık attım. Deli gibi dönerek etrafa baktım ama yoktu.
En sonunda gözlerim gövdesine yaslandığım ağacın dalının üzerindeki karanlığa takıldı. Yüzü seçilmiyordu ama orda sanki çok rahat bi koltukta gibi yattığı belli oluyordu.
"Ne zamandır ordasın""Hadi artık gidiyoruz "dedi sesi bıkmış gibiydi yerinden doğruldu ve yanıma atladı. Ben geri geri giderken beni kolunun altına aldı ve yürümeye başladık. Yol boyu hiç konuşmadık. Bana kızmıyacak mıydı yoksa fırtına öncesi sessizlik gibi bişey miydi bu ?
Eve girdiğimizde " odaya git" diye emir verdi . Bu durumda onu sinirlendirmek en büyük aptallık olacağı için ikiletmeden odaya gittim.
Yatağın üzerine oturdum ve çamur olmuş panduflerime baktım. Uykum vardı ama çok soğuk bi ortamdı ve hiç güvenli değildi Herseye rağmen gözlerim kapanmaya başlamıştı.Gözlerimi açtığımda tavana baktım .yine aynı oda . Hani uyuyup uyanınca herşey geçerdi ?
Gözlerimi ovuşturma isteğiyle kolumu kaldırdım ama kolum bağlanmıştı. Korkuyla kolumu çekiştirmeye başladım ama iki kolumda bağlanmıştı . Kafamı kaldırdım ve tam karşımda onu gördüm.Göz göze geldiğimizde eli kapşonunun fermuarına kaydı ve yavaşça aşağıya çekti . Odada sadece fermuarın sesi vardı benimse tek yaptığım titremekti . Bir çırpıda üzerinden kapşonluyu çıkardı ve mükemmel kaslarını açığa çıkardı. Ben şok olmuş bir şekilde onu incelemeye başladım. Muhteşem vücudu keskin yüz hatları ölü gibi beyaz teni tam anlamıyla bir heykeli andırıyordu . Gözlerim zorlukla gözlerine çekildi . Yüzünde sinsi bir gülümseme vardı. Yavaş adımlarla gözlerini benden ayırmadan yanıma yaklaştı ve başımda durdu. Eli yanağımı hafifçe okşamaya başladı ve boynuma doğru yavaş hareketlerle indi .Eli boynumdayken
"Kaçarsan eğer cezasını çekersin demiştim" dedi sakin bir sesle .
Boynumdaki elleri hiç beklemediğim bir anda sertleşti .Nefes alamıyordum.Söylediği son sözlerle çırpınmalarım hızladı"Ceza vakti güzelim "