"Hey, yakala hadi!"
Jay'in son derece kendinden emin şekilde elinde oyaladığı topu almak için uğraştı Riki. Jay, yerde sektirirken bacakları arasından geçirdiği basketbol topunu üvey kardeşine kaptırmamakta yeminliydi. Ardından Riki'den kaçmayı başardı ve topu potaya yolladı.
Potadan geçmeyen top Riki'nin elleri arasındaydı ve Riki arkasını potaya dönüp topu fırlattı. Potanın yanından geçmek bir yana, sahanın tellerinden dışarı fırlayan topu izledi Jay. Hiç sesini çıkarmadı ve kardeşinin fark etmesini bekledi.
"İnanmıyorum!"
Topun sahada olmadığını gören Riki'nin tepkisi, Jay'i güldürmüştü sadece yorgun argın. "Sen gidip alacaksın."
Jay'in omuz silkmenin ardından söylediği bu göreve sadece kafasını salladı Riki. Her üvey kardeş gibi değildi onlar. Aynı anne ve babadan doğmuşçasına birbirlerine saygı ve sevgi gösterirlerdi. Bu zamana kadar Jay de Riki de saygıyı bir kenara atıp bir kere bile bağırmamışlardı birbirlerine.
Jay sahanın içine oturdu. "Çok yoruldum, biraz dinlenelim topu alırsın sonra. Aşağısı düzlük zaten, bir yere kaybolmaz."
Riki kafa salladı ve Jay'in biraz uzağına oturdu. Jay başını göğe kaldırdı. "Yıldızlara baksana, yarın belli ki hava güneşli olacak."
Riki kafasını göğe kaldırdı abisi gibi. "Evet, çok güzel görünüyor yıldızlar!"İkisi de ellerini arkalarına yaslamış göğü izliyorlardı. Gecenin bu vakti dışarıda basketbol oynamak onların bir nevi hobisiydi. Sık sık evlerine gelip giden iş adamları, okulda edindikleri bir sürü ama kaotik arkadaşlıklar onları sessizliğe muhtaç ve aç hissettiriyordu.
O yüzden de neredeyse haftada iki ya da üç kere akşamları bu -etrafı ağaçlarla dolu orman olan- ıssız basketbol sahasına geliyorlardı.Riki güldü. "Sen hala benim için Jong Seong'sun!"
Jay parmaklarının uçlarını bir araya getirdi. "Bak kardeşim, canım kardeşim; adımı Jay olarak değiştirdim tamamen alış buna!"
Riki inat eder gibi ve biraz da abisini sinirlendirmekten hoşlandığı için omuz silkti. "Bakarız."
Jay derin bir iç çekip tekrar gözlerini göğe yükseltti. "Baksana Riki, biz ne zaman gerçekten aşkı bulacağız?"
Riki aynı abisi gibi gökyüzüne bakıp abisinin söylediği soruya bir cevap aradı. İkisi de bomboş olan aşk defterlerini süslü yazılarla doldurmak istiyorlardı. Riki başını iki yana salladı. "İkimizin de hatrı sayılır derecede yakışıklı olması ama hiç kimsenin bizden hoşlanmaması, üzerine bizim de birilerinden hoşlanamamamız..."
Jay başını Riki'ye çevirdi. "Baksana, acaba annem ve baban iş insanları olduğu için bu ciddiyette büyüdük ve kimseden hoşlanamadık diye mi böyleyiz? Yani sence tek nedeni, iş ortaklığı için evleneceğimize inanmamız mıydı?"
Riki başını iki yana salladı. "Hayır abi, ben her zaman kendimi aşık olduğum kadına uyum sağlayarak hayatımı geçirdiğim bir hayatın hayalini kurardım küçükken. Bence bizim duygularımız yok."
Jay derin bir nefes aldı. "Hayatını bir kadına adayarak geçirmen çok zor Riki, sen çok lider ruhlu birisin. Kontrol etmeden duramazsın."
Riki güldü. "Evet ama işte, anlarsın ya; dize gelirim diye düşünüyordum."
Jay ellerini yere yaslamayı bırakıp alnına düşen saçlarını geriye attı. "Şimdi anlıyorum, biz hayatımız boyunca önemli insanların çocuklarının olduğu okullarda yetiştiğimiz için yönetebileceğimiz insanları bulamadık. Çünkü ikimiz de biliyoruz ki karşımızdakine dediğini yaptıramamak bizim en büyük stres ve agresiflik nedenimiz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
die ;; niki + eunchae
FanfictionBirkaç adım ardından ilerideki çalılıklardan geldiğine emin olduğu çıtırtı sesleri ile durdu ve çalılıklara baktı. Bir ayı ya da kurt olma ihtimaline karşı geri koşabilmek için dikkat kesilse de ses birkaç saniye içinde kesilmişti. Bir hayvan ses çı...