"i want you close, and close ain't close enough, no
cause if i want you, and i want you, babe.
ain't going backwards, won't ask for space
cause space was just a word made up by someone who's afraid to get too close."
park - jungwonpark:
jungwon
bana baksana
niye onunla konuşuyorsun
bana baksiz:
hm?
bir şey mi isteyeceksinpark:
bugün niye bana bakmadın hiç
sen ona gülümsemeye devam ederken ben soğukkanlılığımı koruyorum|siz:
utanıyorum|
çok öptün beni|park:
tamam bakma
neyse
chan'la nasıl gidiyorsiz:
anlamadım?park:
ilişkinizsiz:
bir ilişkimiz yokpark:
hmmmm
güzel
iyi
o
zaman
görüşürüzsiz:
benimle sırf
o benimle ilgilendiği için mi ilgileniyorsunpark:
ne
öyle mi düşünüyorsunsiz:
benden nefret ederken
niye bir anda yaklaştın bu kadarpark:
ben
öyle oldusiz:
gel gitli şeyler istemiyorum
bir şeyi istiyorsan istiyorsundurpark:
jungwon gibi konuşmuyor|
canını çok mu|
neyse|
seni yanımda hissetmeyi seviyorumsiz:
tamampark:
hayır|
bunu söylemeyecektim ki|
niye söyledim|
üzüldü mü|
üzüldün mü|
bedeninle alakalı değil yanımda olmanı sevmem|
neyse en azından bu benden kaçmanı sağlar|
yüzümü görmeni istemiyorum|siz:
niye gözlük, şapka ve atkı takıyor bu manyak|park:
jungwonsiz:
hm?park:
chris'le alakalı değildi
hiçbir zaman olmadı
12.31
görüldü.from jungwon
jay'in son yazdığı mesajın ardından derin bir nefes alarak başımı kaldırdım, onun olduğu tarafına döndüğümde ise çoktan gittiğini görmemle başımı masaya gömdüm.
"sorun ne wonnie?" sunoo'nun bana seslenişiyle başımı tekrar kaldırıp ona doğru döndüm.
ilk önce emin olamadım ama sonrasında konuşmaya karar verdim.
"bir şey söyleyeceğim ama.. aramızda kalsın tamam mı?" diğerleri şu an masada yoktu, kısacası yalnızca ikimiz vardık.
başı ile onayladı beni, bende biraz daha ona yaklaşıp fısıldadım.
"birisi var kim diye sorma.. öptü beni, ama çok böyle tutkulu ve nazikçe öptü.
daha önce de öpmüştü bu kişi beni ama o zaman sertti.. beni öpüşü gitgide değişti."sunoo beni dinlerken yalnızca gülümsüyordu, niye gülümsediğini anlayamazken kaşlarımı çatmıştım.
"sunoo neye gülüyorsun sen?" omzunu silkti ve ardından bacak bacak üstüne atarak önüne döndü.
"hoşlanıyor senden besbelli, acele ile öpmüyorsa seni.." duraksadı ve gözlerini tekrar bana çevirdi. "emin ol senden çok, seni istiyordur."
dediklerini düşünmek adına daldığımda sunoo gülerek elini omzuma koydu, "yani demek istiyorum ki, tek istediği öpücüğün değil." açıklaması ile de dudaklarımı birbirine bastırmış ardından başımı sallamıştım.
aşk, insanı aptallaştırmak için yaratılmış gibiydi.
kaçışımızın olmadığı en zayıf noktamızdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
la douleur exquise | jw
Roman d'amour"jungwon-ah," ismimi fısıldamasıyla gözlerimi beni perişan hale getiren ve bundan asla pişman olmayacak o gözlerine çıkardım. işte şimdi o benim üzerime eğiliyor, felaketimi görünür kılıyordu. "..bana yardım edemez misin?"