Bir gösterideyim. Çok kalabalık ve çok ses var. Gökyüzünde uçan kartallar, yeryüzünde dolaşan aslanlar ve dağlarda savaşan bozkurtlar gibi bir sürü asker vardı. TSK'nin düzenlediği bir gösteriydi. Ben gökteki kartallara hayranlıkla bakıyorken biri yanımdan hızla geçti ve bana çarptı. Tam düşüceğim sırada belimden tuttu.
- Özür diler-
- Asıl ben özür dilerim çok sert çarptım sana da sen iyi misin? Bir anda kaldın öyle.
- İyiyim abi hiç sorun değil. Bir anda olunca öyle kalakaldım.
Diyince ikimizde biraz güldük. Ben hemen doğruldum ve hemen "Teşekkür ederim abi" dedim. Sanki abi diyince yüzü düşmüş gibiydi. Benden neredeyse 5 yaş büyüktü. "Rica ederim. Nasıl olsa artik görevim." dedi. Ben "Görevim?" dedim. O da TSK' lerinde askerlik eğitimi aldığını söyledi. "Yaa gerçekten mi? Hakkında hayırlısı olsun abi. Allah sana istediğini nasip etsin inşallah. Ben de üsteğmen olmak istiyorum." dedim. O da "Amin" dedi. "Abi yüzüğün çok güzelmiş. Bayıldım yaa ben de bu yüzüklerden istiyorum. Nerde bulabilirim?" diye sordum. Hemen elinden yüzüğünü çıkartıp" Al senin olsun." dedi. Ben başta kabul etmedim ama çok ısrar etti. Ben de kabul ettim. Eğitim aldığı komutanı çağırdı ve gitmek zorunda kaldı. İsmi Ali Efe Altunay'mış.
Gösteri bittiğinde eve gittim ve aileme tüm olanları anlattım. Tabi Ali Efe ile ilgili olanların bir kısmını anlattım sadece. Ertesi gün okul çıkışı, okulun yakınlarındaki parkta banklarda ödevimi yapmaya başladım. Sabahdan beri söylediğim şarkı aklıma geldi ve tekrardan mırıldanmaya başladım ya da ben öyle sanıyordum.
Bahçada yeşil çınar
Boyun boyuma uyar
Ben seni gizli sevdim
Bilmedim alem duyarAman gülüm
Na-na-nay top kâhküllüm Kibar yarım na-na-nay
Nanay nanay
Nanay nanay
Esmer yarim na-na-nayAli Efe Altunay'dan
Eğitimden çıktım ve yürüyüş yaparken parkın orda bank gördüm ve oturdum. Bir süre sonra parkın yakınlarındaki okulun zili çaldı ve parka bir öğrenci geldi. Sonradan fark ettim. Sebiha'ymış. Çok güzeldi,o gördüğüm ilk günden beridir aklımdaydı. Hiç aklımdan çıkmadı. Ben derin düşüncelere dalmışken yanıma eğitimde tanıştığım ve çok yakın olduğum bir arkadaşım geldi. "Olum bak seviyorsan git konuş. Gördüğün günden beri anlata anlata bitiremedin şu kızı." dedi. "Korkuyorum." diye yanıtladım. "Sen? Korkuyorsun? Ali Efe Altunay reddedilmekten korkuyor?" diye şaşkınca konuştu. "Evet korkuyorum ama reddedilmekten değil.Onu kırmaktan korkuyorum, üzmekten korkuyorum, korkuyorum olum işte. O daha çok küçük. Yaşadığım aşkın onu sürüklemesinden korkuyorum, onu yormasından korkuyorum." gözümden düşen bir damla yaşı sildim. Bizi fark etmeden kalktık.
Sebiha'dan
Şarkının devamını içimden söyledim. Ama fark etmediğim bir şey varmış. Banklardan birinde beni izleyen ve dinleyen iki kişi varmış. Ben eşyalarımı toplarken oturduğu banktan kalktıklarıiçin yüzlerini göremedim. Çok tanıdık birine benziyordu. Toparlanıp eve gittim.
O günden beri hala aklımda Ali Efe Altunay vardı. Nedenini bilmiyorum ama onu gördüğüm günden beri aklımdan çıkmıyor. Gülüşü, gözleri, saçları,belimden tuttuğunda ciğerlerime dolan kokusu, bakışı hep aklımdaydı. Gözümün önünden gitmiyor gözleri. Hep onu düşünüyorum. Ben düşüncelere dalıp
gitmişken ineceğim durak geldi. Düşüncelerimden sıyrılıp dolmuştan
inip eve doğru yürümeye başladım.Eve geldiğimde burnuma dolan yemek kokusu, salondan gelen camsil kokusu ve daha fişi çekilmemiş koridorda duran süpürge bana misafir geliceğini söyledi.