"sen onları boş ver, ne derlerse desinler
çünkü başka sen yok
özgür sesini ver, duymazlarsa eğer yine
yine anlat hikâyeni bize
hatırla, eşsiz hediyen
seni sen yapan hikâyen
soyun korkulardan
güzellikler taşsın içinden"yağmurlu gecenin öncesinde,
jungwon.bilinmeyen numara - jungwon
bilinmeyen numara:
jungwon
bakar mısınsiz:
??
kimsinizbilinmeyen numara:
mingi ben
jay'in arkadaşısiz:
ne için yazmıştın acaba
jay nerede söyle lütfen|mingi:
ben jay'e ulaşamıyorum da
acaba sana hiç yazdı mı
haberin var mısiz:
nw|
nasıl yanimingi:
iki haftadır ulaşamıyorum
eve de gelmiyor
ailesinin yanına da gitmiyor
ne oldu bilmiyorum
kimseyi telaşlandırmak istemiyorum ama merak da ediyorum onusiz:
ben
bilmiyorum ki
hiç
yani
yazmadı bana
bende onu merak ediyorum
sen biliyorsundur sandımmingi:
hayır
bilmiyoruzsiz:
anladım
şey
nerededir kimingi:
jungwonsiz:
hm?mingi:
ne kadar boktan biri olduğunu biliyorum
sana ne kadar çok zarar verdiğini
hepsinin korkaklığından olduğunu|
canını yaktı, biliyorum
ve her defasında ona defalarca kez yapmaması gerektiğini de söyledim
çünkü işin aslında sana aşık olmaması, ihtimaller dahilinde bile değildimingi:
üzgünüm, her şey içinsiz:
halledeceğimsunoo - jungwon
sunoo:
yok muymuş jaysiz:
yokmuş
canım
canım çok acıyor
tedavisi olmayan bir hastalık varmış gibi içimde
sürekli daralıyorum
nefeslerim tükeniyor
elinin titreyişi gözümün önünden gitmiyor
bazen aramızda gizli bir dil olduğunu düşünüyorum
bazen bana olan o bakışlarını yakalıyordum
en başından beri sarhoş ve nahoş bakışlarını
neyse
bulacağım onu
kaçmakta ne kadar iyi olursa olsun
çok uzaklaşamıyor bendensunoo:
öyle
çok saçma şeyler yaptı
kendince kabullenemedi bencesiz:
yok ondan değil
o sadece
ne yapacağını bilmiyor
ama bu kalbimi kırdığı gerçeğini değiştirmiyor
yine de onu bulacağım|yağmurda bayılan jay'in ardından, jungwon.
yağmurun altında sırılsıklamken jay kollarımda çoktan bayılmıştı, bu nedenle şimdi ayaklarım kendiliğinden ilerliyor ve eve ulaşmak adına çaba sarf ediyordu.
kapının önüne geldiğimde ise onu tutmaya çalışırken kilide zar zor soktuğum anahtar ile içeri girmiştik.
kapıyı ne kadar yapabilirsem o kadar sessiz kapattım ve onunla birlikte odama ilerledim.
onu yatağa yatırdığımda ise kenarına oturdum ve elimi usulca yumuşak, ıslak saçlarında gezdirdim.
gülümsedim, biraz daha okşadım saçlarını.
sonra yüzü benden tarafa döndü, zor da olsa açtı gözlerini.
gözleri ne kadar kırmızıysa dudakları o kadar mor ve kuruydu.
vücudu ise çok soğuktu, gözaltları yıpranmıştı.
şimdi onu burada görünce anlamak kolaylaşıyordu.
bense yanağıma düşen ıslaklığı hissedene kadar ağladığımı fark edemedim.
jay ne olduğunu anlayamadı, niye ağladığımı o da anlayamadı.
biraz yatakta dikleşmeye çalıştı ama beceremedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
la douleur exquise | jw
Romantizm"jungwon-ah," ismimi fısıldamasıyla gözlerimi beni perişan hale getiren ve bundan asla pişman olmayacak o gözlerine çıkardım. işte şimdi o benim üzerime eğiliyor, felaketimi görünür kılıyordu. "..bana yardım edemez misin?"